Majiyi genel anlamda büyüden
ayıran şey, majisyenin uygulamalarını kozmik bütünlüğün bilinci ve
kozmik yasalara uyumluluk içinde yürütmesi. Kozmos (akılcı bir düzene
sahip evren) insanın kişisel, ruhsal, bütünsel gelişmesini ön görür ve
bu amaç uğruna başkaların hak ve
özgürlüklerine dokunulmadığı sürece ona her türlü hakkı tanır. Büyücü
ruhsal ve kozmik yasaları bilmez, elinde çalışan veya çalışmayan bazı
formül ve teknikler vardır ve bunları kullanırken verdiği hasara değil,
aldığı somut sonuca bakar. Eskiden, Maji belirli bir ezoterik öğretinin
bir parçasıydı ve belirli kriterleri yerine getiren kişilere
öğretilirdi. O zamanlarda maji öğretisi yoga gibi mürşitten müride,
genelde inisiyasyon dereceleri bulunan loca sistemi içerisinde, ancak
belirli sınavlardan geçmiş seçkin kişilere aktarılıyordu. Günümüzde ise,
bir çok sırları açıklanmıştır, iyi veya kötü olsun, artık herkes oturup
kitaplardan bile öğrenebilir ve uygulayabilir. Ancak her hangi bir
ilerleme kaydetmek için sıkı bir eğitim gerekmektedir. Bu da herkesin
harcı değildir. Kişiliği gelişmemiş insanlar böyle sıkı bir disipline
kolay kolay girmezler. Bencil insanlar kolay kolay özveride
bulunamazlar.
Günümüzde maji konusunda ilerlemek isteyenler,
konsantrasyon, imgeleme, meditasyon, zihin ve duygu kontrolü gibi bir
çok konuda kendilerini geliştirmek için evlerinde kendi kendine veya
aynı fikirleri paylaşan bir grup arkadaşla çalışırlar. Bu sıkı eğitimin
bir sonucu olarak insan daha bilinçli ve duyarlı olabilmekte, sezgileri
ve zekası daha da açılmakta, dolayısıyla her şeyi az çok olduğu gibi
görebilmekte. Böyle bir kişinin güçlerini karanlık emellere kullanacağa
görüşü biraz karamsardır. Bir araba hasar ve zarar getirebilir, ancak
arabayı yasaklamak yerine sürücüler eğitilse, daha uyanık ve dikkatli
bir konuma getirilse bu kazalar neredeyse sıfıra inmez mi? Maji insana
az bilenen zihinsel güçlerini kullanmasını öğretiyor. İnsanlar aslında
her yerde bu zihinsel güçleri zaten kullanıyorlar. Zaman zaman bazen
bilinçsizce etrafındakilere ve kendilerine bu güçlerle zarar
verebiliyorlar. Bu konuda bilgilenmek insanı başkalarından ve hatta
kendisinden korur. Günümüzde NLP, Ben Ötesi Psikoloji, Hipnoz, Pozitif
Düşünce gibi bir çok yeni akımın değindiği esaslar ve fazlası binlerce
yıldır ezoterik okullarda öğretilmekteydi. Son 150 yılda ortaya çıkan ve
daha önce sır olarak saklanan bir çok ezoterik öğreti bazı kişilerce
adapte edilip modern isimler altında iş adamları, satıcıları eğitmek
üzere birçok seminer ve kursa malzeme olmuştur. Ancak ezoterik
öğretilerin kapsamı bunlardan çok daha geniştir. Maji aslında hazır bir
bilgi paketi değildir, bilgi o denli geniştir ki her şeyi birden
öğrenmek mümkün değildir. Bunun yerine birçok temel teknik ve bilgiler
verilmekle beraber, daha çok bilgi edinmenin, aydınlanmanın ve
gelişmenin yöntemleri öğretilir. Gelişme için gerekli çalışmayı insan
ancak kendisi yapabilir. Bu yöntemlerle insana gerekli ve istediği
bilgiyi kazanır, ama kullanmak için hazır olmadığı bilgiyi sonraya
bırakmalıdır, her şeyin bir zamanı vardır. İşine yaramayan bilginin
hamallığını yapmamalıdır. Bilgi derken telefon numaraları, kişisel
sırlar, küçük hesaplar ve her türlü gereksiz bilgileri kastetmiyoruz.
Gerçek bilgi kalıcı bilgidir, bizim bir parçamızı oluşturacak prensipler
ve teknikleri içerir.
Dion Fortune Majiyi "Batı Yogası"(8) diye
tanımlamıştır. Her toplumda kendi kültürüne uygun ruhsal ve psişik
gelişme ve aydınlanma sistemleri gelişmiştir. Batı Tradisyonu, örneğin
yoga gibi doğu sistemlere nazaran daha az tanınmaktadır. Çünkü tarih
boyunca ağır baskılara maruz kalmış ve yer altına inerek, bir nevi gizli
öğreticilik şeklinde varlığını sürdürmüştür. Bu baskılar özellikle
Hıristiyanlık tarafından uygulanmıştır. Örneğin, İslam'da böyle bir
baskı nispeten pek olmamıştır. İspanya'da Müslüman Endülüslüler altında
gizemli Yahudi öğretiler gün ışığına çıkmıştır. Kabala okulları
açılmıştı ve en önemli kitapları yayınlanmıştı. Hıristiyanlığın bu
baskısı, (ki burada Hz. İsa'nın gerçek öğretileri değil Kilise örgütünü
kastediyoruz) majinin diğer hermetik, ezoterik ve okült bilimler gibi
kadim geçmişe sahip olmasından kaynaklanır. Hıristiyanlık kendi dini
ideolojisini yaymak ve kilisenin kitleler üzerinde hakimiyetini
pekiştirmek için kadim öğretilerin etkisini silmeye çalışmıştır. Onlar
ne de olsa eski pagan dinleri ile yakın bir bağları vardı. Ayrıca dini
ideolojisi Tanrısal vasıfları Tanrının oğlu olarak gördüğü İsa üzerinde
toplamaya çalışmıştır. Oysa kadim öğretiler bu konuma insanı koymuştur.
İnsanın küçük bir evren ve potansiyel olarak bütün tanrısal melekelere
sahip olduğunu savunmuşlardır. Aslına bakılırsa, İsa konusunda günümüzde
pek çok şey ortaya çıkmıştır, bunlar da pek çok farklı teze yol
açmıştır, hatta bir görüşe göre İsa aslında bir majisyendi(9).
Majinin, günümüzde gerek pratisyenler, gerekse de teoriysenler arasında
en popüler tanımı, Aleister Crowley tarafından verilmiştir: "Maji,
irade doğrultusunda değişiklik yaratmanın Sanatı ve Bilimidir (1)
(Magick is the Art and Science of creating change in confomity with
will)." Bu tanım dışında "Her bilinçli fiil, majikal bir fiildir (Every
intentional act is a magical act)" ifadesini eklemiştir. Yani bilinçli
olarak özgür irademizle belirli bir amaca yönelik bütün faaliyetlerimiz
majikal faaliyetlerdir. Bu, örneğin kendimize bir çay hazırlamak bile
olabilir (Crowley'nin verdiği örnek). Bilinçsiz ve alışkanlıkla yapılan
fiillerin "gerçek irademizden (true will)" kaynaklanmamaktadır.
Değişiklik yaratmak insana özgüdür, örneğin şekilsiz bir taşı yontup bir
sanat eseri yaratmak, tarihin akışını değiştirecek kararlar almak,
zararlı bir alışkanlığa son vermek, yine bir yetenek kazanmak, her türlü
engeli aşıp başarılı olmak vs. gibi. Ancak, insanlar çoğu kez
yaşamlarını kendi haline bırakıyorlar, otomatik bir varlık gibi
yaşayarak, hiç bir gelişme kaydetmiyorlar, Gurdjieff'in deyimi ile
"uyku" halindeler. İşte majinin amacı insanda farklı bir cevher yaratmak
ve ona değişiklik yapmanın ve değişime uğramanın teknolojisini ve
yollarını sunmaktır.
Bütün insanların kendilerini ele alıp bazı
köklü değişiklikler uygulamaya ihtiyaçları vardır. Bu açıdan Maji doğu
sistemlere göre daha akıcı, daha az inkarcı bir sistemdir. Doğu
sistemlerin çoğunda inzivaya çekilip maddeyi ve bedeni ve dolayısıyla
doğayı inkar etmek vardır. Sadece ruhun bulunduğu bir evren durgundur,
en azından bizim bulunduğumuz mekan ve seviye açısından. Oysa ruh ve
madde aralarında sonsuz karşılıklı ilişki içerisindedir. Batı Ezoterik
Tradisyonunda özünde insanın kendisine fazla baskı uygulamadan, uygar
insan modelinden uzaklaşmadan bir bütün olarak gelişmesi ön plandadır.
Bu açıdan Majiyi küçümseyenler olmuştur. Kimisi nefsini yok etmek,
yenmek gerektiğini bize söyledi. Peki insan nefsi onun bir parçası değil
mi? İnsan bir parçasına karşı nasıl savaş açar? Nasıl kin ve nefret
duyar? Bir arabanın içini açıp şu parça gereksiz, onu söküp atalım daha
iyi işler denilebilir mi? İçimizdeki yüksek potansiyellerimizi açığa
çıkardığımızda, zaten nefsimizde o bütün içerisinde doğru yerini bulur.
Nefis kelimesi nefesten gelir, can ve yaşamdır. Majinin özünde Işığı
maddeye indirmek, maddeyi erdemle aşılamaktır. İnsan nefsi düşmanı
değildir, insan doğal olduğu sürece bir sorun yaratmaz, her parçası
gerektiğiModern ritüel majisyenler bir
takım alet kullanırlar. Geleneksel olarak bu aletleri majisyenin
kendisi hazırlaması gerekir. Ama çoğu bunları başkalarına
hazırlatılırlar veya satın alırlar. Bunların hiç biri şart değildir,
bunlar sadece irade ve hayal gücü destek
unsurlarıdır. Tam donanmış bir majisyen bir odasını mabet olarak
ayırmıştır. Böyle imkanı olmayan majisyen herhangi bir odayı geçici
olarak mabede çevirebilir veya mabedi zihninde yaratabilir. Tam donanmış
bir majisyen mabede girdiği zaman özel bir kıyafet giyer, böylece
çıkardığı kıyafetin taşıdığı günlük yaşamın anılarını geride bırakılır
ve sadece çalışmak için kullandığı kıyafetin zihinsel kalıbına girer.
Mabet onun kutsal alanıdır ve mabette olan her şeyin bir içsel anlamı
vardır. Ortada duran altar (sunak) dünyadır, üzerinde yanan mum onun iç
benliği, ritüel bıçağı iradesi, asa yetkisi, tütsü düşünceleri vs..
Ancak başka şekillerde de çalışabilir, birkaç kişi bir araya gelebilir
ve deneyimli bir kişi onları yönlendirerek içsel yolculuklar
yapılabilir. Tek olarak veya grup olarak çalışmak da mümkün. Kişi veya
kültüre göre uygun sistem, yöntem, teknik ve semboller uydurmak da
mümkün. Ayrıca majinin farklı uygulama alanları da vardır. Bütün olay
doğal yetenekleri açığa çıkarmak, ortaya koymak, içsel yolculuğa
çıkmaktır.
Konumuzla ilgili Elementler adlı yazımızdan şu bölümü
aktarıyoruz: "Tarot kartları Arkana Major (Büyük Sır) ve Arkana Minor
(Küçük Sır) olarak iki desteye ayrılır. Arkana Minor aynı bizim oyun
kartları gibi dört gruba ayrılır. Bunlar: asa, kupa, kılıç ve
paralardır. Golden Dawn Cemiyeti asaları ateşe, kılıçları havaya,
kupaları suya ve paraları toprağa tekabül ettirdiler. Bu sembolizm hemen
hemen bütün yeni ezoterik tarot kartlarına (Waite, Crowley, Golden
Dawn/Wang, Golden Dawn Ritual/Cicero vs.) işlendi. Ancak bazı ezoterik
sistemler, özellikler neo-paganlar biraz da haklı olarak ateşin kılıca
ait olması gerektiğini ve asanın havaya ait olması gerektiğini
savunmuşlardır. Çünkü kılıç ateşte dövülür ve ateş gibi yakıcı ve
keskindir. Asa ise hikmet ve denge sembolüdür ve göğe doğru çıkar.
Ağaçtan yapılmıştır, ağaçta havaya doğru açılır. Yeni de G.D.
sembolizminde her şeyin belirli bir anlamı vardır, bir bakıma ateş asası
ateş yılanı kundalini enerjisinin gezindiği omuriliğini simgeler.
"Bu dört alet aslında majisyenin çalışmalarında kullandığı aletler ve
silahlarıdır. Unutmamak gerekir ki elementlerin içsel yönü de vardır.
Elementlerde, majisyenin kendisinde geliştirmek istediği belirli
faziletler vardır. Bunları kazanmak için onlara erişim sağlaması ve
özümsemesi gerekir. Tarot kartların birincisi Majisyen adlı karttır.
Burada majisyen çalışma masasının başında gözükür, önünde dört aleti:
asa, kılıç, kupa ve para (disk). Majisyen bir yandan içsel elementlere
hakim olmaya öğrenirken. Bir yandan da doğadaki çiğ güçler olan dışsal
elementlerle karşı karşıya gelmekte. Bu deneyim ilk başlarda biraz
ürkütücü gelebilir, çünkü insanlar doğadan uzak, varlığından habersiz
yaşamaya alışmışlardır. Teknolojisi, bilimi, ekonomisi doğayı sömürmek
üzerine kurulmuştur. Şimdi yüz yıllardır büyük bir emekle dışarıda
tuttuğu o vahşi güçle yüz yüze. Bu da onun ilk inisiyasyonu. İlk önce
doğayla yüzleşmeden daha yüksek inisiyasyonlar, kozmik sırlar, mistik
haller vs. tam olarak yoktur. Ondan sonraki yol inisiyasyon adayının
kendisini tanımasıdır. Gerçekten, bu her safhada mevcuttur ve
misterlerin altın anahtarıdır, çünkü insan küçük evrendir (mikrokozmos)
ve büyük evrende (makrokozmos) olan her şey minyatür olarak onda da
vardır. Ancak bu sonraki safhada kendisini daha iyi tanıyacaktır.
Misterler üç safhalıdır: doğa sırları, beşeri sırlar ve semavi sırlar.
Bu üç safha elementler, gezegenler ve burçlar/sabit yıldızlar olarak
gözükür."
Golden Dawn cemiyetinde bu elemental aletler dışında başka
aletler de kullanılır. Hepsi majisyen tarafından belirli ritüellerle
kutsanır ve şarj edilir. Bu aletler ritüel amaçları dışında kullanılmaz
ve ritüel bitiminde tercihen siyah ipekle sarılıp emin bir yere
kaldırılır.
Maji sihirli bir değneği sallayıp anında
arzularımız gerçekleştirmek değildir. Tam aksine çok çalışmaktır. Kendi
üzerimizde çalışmak. Bir usta çalışıp çok güzel ve değerli bir mücevher
yaratabilir, bir kadının boynunda göz kamaştırıcı olabilir. Ancak
kendimiz üzerinde çalıştığımız zaman en değerleri varlığımızı ele
alıyoruz. Majisyenin aletleri de onun çalışma araçlarıdır. Onlara çoğu
kez "majikal silahlar" denilir. Tabii ki bunların arasında kılıç ve
bıçak dışında gerçek anlamda silah yoktur. Ancak majisyen bir içsel
savaşçı olarak bu silahları gücünü, yetkisini ve koruma çemberini
pekiştirmek için kullanır. Biraz da havaya girmek ve inancını
sağlamlaştırmak için. Bir mental majide, majisyen aletleri hayal gücüyle
de yaratabilir veya etkileri direkt olarak da yaratabilir.
"Ayrıca söz veririm ve vaat ederim ki, İlahi izinle bu günden
itibaren, insan ötesine erişmek üzere İlahi Yardımla Ruhsal Doğamı
arındırıp yüceltmek ve böylece kendimi yüksek ve İlahi Benliğimle
birleştirmek anlamına gelen Büyük Çalışmaya adayacağım ve bana emanet
edilen büyük gücü istismar etmeyeceğim"
Hermetic Order of the Golden Dawn, Adeptus Minor (5=6 dereceye giriş) İnisiyason Ritüelinden(1)
Ritüel Maji
Sık sık kullanılan ritüel maji teriminde, Türkçe'de bulanmayan "ritüel"
kelimesi ayin, seremoni, tören ile özdeşleştirilmiştir. Özellikle
modern Batı majinin "pınarı" olarak görülen Golden Dawn sisteminin açığa
çıkması ile ritüel maji konusu daha çok gündeme gelmiştir. Ritüel'in
anlamını kavramak ilk bakışta zor gelebilir.
John Michael Greer
ritüeli şöyle tanımlıyor. "..her ne kadar majide ritüel'den fazla şeyler
varsa, ritüel sanatı dünya geleneklerinde majikal tekniklerinin özünü
oluşturur. Ritüeli sembolik hareket olarak tanımlayabiliriz. Bir sembol
(bu kelime felsefeyi içeren sorunların yarısını kapsar, ancak bunlar
bekleyebilir) başka bir şey anlamına gelir, bir ilişkiyi tanımlar, anlam
ilişkisi, sembol ve tanımladığı şey arasında.... sembol simgelediği şey
değildir, ne de kendisidir. Onun başka bir boyutu vardır, anlam boyutu,
o da (şimdilik) şuur aleminde varlığını sürdürür. İnsanlar sembol
kullanan varlıklardır, dilimiz, sosyal yapımız, dünyayı tanımlamak için
kullandığımız imajlar ve fikirler hepsi semboldür... Çoğu zaman günlük
yaşamın ritüelleri alışagelmiş yarı şuurlu bir şekilde icra edilir...
Ritüeller ve altındaki anlam ilişkileri bilinçli bir şekilde etüt
edildiği ve kullanıldığında, geniş bir imkan yelpazesi açılmaktadır. Bu
imkanlar arasında maji yöntemleri vardır... Dolayısıyla ritüele hakim
olmak belki de insan şuurunun muazzam gizli potansiyellerinden
faydalanmanın en önemli yöntemini sunmaktadır."(13)
Ritüellerde kullanılan sembolleri, küçük evren olan insanın
(mikrokozmos) büyük evrende simgeledikleri şeylerle irtibat kurmanın bir
aracı olarak görebiliriz. Buda bizi Platon'un mana alemindeki idealler
veya psikolog Jung'un kitlesel bilinçteki arketiplerin bilinçli bir
şekilde kullanma yöntemine getirir.
Diğer bir psikolojik tanımda
ritüellerde kullanılan sembol ve araçlar bilinçaltı ile ilintilidir. Bu
konuda W.E. Butler şöyle yazmıştır: "Majikal sistemde duyulardan zihne
inen imajlar bilince yöneltilen "telkin" olarak kullanılır. Bu da
ritüelin yarattığı duyarlı halden dolayı yoğunlaş
Teori ve Pratikte Maji
Yazan Aleister Crowley
Bölüm 1 - Ritüelin Prensipleri
Çeviren Cem Çiloğlu - Translation Copyright © 2006 hermetics.org
Bütün majikal ritüellerin amacı tek bir ana tanımla açıklanabilir. Mikrokosmosla makrokosmosu bir
araya getirmek. Bu sebeple en yüce ve eksiksiz ritüel Kutsal Koruyucu
Meleğin Çağrılması(1), mistisizmin diliyle konuşacak olursak tanrıyla
birleşme halidir.
Tüm diğer majikal ritüeller bu genel prensibin
kısmi örnekleridir. Onları uyguluyor olmamızın tek özrü şudur. Bazen
öyle bir durum olur ki mikrokosmosun belirli bir kısmı çok zayıf kalır;
görünümü, yansıması olduğu makrokosmosu saf olmayan kusurluluğuyla
lekeler. Örneğin Tanrı cinsiyet ötesidir; bu sebeple ne erkeğin nede
kadının Tanrıyı tamamıyla anlaması, hatta anladığından da az oranda onu
temsil edebilmesi mevzu bahis değildir. Bu yüzden erkek majisyenin,
kendisinde eksik olan dişil erdemleri geliştirmesi gereklidir ve tabii
ki bu görevi eril gücünü kaybetmeden yerine getirmesi lazımdır. Bu
yüzden majisyenin İsis’i(2) çağırması, kendisini onunla özdeşleştirmesi
uygundur. Eğer bunu yapmakta başarısız olursa, Samadhi(3) haline
girdiğinde edindiği evren algılayışı analık kavramını içermeyecektir.
Bunun sonucu olarak bulduğu dinde metafizik ve etik bir kısıtlama
olacaktır. Musevilik ve İslam bu eksikliğin çarpıcı örneklerindendir.
Bir başka örnek olarak majiye kendini adamanın çoğunlukla gerektirdiği
üzere dünya nimetlerinden el çekmiş olmak bir doğa fukaralığını,
sığlığı, cömertlik eksikliğini ortaya atar. Doğa sınır tanımaksızın
müsriftir. Bir milyon tohumdan belki ancak bir tanesi meyve verme
safhasına gelebilir. Bunu anlamakta başarısız olan kişi, bırakın o
Jüpiter’i invoke etsin (çağırsın)(4).
Seremoni majinin en ince ve
en derin tehlikesi şudur: majisyen doğal olarak kendisini en çok
cezbeden kısmi varlığı çağıracaktır, bunun sonucunda gittiği yöndeki
doğal aşırılığı daha fazla abartacaktır. Bırakalım o işine başlamadan
önce kendi varlığının haritasını çıkarmaya uğraşsın ve invokasyonlarını
dengeyi sağlayacak şekilde ıslah etsin. Bu tabii ki, ritüel aletlerinin
ve mabet mobilyalarının hazırlanmasından önce yapılması gereken
öncelikli bir iştir(5).
Ritüelin doğası hakkındaki sorumuzu daha
detaylı bir biçimde düşünecek olursak, bu kişinin, tıpkı birçok başka
birey ve ırkta olduğu üzere, doğanın karakteristiği olan yaşam ve ölümün
değerini algılamada eksik kaldığını varsayalım. Belki de onda Buda
tarafından söylenmiş ‘’ilk soylu hakikat’’ yani her şeyin acı olduğunu
algılama eğilimi vardır. Doğa, göründüğü kadarıyla, bir trajedidir.
Belki de o, hüzün denilen o büyük transı deneyimlemiş olabilir. Öyleyse
onun bu döngüyü ifadelendiren ama doğası neşe olan bir başka tanrının
var olup olmadığını araştırması gerekir. O gereksinim duyduğu şeyi
Diyonisos’ta(6) bulacaktır.
Bir tanrıyı çağırmanın (invokasyon) üç ana metodu vardır.
‘’ilk metot’’ bu tanrıya adanmayı kapsar ve mistik bir doğaya sahiptir.
Bundan dolayı bu bölümde yer almayacaktır. Liber 175’de(7) konuyla
ilgili mükemmel bir talimat bulunmaktadır.
‘’ikinci metot’’
doğrudan seremoniyal invokasyonudur. Ortaçağda ekseriyetle kullanılan
metot buydu. Metodun avantajı doğrudanlığı, dezavantajı ise kabalığıdır.
‘’Goetia’’(8) ve diğer pek çok ritüel bu metotla çok net, siyah beyaz
direktifler vermektedir. Birazdan bu sanatın açık anlatımına bir bölüm
ayıracağız.
Baküs(9) örneğiyle prosedürün ana hatlarını
çizebiliriz. Tifaret(10) sembolizminin Baküs’ün doğasını
ifadelendirdiğini görüyoruz. Bu sebeple bir Tifaret ritüeli inşa etmek
gereklidir. Kitap 777’yi(11) açalım; her sütunun 6. satırında bize
gerekli aracın çeşitli kısımlarını buluruz. Tüm gerekenleri usulünce
edindiğimizde tekrar eden dualarla veya Tanrının en yüksek tasavvurunun
çağrısıyla zihnimizi aşka getirmeliyiz, ta ki, kelimenin şu veya bu
anlamıyla, O bize görünsün ve bilincimizi kutsal ışığıyla boğsun.
‘’Üçüncü metot’’ dramatik metottur. Belki de hepsinin arasında en
etkileyici olandır. İçerdiği estetik duygularla sanatçının tahayyülünü
cezp eden etkisiyle kesinlikle sanatçı mizacına uygundur.
En temel
dezavantajı tek bir kişi tarafından icra edilmesinin zor olmasıdır. Ama
en eski çağlardan beri kabul görmektedir ve muhtemelen bir dinin
temellendirilmesinde en çok fayda sağlayacak unsurdur. Bu Katolik
Hıristiyanlığının metodudur ve Tanrının efsanesinin dramatize
edilmesini içerir. Euripides’in Baccha’sı bu tarz bir ritüelin veya daha
düşük derecede bir cemaatin, en mükemmel örneğidir. Hürmasonlukta daha
birçok dereceden, özellikle üçüncüden, söz edebiliriz. Equinox
dergisinin 3. sayısında çıkan 5 derece = 6 kare ritüeli bir başka
örnektir.(12)
Baküs örneğinde, kişi ilk olarak ölümlü bir anneden
doğuşunu anar. Anne, bu enkarnasyonla(13) kışkırtılan kıskançlık ve
öfkeyi yatıştırmak ve yeni doğana tanrısal koruma sağlamak için hazine
evini tüm tezahürün babasına terk eder. Sonra eşek sırtında batıya
yapılan yolculuğun anması yapılır. Şimdi dramanın en büyük sahnesi
geliyor: Nazik, zarif genç peşindekilerle (ki bunların çoğu kadındır)
tesis edilmiş düzeni tehdit ediyormuş gibi bir görünüm sergiler ve tesis
edilmiş düzen başkaldırıya bir son vermek adına adımlar atar.
Diyonisos’un öfkeli kralla yüzleştiğini görürüz; başkaldırıyla değil ama
uysalca; yine de ince bir kendine güvenle ve bıyık altından gülerek.
Alnı üzüm sarmaşıklarıyla sarılıdır. Efemine bir figür olduğundan dolayı
mı alnını o sarkık geniş yapraklarla donatmıştır? O yapraklar
boynuzlarını saklamak içindir. Güvenilirliğin temsilcisi, kral Pentheus
gururuna yenik düşmüştür. Alay ettiği, cezalandırdığı, zincire vurduğu
ve tüm bunlara karşı sadece gülümsemekle yetinen genç Baküs’ün takipcisi
kadınlara saldırmak için dağa çıkar ve kutsal delilikleri esnasında bu
kadınlar tarafından parçalara ayrılır.
Walter Pater hikayeyi öyle
bir sempati ve içgörüyle anlatmıştır ki, üzerine bir şeyler eklemek
uygunsuz kaçacaktır. Efsanenin kimliği hakkında, doğanın düzeninin,
çılgınlığın, savurganlığın, sarhoşluğun, vecd halinin, neşenin ve tüm
bunların ötesinde yaşam ve ölüm döngüsünden geçerken gösterilen ince
sebatkarlığın üzerinde durarak bunu ihlal etmeyeceğiz. Pagan okur
Pater’in ‘’Grek çalışmalarını’’ okuyarak bunu anlamaya çalışmalıdır; ve
Hıristiyan okur İsa’nın hikayesinden bunu sahne sahne tanıyacaktır. Bu
efsane ilkbaharın dramatize edilmesidir.
Bu metotla Baküs’ü invoke
etmek isteyen bir majisyen Baküs’ün rolünü oynadığı, onun sınavlarına
tabi tutulduğu ve ölümün ötesinden zaferle çıktığı bir seremoni
hazırlamalıdır. Yine de o, sembolizmi yanlış anlamaması için
uyarılmalıdır. Bu durumda, örneğin bireyin ölümsüzlüğü doktrini gerçeğin
yok edilmesine doğru sürüklenmiştir. İnsanın ölümü alt edecek kısmı;
baştan aşağı değersiz olan yönü, John Smith olan bireysel bilinci
değildir. O bilinç her düşüncede ölür ve yeniden doğar. Geriye kalan şey
(eğer bir şey kalıyorsa) onun kendi John Smith olma hali, belki de
hayatı boyunca hiç farkına varmadığı bir vasfıdır.
Yine de, o
değişmeden kalamaz. Sürekli büyüme halindedir. Haç kuru bir sopadır,
gülün yaprakları düşer ve çürür, ama haçın ve gülün kavuşumundan sürekli
yeni yaşam silsileleri doğar. Bu kavuşum olmadan, bireyin ölümü
olmaksızınDoğuda ve Batıda Maji
Yazan Dr. Israel Regardie
Altın Şafak Hermetik Cemiyetinin önemli üyelerinden Dr. Israel Regardie
konusunda sitemizde bir yazı vardır: Israel Regardie, Psikoterapi ve
İnisiyasyon, ayrıca Okült Diriliş ve Altın Şafak Hermetik
Cemiyeti - Bölüm 2'de de hakkında biraz bilgi vardır. Regardie'nin
diğer bir kitapçığı "Gerçek Şifa Sanatı"nı da sitemizde bulmak
mümkündür.
__________________________ ______________
Copyright © 1968, F.I. Regardie
Published by Helios, 1969
Bu kitabın basılması aşağıdaki yayın vakfının işbirliği ile mümkün olmuştur:
THE SANGREAL FOUNDATION INC.
P.O. Box 2580
Dallas, Texas, 75221
__________________________ ______________
On yedi yaşımda, bir arkadaş bana Binbaşı L. A. Waddell'in "Lamaizm"
[Not: Yol = lam, Tibetli keşişler = lama, Tibet'te yaygın Tantrik
Mahayana Budizmi = Lamaizm] kitabını ödünç verdi. O günlerde, herhalde
skolastik araştırma ve kavrayış vaat eden muazzam kalınlığından dolayı,
beni bir hayli etkilemişti. Tabii ki, o zamanlarda Maji konusunda hiç
bilgim yoktu ve Teosofik eserlerde birkaç referans dışında Budizm
konusunda çok az şey biliyordum. Dolayısıyla, kitabın bir bilgi hazinesi
olmasına rağmen, kapsamlı donelerini kaçırmış olmam gerekir.
Derken aradan yıllar geçtikten sonra beklenmedik bir anda, bir arkadaşın
aracılığıyla tekrar elime düştü. Arada geçen yılların birikimi,
kazanılan bir nebze bilgi ve deneyimin ışığında, içeriği bana muazzam
heyecan verdi ve büyük bir ilgiyle tekrar ele aldım. Benim için açık
saçık ortada duran en belirgin şeylerden biri, Doğu ve Batı yüksek
majikal kavramlarının arasındaki olağanüstü benzerlik, hatta temeldeki
birlikti. Bunun sebebi, Doğu bilgeliğinin bazı savunucularının iddia
ettiği gibi doğu okült felsefe ve uygulamalarının batıya direkt ithali
olup olmadığını tartışmak burada benim harcım değil, ama birikimlerime
dayanan inancıma göre kesin olarak diyebilirim ki, Batı ülkelerinde
yüzlerce yıldır sözlü bir majikal gelenek, pratik seviyede bir gizli
öğreti muhafaza edilmiştir. Hatta bu öğreti o denli sırlarla örtülmüştür
ki, çoğu insan tarafından varlığı bile fark edilmemiştir. Gizlenmiş
mabetlerin kapılarına ruhsal bir rabıtanın çekimiyle görünmeyen bir
akımla sürüklenen talihli bireylerin sayısı çok küçüktü.
Zaman
zaman, bu dikkatle korunan geleneğin ufak bir kısmı kitaplara sızdı.
Bunların arasında Iamblichus ve geç Yeni-Platonistler, Cornelius
Agrippa, Pietro d'Abano ve Eliphas Levi, vs. tarafından yazılan eserleri
sayabiliriz. Daha kaba unsurları ise eski büyü kitapları, Klavikeller
[Not: anahtarlar], Grimoireler [Not: kara kitaplar, telaffuzu Gri-muar]
ve Goetia [haykırmalar, telaffuzu Go-eyş-ya] gibilerinde ifade
edilmiştir. Yine de genel anlamda, gerçek öğreti sinsilisi ve pratik
bilgilerinin muazzam imaları yukarıda belirtildiği gibi sıkı bir
ketumlukla kapalı bir çevrenin dışına taşmıyordu. Bu gizliliğin olası
sebebi herhangi bir çağda, ülkede, toplulukta yüksek maji, Teurji'nin
daha derin ve yüce yönlerini takdir edecek kişilerin az olduğu
izlenimden kaynaklanmaktadır. Bu anlayışa varma derin bir sezgi ve çok
çalışma gerektirir, bu da çok az insanda vardır. Dolayısıyla,
anlaşılmama olasılığı yüksek olan bu bilgelik pırlantalarını dağıtmanın
fazla anlamı olmuyor.
Bu aynı varsayımın Waddell'in Lamaizm
kitabında da desteklenmektedir. Hatta, bu eserde farkında olmadan epey
sözüm ona ezoterik majikal bilgi de sunulmaktadır. Dolayısıyla,
Lamaizmin bu yönü konusunda yazarın açıkladığı fikirler çürütülmektedir.
Waddell'in iddia ettiği gibi Lamaizm'in bazı uygulamalarının tarihsel
Budizm ile pek ilgisi olmadığı fikrine katılabilirim, ama ezoterik
Budizm'de öngörülen realitenin majikal yönü konusunda fikirleri
gülünçtür, zira yazdığı kitap bir türlü göremediği majikal realiteyi
açıkça sergilemekte.
Kitap belli ki, Tibet'te yaygın olan ve
keşişler ve münzevilerin uyguladıkları Budizm'in objektif bir
araştırmasını gütmektedir. Maalesef, yazarın önyargıları ve yanılgıları
açık seçik ortadadır. Şüphesiz Lamaların masalarından rasgele dökülen
bazı ekmek kırıntılarını toplayıp onları sadık bir şekilde oldukları
gibi kaydetmiştir, ama diyalog kurduğu yüksek inisiye Lamaların sahip
olduğu bilgiyi idrak edecek gerekli talim, bilgi ve iç görüye sahip
olmadığı kesindir. Sonuç olarak o bilgiden herhangi bir anlam
çıkaramamıştı. Hatta Lamaları uygulamaları ile ilgili betimleri saçma ve
absürd gelmektedir ve sonuçta psikolojik olarak Lamaları değil sadece
kendisini komik hale getirmektedir.
Teurji veya Batı Majisinin
bazı yönleri günümüzde nispeten açık bir şekilde açıklanmıştır. "Hayat
Ağacı" (The Tree of Life) kitabımı ilk eleştirenler arasında onun esas
geleneksel majikal ilkelerin oldukça anlaşılır ve kapsamlı bir
açıklaması olduğunu ifade etmişlerdir. Ayrıca, Dion Fortune'ın başyapıtı
"Mistik Kabala" (The Mystical Qabalah) Majikal uygulamaların
arkasındaki mistik prensipleri ustaca işlemektedir. Dolayısıyla, bu iki
kitaptaki kuramları Waddell'in "Lamaizm" kitabına uyarlayıp Tibet
Majisinin bazı muğlak ve gizemli kısımları konusunda bir anlayışa
varabileceğimizi düşünüyorum.
İlk başta,
majikal çalışmaların çoğu psişik planda, Toplu Bilinçaltının belirli
seviyelerde cereyan ettiklerini itiraf etmekte fayda vardır. Ancak bu,
belirli bazı mistik ekollerin yaptıkları gibi, onu tamamen karalamak
anlamına gelmez. Onun farklı dalları hem doğu, hem de batı efsanelerinde
geçen yağmur getirmek, iyi hasat temin etmek, cin ve ifritleri kovmak
ve benzeri becerileri içerir. Bu tür marifetleri açıklamayıp indirgemek
için rasyonalist bilim adamları epey çaba harcarlar. Son olarak talihsiz
olarak epey yer işgal eden cadılık ve büyücülük sınırlarını zorlayan
karanlık konulardır. Bunlar hiç bir zaman, hiç bir suretle ilgimi
çekmedi. Ama, ister doğu veya batı türden olsun, Majinin esas itibarıyla
ilahi bir işlem, bir ruhsal kültür ve gelişme olarak Teurji olduğunu
savunurum. Psikolojik açıdan somut ve soyut objelerden enerji çeken bir
dizi teknikler olarak yorumlanabilir, böylece libidonun dönüşüyle şuur
yenilenmesi yeni yaratıcı fırsatlar sunan pırıl pırıl spontane bir yaşam
doğurur. Kişiliği arındırmak için bazısı basit, bazısı son derece
karmaşık çeşitli teknik metotlar içerir, patolojik unsurlardan
temizlenmiş organizmanın içine Yüksek Benliği davet eder. Bunlar dikkate
alınırsa, Majide birbiriyle alakasız gibi gözüken unsurlar, bazı
invokasyon (davet/çağrı) ve imgeleme uygulamaları yeni bir anlam
kazanır. Bunlar zamanı gelince İlahi Işık için uygun bir araç olabilmesi
için şuuru ıslah etmek, iyileştirmek ve yüceltmek için önemli
psikolojik araçlardır. Yıllar önce, "Teosofinin Özeti" (An Epitome of
Theosophy) broşüründe William Quan Judge tarafından yazılan birkaç söz
sanırım bunu iyi ifade etmekte: "Göz önünde tutulması gereken esas amaç,
alt benliğimizi o denli açmak ki ruhsal varlığımız içinden parlasın ve
rehberimiz olarak hakim olsun. "Gelişme" sadece zamanı geldiğinde yüksek
benliğimizin içine gireceği bir aracın hazırlanması şeklinde
geçerlidir."
Bu kavram ayrıca majikal sistemimizin görüşüdür. "The
Golden Dawn" eserinde, [Not: Regardie tarafından 1937 yılında dört cilt
şeklinde basılan Altın Şafak Cemiyetinin gizli öğreti ve ritüel
külliyatı] söz edilen Majinin teknik formları, örneğin Pentagram ve
diğer ritüeller, Tanrı Formlarına astral olarak bürünmek, elemental
varlıkları ve gezegen ruhlarının evokasyonları (varlıklar�
Tibetlilerde
batıda "Kabalistik Haç" dediğimiz uygulamaya benzer bir uygulama
bulunması oldukça dikkat çekicidir. Kitabın 423. sayfasında şöyle
yazmaktadır: "Her hangi bir ibadet egzersizine başlamadan önce, yüksek
Lamalar Hıristiyanların istavroz
çıkarmaya benzer bir şekilde üzerlerinde haç çizerler. Lama nazik bir
şekilde ya parmağı ya da zile alnına değer ve mistik "Om" hecesini
söyler, sonra göğsüne değer ve "Ah" der, sonra karın boşluğuna ve "Hum"
der. Bazı Lamalar "Sva-Ha" mantrasını ilave ederler, başkaları da haçı
tamamlayarak sol omuza değerler ve "Dam" hecesini söylerler ve sonra sağ
omuzda "Yam" derler. Bu hareketlerin amacı beden, söz, zihin gibi
Sattva unsurlarının iletişim kurulacak imaj veya kutsal varlık üzerinde
odaklamak olduğu iddia edilir."
Yukarıdaki metinin yorumunu
yapmadan önce, Kabala ile ilgili bazı kitaplarda bazı temel kuramları
göz geçirmekte fayda vardır. Okuyucu, Dr. W. W. Wescott'un mükemmel
"Kabala İncelemesine Giriş" yazısına veya Dion Fortune'un daha yeni
"Mistik Kabala" kitabına aşinaysa on Sefirot'u bir insan bedenine
yerleştiren bir resim görmüştür. Başın üzerinde ilahi ruhu simgeleyen ve
bir taç oluşturan Keter Sefirası veya küresi vardır, ayaklarda ise
Malkut ve sağ ve sol omuzlarda Gevurah ve Gedulah (Hesed'in diğer adı),
Mars ve Jüpiter, Güç ve Asalet [Merhamet] küreleri vardır. Kabalistik
görüşe göre Keter insanın dünyada deneyim edinmek üzere enkarne olan
dinamik ve öz varlığı Monad'a tekabül eder. Bu Sefira veya gücün beyin
ve kalp yerine başın üzerine konulması son derece önemlidir. Her zaman
aşağıdaki karanlığın içine nur yayan ruhun ışığıdır. (Kutsal metinlerde
yazdığı gibi: "İnsan ruhu Rabbın mumudur" ve ayrıca "Mumu başımın üstüne
nur yağdırdı ve ışıyla karanlıkta yürüdüm.") Bu kavrama paralellerini
başka sistemlerde de görmek mümkündür. Örneğin, William Quan Judge'in
"Teosofinin Özeti" (An Epitome of Theosophy) broşüründe şöyle yazar:
"Denilir ki, yüksek benlik olan gerçek insan, İlahi Varlığın bir
kıvılcımı olarak onunla birleşme olasılığına sahip görünen beşeri
varlığı gölgeler. Böylece denilir ki yüksek Ruh aslında insanın içinde
değil ama üstündedir."
Bütün mistik ve majikal işlemlerin amacı alt
benliği arındırmaktır, böylece normal olarak üzerimizde olan yüksek
Benlik arınmış ve kutsanmış bir kılıfa inebilir. Teurjik geleneğine
göre, diğer bazı uygulamalarla birlikte Kabalistik Haçın doğru bir
şekilde uygulanmasıyla bu amaç başarılabilir. İbadetsel bir egzersiz
veya meditasyon olarak aşağıdaki gibi bazı çizimler, İlahi İsimlerin
titreşimleri ve dört yüce başmeleğin invokasyonu ile birlikte yapılır:
1. Alına dokununuz ve "Atoh" (Siz) deyiniz
2. Göğse dokununuz ve "Malkut" (Krallıksınız, Melekut) deyiniz
3. Sağ omuza dokunuz ve "ve-Gevurah" (ve Kudretsiniz) deyiniz
4. Sol omuza deyiniz ve "ve-Gedulah" (ve İhtişamsınız) deyiniz
5. Elleri kalp üzerinde kenetleyerek "le-Olahm. Amen" (sonsuza dek, Amin) deyiniz
6. Burada her dört pusula yönüne doğru uygun Pentagram (beş köşeli
yıldız) çizilir ve güç isimleri titreşimli bir sesle zikredilir.
7. Kollar her bir yana haç şeklinde açılır ve şöyle söylenir:
8. Önümde Rafael, arkamda Gabriel,
9. sağımda Mikael, solumda Auriel.
10. Önümde Pentagram yanar.
11. ve arkamda altı köşeli Yıldız ışıldar. [Not: Farklı usullerden biri, üste de olabilir]
12. 1-5 basamakları içeren Kabalistik Haçı tekrarla.
Bu ritüele gelince, faaliyetlerini birkaç başlık altında anlatabiliriz.
İlk başta sürekli bir denetim ve kılavuzluk kaynağı olarak yüksek
benliğin güçlerini çağırır. Takip edecek işlemleri ilahi bir kontrol
mekanizmasının altında koyar. Uygun pentagramların çizimiyle ve dört
harfli Tanrı isimlerin zikredilmesiyle dört kardinal yönde bütün
gereksiz varlıklar defedilir. Sonra içsel psişik dünyanın dört somut
işlevlerini resmeden dört Başmelek çağrılır, bunlar aynı zamanda içinde
majikal operasyonun cereyan ettiği Benlik çemberini çevreleyen küreyi
koruyucu kutuplaşan iki çift olarak sarmaktadır. Kapatmada, tekrar
yüksek Benlik çağrılır, böylece baştan sonuna dek bütün ritüel ruhun
koruması altındadır. Birinci basamaktan beşinciye dek ilk kısım
operatörün yüksek Benliği Sefirotik evrenin yüksek taraflarıyla
eşleşmektedir. Hatta, ruhun öz varlığını insanoğlunun toplu bilinciyle
birliğini dile getirmektedir.
Eğer daha fazla irdelemek
istersek, "Siz" anlamına gelen İbrani sözcük Atoh, beyaz ışığa, her
insanı gölgeleyen yüksek Benliği temsil eder. Işığı sembolik olarak
ayakları simgeleyen karın boşluğuna (çünkü ayaklara kadar eğilmek
ritüelde uygunsuz bir hareket olur) çekmekle ışık haçının dikey kanalı
hayal gücünde kurulmuş olur. Yatay kanal da her iki omuza değmekle ve
yüksek benliğin kaliteleri aynı zamanda güç, ihtişam, metanet ve şefkati
içerdiğini beyan eden isimleri titreşmekle kurulur. Sembolik açıdan
dengeleme haçın özelliğidir ve Kabalistik Haçın aurada çizimi ruhun
inmesini, şuurda veya majikal kürede dengeyi pekiştirir. Bu mana ellerin
kalp üzerinde kenetleşmesi ve le-Olahm, Amen demekle daha da
vurgulanmaktadır, zira kalp merkezi Tifaret, ahenk ve denge merkezidir.
Sanskrit kelime Sattva saflık, ritim ve ahenk ima eder. Hint
felsefesinin üç Guna'ları arasında Ruhu temsil eder. Benzeri bir şekilde
ve temaya benzeşen Batı sisteminde bu üç ilkenin karşılıkları Simyanın
Tuz, Kükürt ve Merkürüdür. Bunların arasında Evrensel Merkür insanı
gölgeleyen koruyucu ve denetçi kutsal meleğe Keter'e tekabül eder. O
alttaki kılıfın kendi ihtişamına yüceltmek için sürekli düzenli bir
uygulama beklemektedir. Dolayısıyla, burada yukarıdaki Tibet ibadetsel
egzersiz ve Batı geleneğindeki Kabalistik Majinin en önemli
uygulamalarından biri arasında büyük bir benzerlik vardır.
Kitapta, Waddell'in Lamaların Komünyon (Eucharist) ayinlerini anlattığı
bölümde, diğer bir önemli benzerlik bulunmaktadır. Seremoniyi idare eden
rahip veya Lamanın önceki yirmi dört saatin büyük bölümünde ayinsel
yıkanma kendisini arındırması ve zihnini mantra veya invokasyonlar
tekrarlayarak zihnini yüceltmek zorunda olduğunu anlatmaktadır. Esas
ritüelin iç majikal yönü pek iyi ifade edilmemekle beraber şöyle
kaydedilmektedir: "Bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra ve
katılımcılar toplandıktan sonra, yukarıda anlatılan riyazet
uygulamalarıyla arınan, cüppe ve pelerinle giyen, rdor jehi t'ag'ın
vajra'sını (vajranın anlamı için bakınız Hermetik Dersler - 1) Amitayus
Budanın büyük imajının lambasında tuttuğu nektar vazoya koyarak ve diğer
ucunu kalbi üzerinde kendi göğsüne deyerek Amitayus'un ilahi özünden
bir parça çekip alır. Böylece ilahi ruh bir telgraf kablosundan geçer
gibi iplikten geçer ve Lama kalbinin bizzat tanrı Amitayus ile birlik
sağladığını ve geçici bir süre için kendisinin o tanrı olduğunu zihinsel
olarak hayal etmelidir.
Bu meditasyondan sonra pirinç adakları
ve özel vazodaki sıvı "şiddetli" invokasyonlar ve büyük zillerle
kutsanır. Kutsanmış yiyecek ve su katılımcılar tarafından yenilir.
Teurjik açıdan bakıldığında Komünyon ayinin açıklanması basittir.
Birçok farklı amaçlara yönelik farklı Komünyon çeşitleri olabilir.
Belirli bir ruhsal güç veya tanrı ile sempati veya tekabül kanununa göre
özel bağı olduğu kabul edilen belirli bir cisim seçilir ve törensel bir
şekilde kutsanır. Böylece bir buğday çöreği Mısır Tanrıçasına adanır,
karşılığı ya venüs gezegeni veya da toprak elementidir ve Seres veya
Persefone tarafından idare edilir. Cildimize i
Aksine,
onu tatmin edici bir şekilde kanıtlamak basit bir meseledir. her hangi
bir normal sağlıklı insan parmaklarını ikinci bir kişinin kolu üzerinde
uzatsın ve parmak uçlarından prana'nın uzun enerji ışınları şeklinde
üzerine aktığına konsantre olsun ve
imgelesin. Eğer ikinci kişi sessizce oturup objektif bir şekilde
beklerse, kolunda ya prana akışından kaynaklanan serin bir esinti veya
parmak uçlarında karıncalanma hisseder. Bu deneyimin telkinle ilgisi
yoktur, zira temel ilkeler konusunda hiç bir fikri olmayan, dolayısıyla
telkine maruz olmayan biriyle de denenebilir. Spontane olarak ve ikaz
edilmeden hissedilir bir enerji transferinin gerçekleştiğini teyit
edeceklerdir. Bunu çok hassas bir aletle test etmenin usulleri
olmalıdır. Ayrıca, karanlık bir odada el siyah bir kumaşın önünde
tutulursa bu akışlar rahatlıkla görülür.
Ayrıca, bu gücü üretme
becerisi geliştirmeye tabidir. Bu konuyu oto-terapi açısından "Gerçek
Şifa Sanatı" yazımda açıklamıştım. Ayrıca, ilgili okuyucunun telkin ve
hayvansal manyetizma konularının deneysel çalışmaların ışığında uzun
uzun işlendiği Dr. Bernard Hollander'in "Hipnoz ve Oto-Hipnoz"
(Hypnotism and Self-Hypnotism) eserini okumasını öneririm.
Kısa
olarak, telkinin hiç bir şeklide hayvansal manyetizma ve şarj edilmiş
tılsımların etkisini yalanlamadığını belirttim. Zira, daha önce ima
ettiğim gibi, yıllar önce mesmerizmde gözlenen trans ve şifa fenomenin
gerçekten telkine mı, yoksa enerji yüklemeye mı borçlu olduğu sorunla
tekrar karşı karşıya bulunmaktayız. Eğer benim savımda olduğu gibi bir
insandan diğerine güç aktarılabilirse, neden doğası itibarıyla özellikle
şarj almaya uygun olan bir cisme de olmasın? Geleneksel kaynaklara
göre, metaller, yarı-kıymetli taşlar ve kıymetli taşlar, vellum (deri
parşömen) ve parşömen kağıdı tılsımlar için uygundur. Eğer operatörün
enerjisi "Gerçek Şifa Sanatı" eserinde belirttiğim basit meditasyonlarla
veya doğrudan doğruya invokasyon ve Tanrı Formları imgeleme gibi
majikal yöntemlerle artırılırsa, o zaman tılsıma çok güçlü bir şarj
aktarılabilir.
Kendi başına tılsım hiçbir şey değildir. Sadece
uygun bir şekilde kutsandığı ve şarj edildiği zaman etkili olur.
Dolayısıyla Komünyon maddesi uygun majikal seremoni ile kutsanana dek ve
uygun bir gücün aracına dönüştürülünceye dek değersizdir. Tabii ki, bu
tür kutsama başka bir meseledir, uzun ve teknik bir konudur ve burada
ayrıntılarına giremeyeceğiz. Bir tılsımı ve Komünyon maddesini kutsama
seremonisinin önemli kısımlarından biri astral olarak Tanrı formuna
bürünmektir. Operatör çağırmak istediği ilahi gücünün özelliğini
belirledikten sonra ve bu güce uygun maddeyi seçtikten sonra kutsama
seremonisi sırasında ruhunu o denli yüceltmesi gerekir ki bir şekilde
çağırdığı güç veya ilahi varlığın şuuruyla özdeşlemelidir. Bu dinamik
birleşme ne denli tam olursa, şarj etme işlemi o denli otomatik ve kolay
olur. Komünyon seremonisine gelince, amaç sadece Bilinmeyen Evrensel
Tanrıya erişmenin ön adımı olarak ilahi bir ara tanrıyla ruhsal
özdeşleşme değil, ama alt bedenin ihtişam bedenine simyasal dönüşümüdür.
Majisyenin yüksek şuuru vecit olup eriyebilirken, ilahi şuur ve
fiziksel beden ve duygular arasından bir majikal bağ kurmak hayati önem
taşır. Böylece ister çörek, şarap veya bir ot olsun maddi bir cismin
seremoniyle manyetize edilişi onu aynı ilahi güçle doldurur.
Sindirilmesiyle dönüştürücü güç majisyenin dönüşümünü gerçekleştirmek
üzere varlığına ve dokusuna işlemektedir. Üstad Therion [Aleister
Crowley] yazdığı gibi: "Majisyen Tanrı ile dolar, Tanrı ile beslenir,
Tanrı ile mest olur. Yavaş yavaş bedeni Tanrının içsel durulaşmasıyla
arınır; gün geçtikçe bedeni dünyevi elementleri dökerek gerçek anlamda
Kutsal Ruhun Mabedine dönüşür. Günden güne maddenin yerine Ruh alır,
beşerinin yerine ilahi geçer, nihai olarak değişim tamamlanır ve adı
insan olarak tezahür etmiş Tanrı olur."
Bunu tam
olarak taktir edebilmek için biraz majikal deneyim gerekir, ama sanırım
ki bu basit açıklama seremoninin esas özelliği konusunda Waddell'in
açıklamasından daha fazla ışık tutar.
Operatörün direkt
uygulamadığı bir Komünyon seremonisi ne denli geçerlidir konusunda
sadece bir kaç sarf edeceğim. Komünyon seremoninin sonucunda bir tılsım
yaratıldığı düşünülürse, böyle bir operasyonun esas olarak uygulayanın
lehine yapıldığı aşikardır. Benim düşünceme göre bu seremoninin toplu
bir şekilde uygulanması kullanışsızdır. Buda'nın, kurtuluş veya aydınlık
için herhangi bir seremoninin gereksiz olduğunu söylediği bilinir.
Fikrimce, bu sözlerle majikal geleneğe saldırmıyordu, ama seyircilerin
katılmadığı toplu seremonilerden söz ediyordu. İradeli bir şeklide
ruhsal yönlerinin bir uyarımı yoktur, sadece başka insanların emeklerini
pasif bir şekilde seyretmek var. Maji ve Budizm, Madam Blavatsky'nin
deyişiyle hemfikirdir: "Ezoterik felsefesinin kritik doktrini kişisel
çaba ve liyakatle kazanılanlar haricinde, herhangi imtiyaz ve özel
armağana izin vermez..."
Bu kıyaslama etüdü bırakmadan
önce, deyinmek istediğim son bir konu vardır. Bunu yapmak için bir süre
Waddell'i bırakıp Madam Alexandra David Neel ve Dr. W. Y. Evans Wentz
adında iki Tibet bilgininin yazılarına danışmak gerekir. Bu iki bilgin
Tibet dini ve majikal uygulamalar hakkında sempati ve anlayışla
yazmışlardır.
"Çod" bir tür mister tiyatrosudur ve majisyen veya
yogi bu oyunun tek oyuncusudur. Dr. Evans Wentz, "Tibet Yogası ve Gizli
Doktrinler" (Tibetan Yoga and Secret Doctrines) eserine ustaca yazmış
olduğu bu oyun veya ritüelin tercümesinin önsözünde "Çod" ritüelinin her
şeyden önce tek bir oyuncu tarafından oynanan ve majikal
invokasyonlarının sonucunda imgelediği veya hayal ettiği bir sürü ruhsal
varlığın katıldığı bir mister oyunu olduğunu açıklar. Senaryosu vahşi
ve hayret veren bir yerde, çoğu zaman deniz seviyesinden beş bin
metrenin üzerinde Tibet Himalayalarının karlı dağlarında geçer. Çoğu
zaman tercihle ölülerin parçalanıp kurt ve akbabalara verildiği yerde
geçer. Bhutan ve Sikkim gibi daha düşük irtifalı komşu ülkelerde sık
ağaçlı bir ormanın sessizliği seçilebilir, ama Nepal ve Hindistan gibi
ölülerin yakıldığı ülkelerde, ölülerin yakıldığı yerler tercih edilir.
Mezarlıklar, ifrit veya şer ruhların hortladığı yerler hep uygun
sayılır.
"Aday, fiziksel açıdan tehlikeli olan bu ritüele
katılmaya uygun görülüp izin verilmeden önce, bir Çod üstadı altında
düzenli hazırlık gerektiren uzun bir çıraklık dönemi geçirmesi gerekir
... Ritüelin doruğunda uygulayıcı kendisini okült taktiri ile gizemli
güç elde ettiği, Her Şeyi Yerine Getiren (veya Her Şeyi Yapan) Tanrıça
olarak imgelemeli ve sonra kalça kemiği trompeti çalarken, guruları ve
değişik ruhsal varlıkları çağırırken, ritüel dansa başlar. Aklı ve bütün
enerjisi Mahayana doktrinin öğrettiği gibi Nirvana ve Sangsara'nın
aslında birbirinden ayrılmaz bir bütün olduklarının farkındalığına
adanmıştır.
Üçten yediye kadar stanza'lar (bölümler) ritüeldeki
derin sembolizmi ima etmektedir. Bu sembolizm göreceğimiz gibi Beş Yön,
geometrik şekilleri ile Lama kozmolojisindeki Beş "Kıta", yoginin
ayağının altında ifrit kılığında ezdiği Beş Tutku (nefret, gurur,
şehvet, kıskançlık, aptallık) ve bu Beş Tutkuya panzehir olan Beş
Bilgeliğe dayanmaktadır ... dokuzuncu stanza'da Benliğin bu
elementlerine dramatik bir şekilde Beş Dakini varlık topluluğun
mızrakları geçirilir. Mister devam ettikçe ve yAma bir yerde düzeysel
benzerlik sona erir, zira Çod ritüelinde lama veya münzevi çeşitli ifrit
ve varlık toplulukları çağırır onlarla kendi günahlarını özdeşleştirir
ve kendini kurban eder. Egosunu nefret, kibir, şehvet, kıskançlık ve
aptallıktan oluşmuş olarak görür ve bu
kusurları işgal eden varlıklara yemesi için önüne atar. Bedenini öfkeli
Tanrıça tarafından parçalandığını ve organlarının bir sürü şer varlık
tarafından kapışıldığını imgeler. Kısacası burada bir tür ayrışma söz
konusudur.
Şimdi Batı sisteminde
Doğumsuz Ritüeli sırasında da çeşitli elemental topluluk konumlarından
çağırılmaktadır. Ama onları majisyeni arındırmak üzere içinden geçmeleri
emredilir, yok etmek için değil. Burada amaç tamamen farklıdır. Her bir
konumda veya dört kardinal yöndeki uygun ilahi varlık, astral formun
formülü ve uygun çizimlerle çağrılır. Doğuda, "kutsal ayinlerde tarif
edilmez bir gücü" olan uygun "barbar celp isimlerin" titreşimleriyle,
Erk Kelimelerin zikredilmesiyle Slifler [Not: Hava Elemental Varlıkları]
nazik bir esinti gibi duyusal alanından hızla geçerken önlerinde mekruh
bir toz bulutu gibi kibir üflenip geçip gider. Güneyde ateşlenen ve
alevlenen Salamanderler [Not: Ateş Elemental Varlıkları] yakıp tüketici
bir alevde kıskançlığı ve nefreti kül edip yok ederler. Batıda çağrılan
Undinler [Not: Su Elemental Varlıkları], majisyen en saf sularla yıkar
ve o lekesiz ve kutsanmış bir şekilde çıkar, Şehvet ve Tutkuyu yıkayıp
arındırırlar. Diğer yandan, Kuzeydeki Gnomlar [Not: Toprak Elemental
Varlıkları], aynı çamurlu suyun kumdan geçerek temizlendiği gibi, onu
atalet ve aptallıktan arındırırlar. Bütün bu süre zarfında, operatör
inisiyasyonlarının birinde verilen talimatı aklında tutar, veya daha
doğrusu bu talimat artık kişiliğinin bir parçası olmuş, onun bilinçdışı
dünya algılayışıyla bütünleşmiştir: "Bundan böyle Slifler gibi hızlı ve
aktif olun, ama havai ve kaprisli olmayınız. Salamander gibi enerjik ve
güçlü olun, ama öfkeli ve sinirli olmayınız. Undinler gibi, esnek ve
imajlara yatkın olunuz, ama aylak ve tutarsız olmayınız. Gnomlar gibi
çalışkan ve sabırlı olunuz, ama kaba ve aç gözlü olmayınız. Böylece
ruhsal güçlerinizi yavaş yavaş geliştirirsiniz ve elementalleri
hükmetmeye layık olursunuz."
Elemental invokasyonlar en az 70 - 80
dakika yoğun majikal konsantrasyon gerektiren çok zor bir iştir, bunlar
tamamlandıktan sonra, operatör çağrılan güçlerin geldiklerinden ve
arınmaların faydalı etkilerinden emin olunca, ikinci safhaya başlar ve
hem pozitif, hem de negatif yönleriyle beşinci elementi, simyasal
beşinci özü, Akaşa veya Eterin invokasyonunu yapar. Bu iki invokasyonun
etkisi hazırda operasyon mekanına celp edilmiş dengelemek ve ayrıca,
operatörün bilinçaltı psişik varlığı ile irtibat kurmak üzere yüksek
ruhsal güçlerinin ineceği bir eterik kalıp veya astral boşluk
yaratmaktır.
Bu noktada, mistik ziyafeti kutlamak adettir, bu
da görünüşe bakarsak Çod ziyafetindeki amaç itibarıyla tam tersidir.
"Sonuf vaorsagi goho lada balta" (Hak Rabı, sizi yukarıdan hükmediyorum
dedi) ile başlayan Mistik Birleşim Tablosunun güçlü Enokyan
invokasyonunu güçlü bir şekilde okuduktan sonra, Magus (majisyen) dört
elementin Komünyonunu kutlamaktadır. Böylece, altarda (sunak) gül
parfümü, lambanın alçak alevi, ekmek, tuz ve şarap, böylece kuvvetli bir
şekilde ilahi güçle şarj edilir. Böylece elementleri sindirdikçe,
ruhsal enerji sadece kendi egosunu değil, ama kendi alt araçlarının
içerdiği bütün sayısız hücre ve yaşamları da yüceltir. Hatta fazlası,
invokasyonuna yanıt olarak astral çevresini saran bütün ruhsal varlık,
melek, elementalleri de etkiler. Böylece, bütün dinlerin mistik
esaslarının paylaştığı insanın gelişmesiyle birlikte alt varlıklarının
da yüceltilmesi de gerçekleşmiş oluyor. Bu durumunda bunu majikal
invokasyon ve Komünyon ile gerçekleştiriyor, sadece kendisi ilahi ruhun
inişiyle kutsanmıyor, ama bütün varlıklar onunla birlikte ihtişamı
paylaşıyor. Kutsamayı esirgemek diye bir şey yoktur, çünkü aynı Çod
ritüelinde olduğu gibi, hiçbir varlıktan güç esirgenmez.
Seromoninin başında bütün güç ve varlıklar dikkatli bir şekilde uygun
defetme ritüelleri ile defedilmektedir, böylece seremoninin uygulanması
için temi ve kutsal bir alan açılmış oluyor. Ama bu kutsanmış küresel
alanın içine şeylerin beş bölmesine tabi bütün elemental varlıklar
çağrılır. Dönüştürülecek bu güçlü cisim magusun küresindeki nahoş
elementleri emerek temizledikten sonra Komünyon ve inen ışıldayan Işık
tarafından kutsanır ve takdis edilir. Operasyonun tamamı aşağıdaki
hitabeyle kapanır:
"Oyum, O Doğumsuz Ruh, ayaklarından görebilen,
kudretli ve ezeli ve ebedi Ateş. Oyum, O Hakikat, yeryüzünde şerliğin
varoluşundan nefret eden. Oyum, O Şimşek çarptıran, yıldırım yağdıran.
Oyum, O yeryüzüne yaşam veren yağmurları yağdıran. Oyum, O daima
ağzından alevler fışkıran. Oyum, O Işığın içine doğuran ve tezahür
ettiren. Oyum, O Dünyanın Nuru, Adım da Yılanla Sarılı Kalptir."
Bu Osiris tanrı formunun yeniden formüle edilmesine denk
gelir ve son hitabenin her sözüyle majisyen bunların o anda dahi Işığı
üzerine inen Tanrının ilahi özelliklerine uyduğu hayalini etmek için
çaba verir. Nihai sonuç aydınlanma ve vecittir, magusun şuurunun bütün
yaşayanların şuuruyla özdeşleşmesi, bütün uzay ve zamanı kapsayan Tek
Yaşam ile, Işık ile tarif edilmez bir birlik.
Ümit ederim ki,
maalesef son birkaç yıldır birçok kişi tarafından inanıldığı gibi Batı
Maji kavramları hiç bir şekilde Tibet ve Doğuda yaygın olanlara kıyasla
noksan değildir. Sadece felsefi yapılarında bazı değişikler vardır. Bu
farkın kaynağı değişik psikolojik ihtiyaçlarda yatar ve bunlar hiç bir
zaman uzlaşmaz değildir.
Burada Doğu ve Batı arasında ortak
çeşitli majikal ilgi alanlarının arasındaki kıyaslamayla tatmin olmak
durumundayım. Bunları kıyaslama arzusu esasen, okuyucunun son derece
ilgi çekici diğer konulara rastlayabileceği, Albay Waddell'in gerçekten
kapsamlı ve skolastik kitabının okumamdan kaynaklandı. Ancak bence
okuyucu Lamaların uygulamaları ve çeşitli seremonilerinin majikal
anahtarlarına sahip değilse, olası olarak sıkılır ve bunları tam olarak
anlamaz. Derin saygı ve huşu beslediğim Doğu bilgeliğe bir yana, bu
durumda Batı maharetiyle geliştirilmiş Teurji'nin etüdü Majikal yolda
ruhsal gelişmenin gerçek niteliği konusunda daha iyi ışık tutacağı
inancındayım. Doruktaki göz kamaştırıcı vizyona erişmenin yolu çoktur
ama amaç tekdir. Olası olarak meditasyon ve yoganın içsel tefekkür
süreçleri açsından Doğu, Batıdan çok ileridir. Şüphesiz ki bu konuda
"Patanjali'nin Yoga Aforizmleri"nden daha iyi bir kitap yoktur ve
Blavatsky'nin Teosofi'yi Batıya getirmesini takdirle karşılıyorum, ama
Teurji, Batı ekollerinde güneşli zirvelere tırmanmıştır. Majinin dış
dünyanın dikkatinden titizlikle korunduğu, ama bir şekilde başarılı bir
şekilde uzun süredir kullanıldığı gizli inisiyasyon sığınaklarımız Doğu
sistemlerinin herhangi birinde bulunanlardan daha ince, daha asil ve
daha ruhsal bir yoruma sahiptir.
Kendi açımdan, Teurji'nin
ideallerini şaşmaz bir şekilde ifade ettiğini söyleyebilirim. Waddell'in
kitabına bakılırsa Tibet şemasında açıkça görülen ifrit ve cinlerin
dehşetengiz ürkütücülüğü vs. konusunda hiçbir kargaşalı batıl inanç
sunmamaktadır. Lamaların bütün majikal çabaları şer ruhların korkusu
veya nefretinden kaynaklanıy
Enokyan Maji
Konu: Enokyan Maji
Yazan: Josh Geller
Tercüme eden: Kemal Menemencioğlu
Not: Yanda Yazının İngilizcesi Bulunmaktadır
Enokyan Maji sistemi, 1580’li yıllarda Dr. John Dee ve Edward
Kelley‘nin çalışmaları sonucunda elde edilen son derece karmaşık bir
sembol ve dil sistemidir. Bu sistem onlara (teorik olarak) bedensiz
varlıklar tarafından tebliğ edilmişti. (Tabii ki her ikisi de dindar
veya en azından inançlı Hıristiyan olduklarından) bu varlıkları melek
diye tanımladılar. Bu sistem, böyle kısa bir mektupta anlatmak için
fazla kapsamlıdır. Hatta, Dee ve Kelley’nin sandıklarından çok daha
kapsamlı (örneğin, Büyük Elemanlar Tablosu evrenin altı boyutlu bir
şemasıdır. Dee ve Kelley’nin bunu idrak ettiklerini hiç sanmıyorum. Üç
boyutun ötesini içerecek geometrik çalışmaların o devirlerde geliştiğini
zannetmiyorum). Son asrın sonlarında, bazı Golden Dawn (Altın Şafak
Cemiyeti) üyeleri tarafından bu konuda önemli çalışmalar yapıldı
(özellikle McGregor Mathers ve Aleister Crowley). Bu sistemin evren
görüşü şöyledir, fiziksel evren iki yöne aynı anda hareket eden dört
boyutlu bir hiperküredir (Dördüncü boyutta hareket eden bir Einstein
evrenini düşünürseniz - sanırım buna zaman benzeri hareket diyorlar- iyi
bir benzetme olur.) Hiperküre elemanlara ve alt elemanlara bölünmüştür
(Golden Dawn revizyonunda harfleri ve başka sembolik sistemleri içine
yerleştirdiler), bunlar da ayrıca bölünür, dolayısıyla bütünün her
biriminin içerdiği güç istenildiğinde belirli veya genel olabiliyor.
Varlıklar bu güçlerin çeşitli çalışmalarında kullanılacak insan dışı
bir dilde yazılı bir dizi metin (çağrı veya anahtar) verdiler. Bu
sistemde ayrıca, gezegen güçleri vs.. gibi oldukça yaygın Rönesans maji
unsurları da vardır.
Crowley ve Neuberg’in mükemmel “Vision and
the Voice” (“Vizyon ve Ses”) çalışma dizilerinde sabit yıldızları açık
bir şekilde Enokyan alfabesinin harflerine ve diğer şeylere
iliştirilmişti. Bu çalışma “Otuz Aethyr”de (Şuur Alanları) gezileri
içerir. Bu Aethyr’ler, ortasında söz konusu kürenin (evreni temsil eden
“Büyük Elemanlar Tablosu”) bulunan iç içe yerleşik bir dizi küre
(hiperküreler) olarak düşünülebilir.
Josh
Kadim Maji Sırları
Yazan Mamduh Al Daye (Nineveh Shadrach) ve Frances Harrison
Birinci Bölüm
Majikal Yol
Çeviri Murat Sağlam
All Rights Reserved. Copyright © Hermetics.org 2006
Maji yaptığımız değil, olduğumuz şeydir. O binlerce yıldır dünyanın her
yerinde vardı ve sanayileşmiş, yüksek teknolojide ustalaşmış modern
çağımızda bile var olmaya devam etmektedir. Çeşitli nedenlerden dolayı
son birkaç asırda eski ihtişamını yitirmiş ve kadim bilgiyi arayan
birkaç insanla sınırlanmıştır. Fakat artık şartlar değişiyor, maji
tekrar ana ilgi odağı haline geliyor. Modern medya halkın dikkatini
majiye çekiyor. Halkta eski büyücülere dair anlatılan masalların gerçek
olmasına dair derin bir istek var. Majisyenler ve büyücüler günümüzde de
var olsa da, artık kimliklerini belli eden mücevherler takmıyor ve
insanların arasında cübbeleriyle dolaşmıyorlar. Kadim yolları
sessizlikle takip ediyor, sükunet içinde atalarımızın sözünü ettiği
mucizeleri yaşıyorlar. Majinin bugün hâlâ var olmaya devam etmesinin
sebebi, onun gerçek ve çalışan bir sistem olmasıdır. Bunu bizzat
görmenizin vakti artık gelmiştir.
Bundan birkaç asır önce böyle bir
kitaba sahip olmak, yakılma sebebiniz olurdu. Okült ve majiye ait
kitaplar bugün kitapçıların raflarını süslüyor. Modern maji hakkında ne
kadar çok kitap varsa, o kadar az majisyen vardır. Zamanla bu da
değişebilir, fakat bunun değişip değişmeyeceği sizin gibi insanların
majiyi bir hayat yolu olarak kucaklamalarına ikna edecek kesin
tecrübeler yaşamalarına bağlıdır. Bunun gerçekleşmesi için majinin eski
temeline dönmeli ve onu bir tür ritüel-psikoloji ve zihin gücü olarak
görmek yerine, gerçek nesnel bir sanat olarak algılamalıyız. Majisyen
için bir sonraki adım majiyi çevrelerindeki dünyadan faydalanmak ve
bilgileriyle toplumlarına yardımcı olmak için kullanmaktır. Eskilerden
Hillel bir vakitler şöyle demişti: “Eğer ben kendim için değilsem, kim
benim için? Ben yalnızca kendim içinsem, ben neyim? Şimdi değilse, ne
zaman?” Gelecekte majiye neler olacağı bir bilinmez, fakat size işe
yarayan, güvenli ve gerçek majiyi vererek bu geleceği emniyete
alabiliriz. Size yalnızca ruhani, duygusal ve fiziksel olarak faydalı
olmakla kalmayacak, etrafınızdakilere el vermenizi ve dünyada bir
farklılık yaratmanızı sağlayacak bir maji verebiliriz. Bu kitap sizi
zorlayacak ve sınırlarınızın ötesine itecektir, fakat aslında hayatınızı
değiştirecek olan ve dilerseniz dünyayı daha iyi bir yer haline
getirmenize yardımcı olacak şey kitap boyunca verilen maji
uygulamalarıdır. Bu kitaptaki teknikler ve ritüeller siz onları
uygulamaya sokmadıkça kağıt üzerinde laflardan ibaret kalacaktır. Maji
içinde büyü formülleri olan bir kitap almak ve – abrakadabra – fizik
yasalarını aşmak değildir. Majisyenler yıllarca majiyi uygular ve
yaşarlar. Nasıl din kitapları okuyarak derin dini deneyimler
yaşayamazsanız, majiyi kuramsal olarak etüt etmek gerçek majikal
deneyimler yaşatmaz. Gerçek bir majisyen olmak için majiyi
uygulamalısınız.
Majide yeniyseniz bizi bu hayat biçimine bağlı
tutan şeyin ne olduğunu merak edebilirsiniz. Maji son derece bireysel
bir iş olduğu için bu, kişiden kişiye değişir. Bununla birlikte size
kendi nedenlerimizi anlatabiliriz. Yıllardır maji yapmamızın sebebi,
onun hâlâ insanoğlunun bugün sahip olduğu en önemli ruhani
disiplinlerden biri olmasıdır. Maji bize her şeyden önce, birçok ruhani
mucizeyi, aydınlanmayı, kişisel uyanışı, ruhani bulaşmaları ve birçok
şeyi kişisel bir düzeyde yaşatacak araçlar sunar. Maji, peygamberlerin
ve ariflerin yaşadıklarını gündelik hayatınızın bir parçası kılar. O
ayrıca bize doğanın ruhuyla uyum içinde yaşamanın, farklılık ve önyargı
engellerinin ötesine geçmenin, bizi kat be kat olgunlaştırmanın
araçlarını sunar. Bize doğru eşi bulmaktan şifa almaya kadar, maddi
hayatımızdaki meseleleri ve engelleri idare etmemizi sağlayacak bir
sistem sunar. Majiyi sevdiğimiz için yapıyoruz, çünkü o bize tarifi
imkansız sevinçler sunuyor. Maji bilgelik yoludur. Maji aşk yoludur.
Maji size kişisel aydınlanma getiren ve bu aydınlanmayla birlikte devasa
bir yaşama gücü veren ileri ruhani bir disiplindir.
Geçmişte maji
öğrenmek istediğinizde bir Usta (Magus) arardınız. Yıllarca bu
majisyenin çıraklığını yapar ve ondan sanatı öğrenirdiniz. En iyi yol
hâlâ budur. İnsanlar yerleşmiş bir kurum içinde bir öğretmenin
rehberliği altında maji öğrenmek için majikal tarikatlara, kovenlere,
gruplara, cemiyetlere katılmaktadırlar. Majisyenler yerel tapınakların
çevresinde oluşturulmuş gruplarda birleşirler ve bazıları mükemmel grubu
aramak için gezgin gibi dolaşırlar. Bir gruba ait olma korkusuyla
birlikte, yaşanan hüsranlar son zamanlarda solo çalışmaya dair bir
eğilim yaratmıştır. Eğer binlerce majisyenin ve sosyal desteği olduğu
bir şehirde yaşıyorsak bu bir sorun oluşturmaz. Fakat böyle bir şey
yoktur ve bu yol zaten kendimizi başkalarında yalıtmamıza gerek
kalmayacak kadar yalnız bir yoldur. Bugün majikal tapınaklara geçmişte
olduğumuzdan daha fazla ihtiyacımız vardır. Bugün dünya, bizi geçmişin
karanlığına götürmek isteyen dini fanatiklerin yükselişine tanıklık
etmektedir. Majikal localar majisyenleri birleşip kendi hayat
biçimlerini korumaları için önemli yerlerdir. Bu yerler kusurdan azade
olmasa da, okültMajikal Başarının İlkeleri
Her sanatın en yüksek başarı için tasarlanmış ilkeleri ve takip
edilecek yolları vardır. Maji bir istisna değildir. Ortaçağlı okült
alimler çeşitli deneylerin bir sonucu olarak, okültizmin her dalı için
farklı prensipler kaydetmişlerdir.
Tradisyonumuzun birçok ustası bu ilkelerin kendi başarılarının sırrı
olduğunu söylese de, onları burada, sizi dogmanın altında ezmek için
sunmuyoruz. Daha modern yaklaşımlara alışkın olanlar bu kuralları fazla
katı bulabilirler, fakat kendi tecrübelerimiz bize onların geçerli
olduklarını gösterdi. Dileğimiz sizin başarılı olmanız. Buradakilerden
mümkün olduğunca çok ilkeyi yüreğinize işlerseniz, majikal
çalışmalarınızın sonuçlarının devasa ölçülerde ilerleyeceği
kanaatindeyiz. İlkeler belli bir sıraya göre verilmemiştir, kendinizi
bütün ilkelere birden ve hemen uymak zorunda hissetmeyiniz. Başlangıç
olarak hem fikir olduğunuz ilkeleri takip edip geri kalanları deneyiniz.
Onların neden değerli olduklarını kendi tecrübelerinizle görmeniz
yeğdir.
İYİ KARAKTER: Majisyenler kusursuz erdem arketipleri
değildir. Biz insanız, bütün kırılganlığı ve gücüyle. Ne var ki
çalışmamız bizim aydınlık bir doğaya sahip varlıklarla yan yana
durmamızı ve meleklerin huzurunda yürümemizi sağlar. Maji bizim beyhude
şeyler aramayan, sığ maddeciliğin saplantısına batmamış canlı bir ruha
dönüşmemizle ilgilidir. Çevrenizle ilişki içinde kim olduğunuzu kabul
görün ve kabul edin. Ruhunuzu Yüce Ruh’un ve en yüksek erdemlerin
peşinde gitmeye yoğunlaştırın.
Dini inançlarınıza aykırı herhangi
bir şey yapmaktan imtina edin. Bir şekilde dininize aykırı düştüğüne
inandığınız bir majikal çalışma yaptığınızda veya en derinlerinizde
doğru olduğunu bildiğiniz bir şeye ters bir davranışta bulunduğunuzda,
bu sizi suçluluk, utanç ve pişmanlık duygularına sürükleyecektir. Size
belli bir dini veya belli bir ahlaki ilkeleri şart koşmuyoruz. İnancınız
ve ilkeleriniz ne olursa olsun, onlara sadık kalın. Eğer bir Işık
majisyeni olmayı veya daha çok bilinen ismiyle Ak Büyücü olmayı
diliyorsanız, şiddetten kaçının ve sevgi dolu, ahlaki bir hayat sürmeye
çalışın. Eski Maji kitapları sizden doğruluk içinde hareket etmenizi
tembih ederken, size kendi dönemlerinin ahlakını vaaz etmiyorlardı.
Söylemek istedikleri yalnızca şuydu: “Benzer benzeri çeker.” Sevgi, ışık
ve hayat ilkeleriyle ne kadar uyum içindeyseniz, ruhani alem ve bu
değerlerin cisimleşmesi olan varlıklarla o kadar uyum içinde olursunuz.
TEMİZLİK: Maji uygularken yaşadığınız yere yüksek mertebeden birçok
ruhani varlık davet etmiş olursunuz. Temizlik ortamın titreşimlerini
yükseltir. Eski majisyenler uzun süren majikal ritüeller sırasında günde
yedi kez kadar yıkanırdı. Kuşkusu bu kitapla yapacağınız maji seviyesi
için böyle bir temizlik gereksizdir. Bununla birlikte maji çalışırken
ortam ve kıyafetleriniz temiz olmalıdır. Aynı şekilde yazı yazmak için
kullandığınız mürekkep, kağıt ve metaller gibi araçlar da.
DİYET: Başarılı bir majikal çalışmanın önündeki sık rastlanılan bir
engel dolu bir midedir. Günlük uygulamalar için çalışmanızı yemek
yemeden önce veya yediklerinizi iyici sindirdikten sonra yapın.
Geleneksel olarak majisyenler karmaşık ritüelleri yaparken uzun süre
boyunca oruç tutarlardı. Ayrıca siz yediğiniz şeysiniz diyen eski sözü
mutlaka duymuşsunuzdur. Yiyecek enerjidir ve hayvani ürünler
titreşiminizi sebzelerden farklı etkilerler. Eski majisyenler
çalışmalarından önce ve çalışmaları sırasında et yemekten imtina
ederlerdi. Birçoğu vegan bir diyeti takip ederek yaşamıştır. Fakat
isterseniz maji çalışırken et yemeye devam edebilirsiniz. Biz de et
yerken öyle yapıyorduk. Ne var ki dürüst olmak gerekirse et yemeyi
bıraktığımızda majikal çalışmamız çok ilerledi.
Eski majisyenler
bazı sebzeler yemekten de kaçınırlardı. O vakitlerde insanların diş
fırçaları ve gargaraları yoktu. Genel felsefelerine göre majikal çalışma
öncesinde ve çalışma sırasında sarımsak, pırasa, soğan gibi keskin
kokulu şeyler yemek ağzınızda kötü bir koku bırakırdı. Bunlar çok
yendiğinde ise koku terinizle çıkardı. Kadimler saflık ve temizliğe çok
önem verirlerdi ve isimlerin zikri sırasında kötü kokmak istemezlerdi.
Ayrıca bu sebzelerin kokularının Cinlerin hoşuna gitmediğine ve onları
getirmeyi zorlaştırdığına inanırlardı.
İZİN ALMAK: Maji uygularken
kadim enerjileri kullanacak ve meleklerden cinlere kadar birçok varlığı
davet edeceksiniz. Bugünün majisyenleri bunu istedikleri amaçla ve
istedikleri zaman yapabileceklerine inanıyorlar. Bu pek doğru bir şey
değildir. İzin almak bir ritüelin başarılı olması veya olmamasını
belirleyebilir. İzin bir inisiyasyon (el alma) halinde de gelebilir. Bir
melek çağrılmadan önce o melekle bir anlaşmayla da sonuçlanabilir.
Bu izin bir kehanet sonucunda da belirebilir. Çalışmanızın başka
insanların hayatında bazı etkileri olacaksa veya yüksek derecede tekamül
etmiş bir varlığı davet edecekseniz, kehanette bulunmak özellikle
önemlidir. Eskilerin kullandığı kehanet tekniklerinden biri, birkaç
hafta boyunca devam eden belli bir ritüelden ibaretti. Eğer majisyen
operasyonun sonucunda elinde bir leke belirdiğini görürse izin aldığını
bilirdi. Diğer yöntemler bazı dualar edip tefekkürlerde bulunmak ve
sonra nasıl hissettiğine bakmaktı. Eğer içlerinde korku uyanırsa ritüel
yapılmayacak, fakat kendilerini açık ve huzurlu hissediyorlarsa ritüele
izin çıktı demekti. Modern okültistler Tarot gibi başka yöntemlere
güveniyorlar. Her ritüel yaptığınızda kehanet kullanmak zorunda
değilsiniz. Sizden sadece enerjilere uyumlu olmanız ve çalışmadan önce
işbirliği yapacağınız varlıklarla yolunda giden ilişkilere sahip olmanız
beklenmektedir.
GÖĞÜN İZLENMESİ VE RİTİM: Majikal akımlar göksel
gelgitlerin etkisi altındadır. Bugün ortalama bir sonuç olarak
yaptığınız ritüel ertesi gün son derece başarılı olabilir. Bazı
ritüeller astrolojik şartlardan diğerlerine göre daha fazla
etkilenirler. Bu gelgitleri takip edebilmek için majisyenler, bugün çok
iyi bilinen gezegensel saatler gibi okült tablolar ve takvimler
yapmışlardır. Kimi günlerin yapıcı çalışmalar için daha iyi olduğu, kimi
günlerin ise yıkıcı çalışmaya daha uygun olduğuna inanılır. Bu günler
kameri takvime dayanır ve Ay’ın gökyüzündeki konumuyla ilgilidir.
Aşağıdaki günler yıkıcı günlere ait olduğu için yapıcı çalışmalar için
kullanılmazlar: 3., 5., 13., 16., 21., 24. ve 25.inci günler.
Diğer
önemli okült zamanlama emareleri, ay menazilleri ve yükselenle
gezegenleri hizada olması veya gezegenlerin yükselene iyi açılar
yapmasıdır. Ayrıca her ay fazı yapılacak çalışmanın türünü etkiler. Bu
etkiler yalnızca çalışmanın türüyle değil, aynı zamanda ayrıntılarıyla
ilgilidir. Genel olarak yapıcı işler için büyüyen ay, yıkıcı işler için
ise küçülen ay iyi bir vakit oluşturur. Bu ilkelere çok özel durumlarda
yer değiştirebilir, dolayısıyla çok kapsayıcı kurallar olarak
görülmemelidir. Fazları büyüme ve küçülme olarak düşünüp çalışmanızın
ayrıntılarına bakın. Ayrıca başka bir vakti bekleme konusunda uyarı
yapan diğer astroloji etkenlere bakmanız gerekebilir. Kötü etkiler
altında büyüyen bir ay, yapıcı bir çalışma için iyi bir iletken
değildir. Başarı şansınızı arttırmak için bu gelgitleri iyi takip etmeye
çalışın.
Gördüğünüz gibi kadimlerin majisi yıldızların ve göklerin ekseninde dönüyordu. Onlar hatta belli konfigürasyonların olduğALIŞTIRMA ÜÇ – Bir Mum Işığı İmgeleme-
Bir sonraki adım imgelemi hayal gücüne dayanan duyusal algılama alanına
taşımaktır. Bunu mümkün olduğunca çok duygu koyarak yapmanız veya
yaptığınızı düşünmeniz gerekiyor. İmgeleme alıştırması için mum
kullanacaksınız. Daha önceki alıştırmalarda olduğu gibi bir tür gevşeme
alıştırmasıyla başlayın ve önünüzde bir mum yakın. Mum alevine birkaç
dakika boyunca bakın. Gözleriniz yorulana kadar kırpmadan bakın. Alev
dışında hiçbir şey düşünmemeye çalışın. Kendinizi tümüyle aleve ve onun
titremelerine dikkat kesilmeye bırakın. Şimdi gözlerinizi kapatın ve
alevin imgesini zihninizde yakalamaya çalışın. İmgeyi zihninizde mümkün
olduğunca sağlam bir şekilde tutmaya çalışın. İmgenin gerçeğe uygun olup
olmadığını dert etmeyin. Bırakın istediği biçim ve büyüklükte olsun,
siz imgeyi zihninizde tutun yeter. İmge solmaya başladığında veya
zihinde tutması zorlaştığında önceki adımları tekrar edin. İmgeyi
zihinde tutmaya çalışın, mümkün olduğunca gerçek kılın. Alev üzerine
odaklanın ve tıpkı gerçek alevde olduğu gibi ona bakın. İmgenin
bozulmamasına çalışın. Bu sizin imgeleme dayanıklılığınızı
geliştirecektir. Bu alıştırmayı birkaç hafta boyunca size kolay gelene
kadar yapın.
Alıştırma kolaylaştığında bir sonraki alıştırmaya geçme
vakti gelmiştir. Zihninizde alev imgesini canlandırdıktan sonra onun
boyutunu değiştirmeye çalışın. Önce büyütün, sonra küçültün. Sonra,
alevin rengini farklı tonlara büründürün. Alevin sanki bir esinti vurmuş
gibi dans etmesine izin verin. Dikkatinizi alevden mumun gövdesine
çevirin. Mumun titrek ışık altında erimesini izleyin. Mumun rengini
değiştirin. Zihninizde onu elinizden geldiğince canlı oluşturun.
Serbestçe imgeleyin. İmgeliyormuş gibi yapın. Alıştırmanın bu aşamasını
sizin için kolaylaşana kadar tekrar edin.
Şimdi imgelemenize duyusal
unsurlar ekleyebilirsiniz. Zihninizde mum imgesini uyandırdıktan sonra
mumun sevdiğiniz bir kokuyla, örneğin vanilya veya gül kokusuyla
koktuğunu hayal edin. Kokuyu burun deliklerinizde elinizden geldiğince
canlı bir biçimde hissetmeye çalışın. İyice gerçek hissedene kadar buna
devam edin. Zihninizde parmaklarınızı mumun üstünden geçirin. Alevin
ısısını hissedin. Alevle oynarken kokuyu almaya devam edin, mumu diğer
özelliklerine de dikkat edin. Zihniniz dolaşmaya başlarsa tekrar imgeye
dönün. İhtiyaç duyduğunuzda gözlerinizi açın ve mumla zihninizde
yaptığınız şeyleri fiziksel olarak yapın. Sonra tekrar gözlerinizi
kapatın ve imgeleminizde duyuları tekrar yakalayın. Bütün bunları
eksiksiz yapabiliyormuş gibi yapmayı unutmayın.
ALIŞTIRMA DÖRT – Bütün Duyuları Kullanmak
Şimdi imgeleme alıştırmalarını bir sonraki aşamaya taşıyabiliriz.
İmgelem düzeyinde görmeniz, hissetmeniz, işitmeniz, dokunmanız ve
koklamanız gerekir. Sonraki birkaç hafta boyunca bu alıştırmaya devam
edin. Majikal çalışmalarınızda ilerledikçe bu çalışmaya tekrar geri
dönmek de isteyebilirsiniz. Gevşemiş bir halde aşağıdakilerden
seçtiklerinizi imgeleyin:
• tanıdığınız ya da yeni gördüğünüz birinin yüzü
• bir gül veya sevdiğiniz bir çiçek
• sürekli temas halinde olduğunuz tanıdığınız bir insanın sesi
• kabından yemek yiyen bir kedi veya köpek
• bütün eşyalarıyla birlikte evinizdeki bir oda
• yumuşak bir elin dokunuşu veya yumuşak bir kürk hissi
• bir kaşıntı
• limonun veya en sevdiğiniz meyvenin tadı
• açlık duygusu
• bir gazetenin manşetini okumak
• hazırlanan bir sandaviç
• yüzmek veya koşmak
• oyun oynayan çocuklar
• teker teker elbiselerinizi çıkarmak
ALIŞTIRMA BEŞ – Açık Gözlerle İmgeleme
Bu alıştırmanın amacı size gözleriniz açıkken çeşitli renkleri görmeyi
öğretmektir. Basit bir alıştırmadır, fakat ustalaşmak için pratik
yapmanız gerekir. Tüm yapmanız gereken önünüzde yatay bir çizgi boyunca
parmağınızla şu renklerde bir çizgi çizmenizdir: beyaz, gri, siyah,
mavi, kırmızı, sarı, eşi, turuncu ve mor. Çizdiğiniz çizgi açık ve
parlak bir renge sahip olmalıdır. Çizgiyi gözleriniz açıkken fiziksel ve
zihinsel gözlerinizle aynı anda görmelisiniz. Hayal gücünüzü sonuna
kadar kullanın. Çizgiyi önünüzde kaybolmadan en az 20 saniye tutun. Eğer
görselleştirme yeteneği güçlü bir arkadaşınızla çalışırsanız, bu çok
eğlenceli bir alıştırma olabilir. Renklere ve sırasına önceden karar
veriniz. Karşınızdaki insan size rengini söylemeden gözlerinizin önünde
bir çizgi çizsin. Bu kişinin seçilen rengi hayal ettiğinden emin olunuz.
Düşünmeyin, aklınıza gelen rengi söyleyin. Eğer rengi doğru bildiyseniz
ve yakın bir renk söylediyseniz hanenize 1 puan, bilemediyseniz 0
yazın. Sonra yer değiştirin ve arkadaşınızın başarısını test edin.
Önceden karar vermiş olduğunuz tur sayısını bitirince kimin daha çok
puan yaptığına bakınız. Kişiler havada çizgi çizmeden önce rengin adını
bir kağıda yazabilirler. Bu teknikte başarı oranınız sizi şaşırtacaktır.
Başlangıçta çok yüksek bir skor elde etmeseniz de % 70 başarı elde
edene kadar çalışmaya devam edin.
İkinci adımda size bir mızrak ve
beş köşeli yıldız gerekiyor. Nefes hayatın taşıyıcısıdır ve enerjinin
bütün beden içinde hareketini sağlar. Nefesle kontrol edilebilecek iki
tür enerji vardır: sıcak, yani şemsi (güneşsel), soğuk yani kameri
(aysal). Nefes bedeni gevşetmek ve alternatif bilinç halleri yaratmak
için de kullanılabilir. Gevşeme için nefesinize iyice hakim olmanız çok
önemlidir. Bu stres, mücadele ve kasılmalar çağında, özellikle Batı
dünyasında “hastalıkla” savaşacak silahlara sahip olmak önemlidir. Ne
kadar gevşek ve rahat olursak, majikal enerjiye o kadar açık oluruz. Bu
bölümde verilen nefes teknikleri uzun dönemli ruhani majikal gelişimde
çok faydalı olacaktır. Bu teknikler Kameri Nefes, yani sadece sol burun
nefesine dayanmaktadır. Kameri nefesin amacı bedeninizi gevşetmek ve
sizi İlahi Işık’ın tesirlerine açmaktır. Bu alıştırmaların hepsi sizin
için çok kolay hale gelene kadar tekrar edilmelidir. Bundan sonra ikinci
adıma geçebilirsiniz. Nihai aşamaya gelmek birkaç yılınızı alabilir.
Majiye başlamak için nihai aşamaya gelmeyi beklemeyin.
ALIŞTIRMA BİR - Kameri Nefes
Omurganız dik olarak bir sandalyede veya bağdaş kurarak yere oturun.
Gözlerinizi kapatın ve düşüncelerinizi sakinleştirmeye çalışın. Yavaş ve
derinden nefes alın. Dört saniye boyunca nefes alın, dört veya sekiz
saniye boyunca nefesinizi tutun ve dört saniye nefes verin. Bu alıştırma
yalnızca sol burun deliğini kullanıyor, sağ burun deliğinizi bir
şekilde kapatın. Nefes alırken içinizden Toren veya Kadeş veya benzeri
bir Işık ismini titreştirin. Yirmi kez tekrarlayın. Daha fazla veya daha
az yapmayın. Bu alıştırmayı en az on hafta boyunca yapın.
ALIŞTIRMA İKİ – Uzun Kameri Nefes
Bu alıştırma bir öncekiyle aynıdır, tek fark süresindedir. Yedi saniye
boyunca nefes alın, on saniye tutun, yedi saniyede verin. Bu
alıştırmanın yapılması gereken süre on ile yirmi hafta arasındadır. Bu
nefes süreleri size zor gelirse önceki alıştırmayı biraz daha yapın.
ALIŞTIRMA ÜÇ- Daha Uzun Kameri Nefes
Süre bu alıştırmada biraz daha uzundur. On saniye süresince nefes
alacak, yirmi saniye tutacak ve yirmi saniyede vereceksiniz. Bu
alıştırma on yirmi hafta tekrarlanmalıdır. Bu noktada içsel duyumsal
farkındalığınızda ve duyarlılığınızda bir artışa tanık olabilirsiniz. Bu
alıştırma size zor gelirse önceki alıştırmaya dönün.
ALIŞTIRMA DÖRT – NihÜÇÜNCÜ YÖNTEM
Nefes: Üçe
kadar sayarak nefes al: bir, iki, üç. Nefesini üçe kadar tut. Üçe kadar
sayarak ver. Bu çalışmada nefesi saymak o kadar önemli olmasa da, aynı
ritmi korumak çok önemlidir.
Yordam: Başınızın üstünde beyaz bir ışık topu
düşleyin. Bu top parlak beyaz bir maddeden yapılmış. Gittikçe
güçleniyor ve o güçlendikçe kendinizi daha iyi hissediyorsunuz.
İçinizden sayın 100, 99, 98 Derin bir nefes alın ve ışığın burun
deliklerinizi doldurduğunu imgeleyin. İçinizden tekrarlayın: “Çok
gevşemiş ve sakinim. Daha derin bir gevşeme ve farkındalık haline
giriyorum. Zihnim sakin, bedenim çok rahat.” Bu ışık topunun bedeninizi
sıcak ve sakin tuttuğunu imgeleyin. Üç sayı daha sayın, 97, 96, 95. Her
üç sayıdan sonra derin bir nefes alıp burunu deliklerinizi beyaz ışıkla
doldurarak içinizden tekrarlayın. “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha derin
bir gevşeme ve farkındalık haline giriyorum. Zihnim sakin, bedenim çok
rahat.” 4, 3, 2, 1 diye sayana kadar bu süreci tekrarlayın ve son defa
tekrarlayın: “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha derin bir gevşeme ve
farkındalık haline giriyorum. Zihnim sakin, bedenim çok rahat.” Bu hale
her zaman girebileceğinizi bilin. İçinizden tekrarlayın: “Zihnim ve
duygularım benim için farkındalık ve zevk kaynağı. Aldığım her nefesle
bedenim canlanıyor ve içim enerji doluyor. Huzur içindeyim, bedenim bir
huşu içinde. Gevşemiş haldeyim ve bedenim sınırsız bir enerjiye
bağlanıyor. Hayatın ilk özüyle birim, bedenimdeki her hücre bu öze
bağlanmış durumda. Ben sevgiyim, ben ışığım, etin içindeki hayatım.
Sakinim. BİR’İM. Huzurluyum.”
Yukarıdaki alıştırmalardan majikal
çalışmanız için en uygun bulduğunuzu kullanın. Eğer imgeleme, nefes ve
gevşeme yeteneklerinize güveniyorsanız, alıştırmaları yapmasanız da
olur. Bu alanlarda zayıfsanız, doğrudan majikal çalışmaya girmeden önce
onlarla birkaç hafta çalışın.
Majikal Meditasyonlar
Meditasyonlar dönüşüm sürecinin anahtarıdır. Birçok menfi ruhani ve
psikolojik alışkanlıkların kökü zihinsel alışkanlıklarda ve
deneyimlerdedir. Meditasyonlarla zihinsel dönüşüm ruhani ve majikal
değişim için harika bir araç olabilir. İlk meditasyon benzersizdir ve
istediğiniz herhangi bir ortamda yapılabilir. Amacı başka bir insanın
bakış açısını, özellikle bu bakış açısının ruhani özünü anlamanıza
yardımcı olmaktır. Başka majisyenlerle çalışırken ikiniz arasında güçlü
bir bağ kurmak ve majikal çemberi güçlendirmek çok önemlidir.
Arkadaşlar, aşıklar ve hatta tümüyle yabancı insanlar arasında bile
kullanılabilir. İkinci meditasyon dizisi sağlık ve refah, İlahi olana
yaklaşmak, majikal gelişme kaydetmek gibi ruhani faydalar gibi dünyevi
yararlar içindir.
İlk meditasyon için siz ve arkadaşınız
gürültüsüz, dikkat dağıtan şeyler olmayan bir oda bulmalısınız. Işıkları
karartmanız veya sadece mum ışığı kullanmanız yeğdir. Ayrıca çok keskin
olmayan bir tütsü de kullanabilirsiniz. Karşılıklı olarak bağdaş
kurarak yere oturun. Eğer bağdaş kuramıyorsanız size rahat gelen başka
bir pozisyonda oturun. Tek şart ikinizin de rahat oturması ve
dizlerinizin birbirine değmesidir. Her ikiniz de avuç içlerinizi önünüze
uzatmalısınız. Avuç içlerinizi birbirine değdirin. Alnınız değecek
şekilde başınızı hafifçe öne eğin. Özellikle üçüncü gözünüzün,
kaşlarınızın üstündeki noktanın değmesi önemlidir. Dizleriniz, elleriniz
ve alınlarınız birbirine değdikten sonra bir gevşeme alıştırmasına
başlayın. İyice gevşedikten sonra küçük parmağınızla zihinsel transferin
başladığını işaret edin. Bütün bilincinizi ve dikkatinizi üçüncü
gözünüz üzerine odaklayın. Geri kalan her şeyi unutup yalnızca üçüncü
gözünüze dikkat kesilin. İkinizin üçüncü gözünün tek bir üçüncü gözü
dönüştüğünü hissedin. Kendinizi bir kapının önünde dururken imgeleyin.
Bu kapı arkadaşınızın üçüncü gözüdür. Bilincinizin bu kapıdan geçtiğini
hissedin. Sanki sadece üçüncü gözünüzde mevcutmuşsunuz gibi bütün
bilincinizin ve farkındalığınızın burada toplandığını imgeleyin. Kendi
üçüncü gözünüze değil, eşinizin üçüncü gözüne odaklanın. Şimdi
bilincinizi yavaş yavaş yeni bedeninize, yeni kollarınıza, yeni
bedeninize, bacaklarınıza ve ayaklarınıza dağıtın. Bu yeni bedeni kendi
bedeniniz gibi hissedin, bu yeni bedenden başka bedeniniz yok.
Geldiğiniz beden artık size ait değil. Bu yeni bedenin duygularının ve
hatıralarının, bunlar sanki size aitmiş gibi bilincinize akmasına izin
verin. Daha önceki alıştırmalarda geliştirmiş olduğunuz zihinsel
duyularınızı kullanın. Bırakın duygular size ele geçirsin, onlar şimdi
sizin duygularınız. Artık bu kişi olduğunuza hiçbir kuşku duymayın. Siz
her zaman bu kişiydiniz. Her zaman bu bedene sahiptiniz. Her zaman bu
duygulara ve hatıralara sahiptiniz.
Hazır olduğunuzda bedeniniz
nasıl terk ettiyseniz, aynı şekilde acele etmeden ona geri dönün.
Transferin gerçekleşeceğine dair aranızda bir işaret belirlemiş
olmalısınız. Bilincinizin şimdi içinde bulunduğunuz bedenin üçüncü
gözünde toplandığını imgeleyin. Eski bedeninize doğru harekete geçin.
Hareketi ve geçişi hissedin. Bedeninize döndükten sonra ziyaret
ettiğiniz bedene yaptığınız gibi onun kontrolünü alın. Bu olduğunda
yavaş yavaş üçüncü gözlerinizi birbirinden ayırın. Sanki birbirine
yapışmış ve zorla ayrılıyorlarmış gibi bir his olmalıdır. Ayrılma
sırasında ani bir hareket yapmayın, yavaş yavaş ve nazikçe ayrılın.
Tümüyle ayrıldıktan sonra yavaş nefes alıştırması yapın. Yanınızda
getirdiğiniz ve geride bıraktığınız ruh özünü ruhunuza katmak için
kendinize süre tanıyın. Bundan sonra eşinizle düşüncelerinizi,
duygularınızı ve deneyimlerinizi paylaşabilirsiniz. Bu alıştırmayı ne
kadar çok yaparsanız o kadar etkili olacaktır.
Bir sonraki
meditasyon serisi haftanın günlerine ayrılmıştır. Her biri yarım
saatinizi alacaktır ve uzun süre uygulandıklarında etkililikleri
artacaktır. Bu meditasyonlar hayatınıza güzellik, sağlık, zenginlik,
neşe ve zeka getirmek için tasarlanmışlardır. Bu özelliklerden her biri
başka bir güne aittir. Altıncı gün içsel odaklanma günüdür. Majikal
enerji bedeni, içsel gelişim ve benzeri konulara ayrılmıştır. Yedinci
gün her zaman Işık’la karıştığınız, sevgi duygularına gark olduğunuz
İlahi olanı temaşa etmeye ayrılmalıdır. Pazar günü güzelliğe, pazartesi
zenginliğe, Salı sağlığa, Çarşamba akla, Perşembe neşeye ayrılmışır.
Böylece içsel gelişim Cuma gününün, İlahi Olan ise Cumartesi’nin
konusudur.
Bu meditasyonlar çeşitli teknikleri birleştirdiği için
başka popüler yöntemlerden ayrılmaktadır. Daha ziyade zihninizi ruhani
bedeniniz üzerine odaklayarak çalışmaktadırlar. Bu meditasyonlar için
nefes alıştırmalarını, gevşeme egzersizlerini, görselleştirme
becerisini, savrulmadan bir fikir üzerine odaklanma zihinsel becerinizi
kullanmanız gerekecektir. Her günlük meditasyon en az bir ay boyunca
günde iki defa uygulanmalıdır, en yüksek verim elde etmek için ise günde
dört kez uygulanmalıdır. Meditasyon için etkili süre nefes
alıştırmaları da dahil olmak üzere yarım saat ile bir saat arasında bir
süredir.
Sağlık örneğini alalım. Rahat bir pozisyonda oturun ve
nefes alıştırmalarını yapın. Sessizce yüksek, net ve güçlü bir sesle
“Sağlıklıyım,” deyin. Dikkatiniz bu onaylama cümlesindeyken bedeninizi
istediğiniz sağlık halinde imgeleyin. Yüzden başlayarak bedeninizin her
yerini görün. Bedeninizin yeni, is
Maji ve Mistisizm
Yazan Franz Bardon
Çeviren Falling Sun - Translation Copyright © 2005 hermetics.org
Bu yazı Çek asıllı majisyen Franz Bardon’un “Bilgeliğin Altın Kitabı”
(Golden Book of Wisdom) isimli eserinden alınmıştır. Bu kitap Franz
Bardon’un evrensel kanunlarını anlattığı dördüncü ve son eseridir.
Bardon ölmeden bu eseri tamamlayamadığı için büyük bölümü eksiktir.
Bu yazının aslına ve kitabın tamamına http://home.doramail.com/ bardon:doramail.com/ gbw.html#magic adresinden ulaşılabilir.
Asırlardan beri, maji ve mistisizm, rahip eğitimi veren gizli okullarda
eş zamanlı olarak öğretilmiş ve ikisine de eşit derecede önem
verilmiştir, çünkü bu iki felsefi bakış, Hermetik bilimde daima son
derece önemli olmuştur ve gelecekte de öyle olmaya devam edecektir.
Maji, maddesel planda zaman içinde gelişen bütün hermetik bilimlerin ve
bu planla alakalı her şeyin içsel bir parçasıydı. Dolayısıyla, hangi
bilim dalından olursa olsun, bütün teknik bilgi, rahip kastının
kararıyla üstattan çırağa aktarılıyordu. Bütün bilimler, matematik,
kimya, fizik, astronomi vs. hepsi majinin alanına giriyordu.
Diğer
taraftan elle tutulur olmayan din, felsefe, tanrı telâkkileri, ahlak,
erdem, beceriler ve her türden nitelik mistisizmin alanına düştü. O
halde, Hermetik açıdan, maji mistisizmden ayrılamaz; çünkü kanunlara
dayalı, nitel-maddesel bir temelin olmadığı yerde, ne yetenek, ne
herhangi bir erdem ne de ahlaki görüş olabilir.
Zaman ve
insanlığın ilerlemesiyle, maddi bilimler sadece kendi ilerlemeleriyle
ilgilenir oldular. Artık kaba fiziksel duyularla algılanamayan ve
anlaşılmak için belli bir olgunluk gerektiren enerji, madde ve tözün
doğasındaki yüksek kanunlar mecburen bağımsızlaştı ve tecrit oldu.
Sonuç olarak iki çeşit bilgi alanı ortaya çıktı. İlki, entelektüel
çalışma ile elde edilen fiziksel bilgi ve ikincisi, daha sübtil madde ve
güçlerle alakalı, fakat sadece zeka ile algılanamayan metafizik bilgi.
Metafizik bilginin geri plana düşmesinin ve son olarak, sadece gerçek
üstatların ona sahip olmasının sebebi budur. Bununla birlikte, Hermetik
yolu takip eden, metafizik kanunlara nüfuz etme yeteneğine sahip bir
kişi, yine aynı kanunlara göre, varolan bütün bilgi dalları arasındaki
mantıksal bağlantıları anlamalıdır.
Kafa karışıklığına sebep
olmamak için, "metafizik" terimini daha ilerideki izahatlerimde
kullanmayacağım; bunun yerine, eskiden Hermesçilerin yaptığı gibi "maji"
terimini kullanacağım. Hermetik açıdan bakıldığında, maji, günümüzün
genel bilimleriyle (hangi bilim dalı olduğu farketmeksizin)
paralelliklere sahip, daha süptil bir doğaya sahip güçlerle, maddelerle
ve tözlerle ilgilenen yüksek metafizikten başka birşey değildir. O
sebeple, ne zaman bir inisiye maji hakkında konuşsa, mikrokozmos ve
makrokozmostaki (yani fiziksel, astral ve mental bedenlerde bütünlük
içindeki, evrende bulunan herhangi bir insan[1]) güçlere, süptil madde
ve tözlere ve onların kanun ve işleyiş etkilerine atıfta bulunuyordur.
Gerçek maji, bugünün bilimi tarafından tanınmamış daha sübtil güçlerin
yüksek bir ilmidir[2]; çünkü her ne kadar majinin kanunları dünyamızın
resmi bilimleri ile benzerlik gösterse de, ince eleyip sık dokuyan
bilimsel metotlar bu güçleri anlamaya ve kullanmaya yetmemektedir.
Maji bilimine ve onun etkililiğine dair mantıki tefekkürler ve sonuçlar,
gerçek bir Hermesçiğe sadece sübtil materyal güçleri tanıtmaz, aynı
zamanda onu bu güçlerin kanunlarını gezegenimizin bütün resmi
bilimleriyle uyumlu hale getirme pozisyonuna sokar. Çeşitli
anahtarların yardımıyla, ruhsal bilimadamı[3] kendi ilmiyle bütün bilim
dallarını büyütmeye ve genişletmeye bile ehildir. Gerçek maji bilgisi,
keşfetmeye yatkın bir zekaya, teknik ve materyal ilerleme için büyük pek
çok imkan sunar. Tabii ki, kişinin olgunluğu, evrensel kanunların
gücünü maddi dünyaya taşıyabildiği kadar olduğu için, bu durumda, büyük
bir öneme sahiptir.
Bu kitabın ileriki sayfalarında farklı
analojilere ve kendini üç farklı alanda[4] gösteren sübtil maddesel
güçlerin etkilerine değineceğim. Diğer bir deyişle, maji kanunların
pratik uygulanışını açıklayacağım. Bu bilgi ve bilgeliğin nasıl
kullanılacağı her okuyucunun kendi amacına kalmıştır.
Bu açıkça
gösterir ki, maji, maddeyle ilgilenen diğer bütün bilim dalları ile tam
olarak aynı şekilde analiz edilebilecek, doğa bilimleri ile uyum
sağlayabilecek, katıksız bir metafiziktir. Söylemek gerekir ki,
metafizik, doğa bilimlerinin fizikî bilgisinin açılımıdır.
Mistisizmsiz maji yoktur, çünkü bu iki temel konsept birbirlerine
bağımlıdır, aynı etki ve tepkisiz madde olmadığı gibi… Maji,
mistisizmden ayrılmamalıdır ve ikisi de aynı zamanda ve benzer şekilde
ele alınmalıdır. Hermetik, çalışmalarında maji ve mistiği; yani, nitelik
ve niceliği daima aklında tutmalı ve kesin olarak niteli (örneğin madde
ve özlerdeki güçler) ve niceli (örneğin vasıflar, etki ve tepkiler vs.)
ayırabilmelidir. Eğer kaos yaratmak istemiyorsa, bu iki kavramı asla
karıştırmamalıdır.
Hatırlayın! Maji nicelik ve mistisizm
niteliktir! İlerleyen bölümlerde niceliklerden bahsettiğim zaman, daima
majiyi kastetmiş olacağım. Etkilerden, vasıflardan, erdemlerden
vesaireden konuşurken de mistisizmi kastetmiş olacağım. Bu, dünyanın
başlangıcından beri evrensel bir kanun olmuştur ve sonuna kadar böyle
olmaya devam edecektir!
__________________________ ______________
[1] Mikrokozmos ve makrokozmos terimleri hakkında daha fazla bilgi,
Franz Bardon’un Initiation into Hermetics kitabından alınabilir.
[2]
“Bilim” ve “ilim” kelimeleri aynı anlama gelir. Bilim, Türkçe; ilim ise
Arapçadır. Dolayısıyla “maji bilimi” demekle “maji ilmi” demek arasında
fark yoktur.
[3] Orjinal metinde “spiritual scientist”.
[4]
Bardon burada maddi, astral ve mental alanlara atıfta bulunuyor.
Bardon’un sistemine göre varlık üç ayrı alemde yaşar. Bunlar sırasıyla
daha süptil
Dine Hermetik Bakış
Yazan Franz Bardon
Çeviren Falling Sun - Translation Copyright © 2005 hermetics.org
Bu yazı Çek asıllı majisyen Franz Bardon’un “Bilgeliğin Altın Kitabı”
(Golden Book of Wisdom) isimli eserinden alınmıştır. Bu kitap Franz
Bardon’un evrensel kanunlarını anlattığı dördüncü ve son eseridir.
Bardon ölmeden bu eseri tamamlayamadığı için büyük bölümü eksiktir.
Bu yazının aslına ve kitabın tamamına http://home.doramail.com/ bardon:doramail.com/ gbw.html#magic adresinden ulaşılabilir.
İki temel din felsefesi vardır: birincisi rölatif olan, ikincisi ise
mutlak ve evrensel olandır. İnsanlığın ortaya çıkışından günümüze,
rölatif din felsefesine dahil olan dinler, zaman içinde, kurulmuş,
zirveye çıkmış ve yüzyıllar içerisinde son bulmuşlardır. Her rölatif
dinin kendi kurucusu vardır. Burada bütün rölatif din sistemlerinden söz
etmekten kaçınıyorum; din felsefesi üstüne çalışmış herhangi biri, pek
çok rölatif din sistemini öğrenebilir. Bu dinlerin hepsi, yüzyıllarca,
hatta bin yıllarca sürmüş olsalar da aynı "geçicilik kanununa"[1]
tabidirler. Bir dinin varlık süresinin uzunluğu daima kurucularına ve
öğretmenlerine bağlıdır. Bir din, ne kadar evrensel kanunları içeriyor,
ne kadar evrensel hakikatleri gösteriyor ve öğütlüyorsa, varlığını o
kadar uzun sürdürür.
Eğer din tek taraflı, fanatik, diktatöryel ve
otoriter doktrinlere sahipse ömrü daha kısa olacaktır. Bununla birlikte,
her din sisteminin kendince iyi amaçları ve özel bir misyonu vardır.
Her biri, daima evrensel hakikat ve kanunların bir bölümünü (üstü kapalı
olarak) sembolik veya soyut dAylar ve Maji
Ocak : Bu
ay korunma ve güvenlik için ritüellerin ve çalışmaların yapıldığı
zamandır.Tedavi için yapılan majilerde en etkili dönemdir.
ŞUBAT: Sağlık ,ilk önce.tadavi ve bunlar için kullanacak yiyecek ve içeceklerin yapılması,motivasyon için yapılacak çalışmalara uygun aydır.
MART : Başarı ve başarının yolunu kesen şeyleri ortadan kaldırmak için yapılan ritüeller ve çalışmalar için.
NİSAN: Olasılıklar,mutluluk ve yeni meşguliyetlere başlamak için yapılan ritüeller.
MAYIS : Büyüme,gelişme ve büyümeyi devam ettirmek için yapılacak çalışmalarda kusursuz bir aydır.
HAZİRAN : Bu ay en iyi ritüellerin ve çalışmaların yapıldığı aydır(sevgiyle ve iyi nedenler için)
TEMMUZ : Kişisel disiplin.otorite.güç için yapılan maji.
AĞUSTOS : Hayatın içindeki uyum,sakinlik ve barış için yapılan majilerin ayıdır.
EYLÜL : Ruhsal büyüme ve gelişme için uygun maji ayıdır.
EKİM : Hayatdaki değişiklikler için maji.
KASIM : Güç ve gerçekler için maji.
ARALIK : Kişisel benliğin.ruhun gelişmesi ve zenginleşmesi için yapılan çalışmalar
Evrensel Denklikler 4 Ana Öğe
TOPRAK
Yön: Kuzey
Burçlar :Boğa-Başak-Oğlak
Gezegen : Satürn
Kuralları : Fiziksel beden,toprak,büyüyen herşey,hayanlar,maddi dünya,doğum ve ölüm,ölümün fiziksel çemberi,para,şehvet,veriml ilik.
Mevsim : Kış
Renkler : Siyah-Yeşil-Beyaz
Araç : Tılsım
Duygular : Durağanlılık,melankoli
Tüm toprak ve verimlilik tanrıçaları : Demeter
SU
Yön:Batı
Burçlar :Yengeç-Akrep-Balık
Gezegen :Ay-Venüs
Kuralları :Duygular,aşk,düşler,üzünt ü,deniz,tüm sular,bağımsızlık,ruhsal güçler,anne merkezli aile,verimlilik
Mevsim : Sonbahar
Renkler :Mavi-yeşil-gri-çivit-deni z yeşili
Araç : Kupa
Duygular :Aşk,korku
Tüm deniz ve aşk tanrıçaları : Afrodit-İsis-Mari
ATEŞ
Yön:Güney
Burçlar :Koç-Aslan-Yay
Gezegen :Güneş - Mars
Kuralları :Enerji,eylem,cesaret,tepk i,saflaştırma,cinsel istek,çöller,volkanlar
Mevsim : Yaz
Renkler :Kırmızı-altın-koyu işne-portakal
Araç : Asa
Duygular :Hırs,kızgınlık
Tüm ateş tanrıçaları : Brigit-Hestia-Vesta
HAVA
Yön:doğu
Burçlar :İkizler-Terazi-Kova
Gezegen :Merkür-Jüpiter
Kuralları :düşünce,iletişim,enerji,h ız,öğrenme,yüksek kuleler,rüzgar,nefes
Mevsim : İlkbahar
Renkler :Sarı-beyaz-gümüş-mavi gri.
Araç : Kılıç
Duygular :Eğlence,endişe
Tüm hava tanrıçaları : Vrania-Arianrhod-Aradia-Nu id
Ritüeller
Ben seni alıyorum
Sen beni alıyorsun
Bir asır beraber olmak için bağlanıyoruz:BİZ
Elleri sabitleme(bağlama)çok kusursuz ve özel bir ritueldir.Tam
anlamıyla bir yıl ve bir gün beraber olmak için olan bir ritueldir,Bu
yaşam içindir(yada:bu hayat içindir(uzun sürecek arkadaşlık,aşk,vs veya
gelecek vücüt bulmalarda)Bu rituel wiccanlara(pagan,cadı)özgü veya onları ayırd etmek için değildir.Herkes bunu yapabilir.
Çoğu kişi bu konuda zıt düşünür,Wicca(cadı)evliliğ i
adı kesinlikle elleri birleştirmeden daha fazlasıdır.Elleri sabitleme
özellikle,özel bir bağ durumunda olur,aile,arkadaş,coven üyeleri.Ne
istersen.Böylece özel bir bağ güçlendirilecekdir.
Partnerler
arasında,bir seramoni meydana getirilir ve partnerler arasında bağ
kurulur.Bu esnada Amerika’da az bir kısmında tanınan bir evlilik
şeklidir ama diğer yerlerde elleri sabitleştirerek evlenen çiftlerin
belediye ve(veya)kilise evliliğini de yapmaları gerekmektedir.
Bu rituelde çok az kural vardır.Bazı geleneklerde bu ritueller için bazı metinler ve yapılacak şeyler belirlenmişdir.
Pek çoklarına göre ise elleri sabitleştirme(evlilik)teme l
bazı şeyler haricinde kişinin kendi kendine ve kendi düşünce ve
hislerinden yola çıkarak hazırladığı bir rituel çok daha güzeldir.Kişi
seçdiği partnerine kendi hazırladığı şekilde söz vererek ritueli yerine
getirir.
Aşağıya,internetde bulduğum bir kişinin,söz vermekde kullandığı metinin çevirisini görebilirsiniz.
Onların huzurunda,bir dairenin içinde biraraya geldik
Aile,arkadaşlar,konuklar,p rensipler ve atalar
Seni seveceğime söz veriyorum,seni besleyeceğime ve desteyeceğime
güldüreceğime ve paylaşmana yardımcı olacağıma
yoluna çıkacak olan kötülüklere karşı koruyacağıma
güveneceğime ve senin için saygılı olacağıma
Devamlı yoluna cıkan bir ışık olacağıma ve
bu ışıkla yürümenin benim hayalim olacağına soz veriyorum.
Hayat devam ettiği sürece bu devam edecek
Gün ışığından,gün ışığına,ekinoksdan ekinoksa
Samhian’dan Imbolc’a kadar,Beltane ve Lammas ve yeniden başa.
Kalbim seninle ve yanlız senin olacak
Bugünden itibaren hayatımın her gününde/günümüzde(veya bugünden sonsuzluğa kadar)
Elleri bağlama ritüeli tam manasıyla bağlanma faktörüdür.Kişiler,anlaşar ak,aralarında
bir bağ meydana getirirler.El ele tutuşurlar ve bir kordon(sicim) veya
kurdele ile birbirine bağlanırlar.Bazı geleneklerde,cok sıkı olmayan bir
düğüm atılır.Daha sonra,elleri bağlanan kişiler,ellerini çekebilirler
ve düğüm,anlaşmalarının sembolü olarak saklanabilir.Diğer bazı
geleneklerde de kişiler 24 saat elleri bağlı şekilde kalırlar.Sıklıkla
görülen bir şey de,bu kordondan bir parça da seremonide bulnanlara
verildiğidir.Genellikle bir süpürgenin üzerinden de atlanır.Bu
kişilerin, karşılarına çıkacak herşeye,beraber gideceklerinde
anlaşdıklarını pekiştirmek içindindir.
Elleri bağlamanın çeşitleri ise,
Siz kendiniz,beraber bağlayabilirsiniz,Eğer daha heybetli birşey
istiyorsanız Başrahip ve Rahibe tarafından gerçekleştirilebilir.Konuk lara,bu
evliliği isteyip istemediklerini sormak,bu gelenek içinde yeralmaz.Veya
kendiniz bunu yapabilirsiniz.Bununla ilgili,komple size hitap eden bir
seromoniyi internetde bulabilirsiniz veya kendi ritüelinizi de
yazabilirsiniz.Yada normal bir şekilde olabilir.Bir kere daha söylemek
gerekirse:Bu sizin gününüz,tamamen sizden birşeyler katabilirsiniz.
Nekadar bir süre için anlaşma yapacağınızı düsünmelisiniz.Genellikle üç çeşit anlaşma kullanılır.
- 1 yıl ve 1 gün için
- Yaşadığınız sürece (ateş yandığı ,hayat devam ettiği)
- Yüzyıllarca sürecek ( diğer vücut bulmalarda da)
İnandığın insanı seçdiğin konusunda iyi düşünmelisin.Bütün kalbin ve sevginle.Elbetdeki ellerini bağladığın(evlendiğin)kişi yle
bağını bozmak isteyebilirsin ama anlaşmanın yapıldığı gün,verdiğin sözü
korumalısın.Ritüelin ortasında anlaşmayı bozma olabilir.
Elleri bağlama rituelinde uyulan,uygulanan diğer şeyler:
- Genellikle Beltane esnasında gerçekleştirilir,ama gerçekde ne zaman istiyorsaniz o zaman yapabilirsiniz.
- Genellikle gelin ve damat veya elleri bağlanan partnerler aynı kabdan içerler,bu onlarin anlaşmalarını onaylamak içindir.
- Genellikle yüzükler değiştirilir.
Yazan Aleister Crowley
Bölüm 1 - Ritüelin Prensipleri
Çeviren Cem Çiloğlu - Translation Copyright © 2006 hermetics.org
Bütün majikal ritüellerin amacı tek bir ana tanımla açıklanabilir. Mikrokosmosla makrokosmosu bir araya getirmek. Bu sebeple en yüce ve eksiksiz ritüel Kutsal Koruyucu Meleğin Çağrılması(1), mistisizmin diliyle konuşacak olursak tanrıyla birleşme halidir.
Tüm diğer majikal ritüeller bu genel prensibin kısmi örnekleridir. Onları uyguluyor olmamızın tek özrü şudur. Bazen öyle bir durum olur ki mikrokosmosun belirli bir kısmı çok zayıf kalır; görünümü, yansıması olduğu makrokosmosu saf olmayan kusurluluğuyla lekeler. Örneğin Tanrı cinsiyet ötesidir; bu sebeple ne erkeğin nede kadının Tanrıyı tamamıyla anlaması, hatta anladığından da az oranda onu temsil edebilmesi mevzu bahis değildir. Bu yüzden erkek majisyenin, kendisinde eksik olan dişil erdemleri geliştirmesi gereklidir ve tabii ki bu görevi eril gücünü kaybetmeden yerine getirmesi lazımdır. Bu yüzden majisyenin İsis’i(2) çağırması, kendisini onunla özdeşleştirmesi uygundur. Eğer bunu yapmakta başarısız olursa, Samadhi(3) haline girdiğinde edindiği evren algılayışı analık kavramını içermeyecektir. Bunun sonucu olarak bulduğu dinde metafizik ve etik bir kısıtlama olacaktır. Musevilik ve İslam bu eksikliğin çarpıcı örneklerindendir.
Bir başka örnek olarak majiye kendini adamanın çoğunlukla gerektirdiği üzere dünya nimetlerinden el çekmiş olmak bir doğa fukaralığını, sığlığı, cömertlik eksikliğini ortaya atar. Doğa sınır tanımaksızın müsriftir. Bir milyon tohumdan belki ancak bir tanesi meyve verme safhasına gelebilir. Bunu anlamakta başarısız olan kişi, bırakın o Jüpiter’i invoke etsin (çağırsın)(4).
Seremoni majinin en ince ve en derin tehlikesi şudur: majisyen doğal olarak kendisini en çok cezbeden kısmi varlığı çağıracaktır, bunun sonucunda gittiği yöndeki doğal aşırılığı daha fazla abartacaktır. Bırakalım o işine başlamadan önce kendi varlığının haritasını çıkarmaya uğraşsın ve invokasyonlarını dengeyi sağlayacak şekilde ıslah etsin. Bu tabii ki, ritüel aletlerinin ve mabet mobilyalarının hazırlanmasından önce yapılması gereken öncelikli bir iştir(5).
Ritüelin doğası hakkındaki sorumuzu daha detaylı bir biçimde düşünecek olursak, bu kişinin, tıpkı birçok başka birey ve ırkta olduğu üzere, doğanın karakteristiği olan yaşam ve ölümün değerini algılamada eksik kaldığını varsayalım. Belki de onda Buda tarafından söylenmiş ‘’ilk soylu hakikat’’ yani her şeyin acı olduğunu algılama eğilimi vardır. Doğa, göründüğü kadarıyla, bir trajedidir. Belki de o, hüzün denilen o büyük transı deneyimlemiş olabilir. Öyleyse onun bu döngüyü ifadelendiren ama doğası neşe olan bir başka tanrının var olup olmadığını araştırması gerekir. O gereksinim duyduğu şeyi Diyonisos’ta(6) bulacaktır.
Bir tanrıyı çağırmanın (invokasyon) üç ana metodu vardır.
‘’ilk metot’’ bu tanrıya adanmayı kapsar ve mistik bir doğaya sahiptir. Bundan dolayı bu bölümde yer almayacaktır. Liber 175’de(7) konuyla ilgili mükemmel bir talimat bulunmaktadır.
‘’ikinci metot’’ doğrudan seremoniyal invokasyonudur. Ortaçağda ekseriyetle kullanılan metot buydu. Metodun avantajı doğrudanlığı, dezavantajı ise kabalığıdır. ‘’Goetia’’(8) ve diğer pek çok ritüel bu metotla çok net, siyah beyaz direktifler vermektedir. Birazdan bu sanatın açık anlatımına bir bölüm ayıracağız.
Baküs(9) örneğiyle prosedürün ana hatlarını çizebiliriz. Tifaret(10) sembolizminin Baküs’ün doğasını ifadelendirdiğini görüyoruz. Bu sebeple bir Tifaret ritüeli inşa etmek gereklidir. Kitap 777’yi(11) açalım; her sütunun 6. satırında bize gerekli aracın çeşitli kısımlarını buluruz. Tüm gerekenleri usulünce edindiğimizde tekrar eden dualarla veya Tanrının en yüksek tasavvurunun çağrısıyla zihnimizi aşka getirmeliyiz, ta ki, kelimenin şu veya bu anlamıyla, O bize görünsün ve bilincimizi kutsal ışığıyla boğsun.
‘’Üçüncü metot’’ dramatik metottur. Belki de hepsinin arasında en etkileyici olandır. İçerdiği estetik duygularla sanatçının tahayyülünü cezp eden etkisiyle kesinlikle sanatçı mizacına uygundur.
En temel dezavantajı tek bir kişi tarafından icra edilmesinin zor olmasıdır. Ama en eski çağlardan beri kabul görmektedir ve muhtemelen bir dinin temellendirilmesinde en çok fayda sağlayacak unsurdur. Bu Katolik Hıristiyanlığının metodudur ve Tanrının efsanesinin dramatize edilmesini içerir. Euripides’in Baccha’sı bu tarz bir ritüelin veya daha düşük derecede bir cemaatin, en mükemmel örneğidir. Hürmasonlukta daha birçok dereceden, özellikle üçüncüden, söz edebiliriz. Equinox dergisinin 3. sayısında çıkan 5 derece = 6 kare ritüeli bir başka örnektir.(12)
Baküs örneğinde, kişi ilk olarak ölümlü bir anneden doğuşunu anar. Anne, bu enkarnasyonla(13) kışkırtılan kıskançlık ve öfkeyi yatıştırmak ve yeni doğana tanrısal koruma sağlamak için hazine evini tüm tezahürün babasına terk eder. Sonra eşek sırtında batıya yapılan yolculuğun anması yapılır. Şimdi dramanın en büyük sahnesi geliyor: Nazik, zarif genç peşindekilerle (ki bunların çoğu kadındır) tesis edilmiş düzeni tehdit ediyormuş gibi bir görünüm sergiler ve tesis edilmiş düzen başkaldırıya bir son vermek adına adımlar atar. Diyonisos’un öfkeli kralla yüzleştiğini görürüz; başkaldırıyla değil ama uysalca; yine de ince bir kendine güvenle ve bıyık altından gülerek. Alnı üzüm sarmaşıklarıyla sarılıdır. Efemine bir figür olduğundan dolayı mı alnını o sarkık geniş yapraklarla donatmıştır? O yapraklar boynuzlarını saklamak içindir. Güvenilirliğin temsilcisi, kral Pentheus gururuna yenik düşmüştür. Alay ettiği, cezalandırdığı, zincire vurduğu ve tüm bunlara karşı sadece gülümsemekle yetinen genç Baküs’ün takipcisi kadınlara saldırmak için dağa çıkar ve kutsal delilikleri esnasında bu kadınlar tarafından parçalara ayrılır.
Walter Pater hikayeyi öyle bir sempati ve içgörüyle anlatmıştır ki, üzerine bir şeyler eklemek uygunsuz kaçacaktır. Efsanenin kimliği hakkında, doğanın düzeninin, çılgınlığın, savurganlığın, sarhoşluğun, vecd halinin, neşenin ve tüm bunların ötesinde yaşam ve ölüm döngüsünden geçerken gösterilen ince sebatkarlığın üzerinde durarak bunu ihlal etmeyeceğiz. Pagan okur Pater’in ‘’Grek çalışmalarını’’ okuyarak bunu anlamaya çalışmalıdır; ve Hıristiyan okur İsa’nın hikayesinden bunu sahne sahne tanıyacaktır. Bu efsane ilkbaharın dramatize edilmesidir.
Bu metotla Baküs’ü invoke etmek isteyen bir majisyen Baküs’ün rolünü oynadığı, onun sınavlarına tabi tutulduğu ve ölümün ötesinden zaferle çıktığı bir seremoni hazırlamalıdır. Yine de o, sembolizmi yanlış anlamaması için uyarılmalıdır. Bu durumda, örneğin bireyin ölümsüzlüğü doktrini gerçeğin yok edilmesine doğru sürüklenmiştir. İnsanın ölümü alt edecek kısmı; baştan aşağı değersiz olan yönü, John Smith olan bireysel bilinci değildir. O bilinç her düşüncede ölür ve yeniden doğar. Geriye kalan şey (eğer bir şey kalıyorsa) onun kendi John Smith olma hali, belki de hayatı boyunca hiç farkına varmadığı bir vasfıdır.
Yine de, o değişmeden kalamaz. Sürekli büyüme halindedir. Haç kuru bir sopadır, gülün yaprakları düşer ve çürür, ama haçın ve gülün kavuşumundan sürekli yeni yaşam silsileleri doğar. Bu kavuşum olmadan, bireyin ölümü olmaksızınDoğuda ve Batıda Maji
Yazan Dr. Israel Regardie
Altın Şafak Hermetik Cemiyetinin önemli üyelerinden Dr. Israel Regardie konusunda sitemizde bir yazı vardır: Israel Regardie, Psikoterapi ve İnisiyasyon, ayrıca Okült Diriliş ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti - Bölüm 2'de de hakkında biraz bilgi vardır. Regardie'nin diğer bir kitapçığı "Gerçek Şifa Sanatı"nı da sitemizde bulmak mümkündür.
__________________________
Copyright © 1968, F.I. Regardie
Published by Helios, 1969
Bu kitabın basılması aşağıdaki yayın vakfının işbirliği ile mümkün olmuştur:
THE SANGREAL FOUNDATION INC.
P.O. Box 2580
Dallas, Texas, 75221
__________________________
On yedi yaşımda, bir arkadaş bana Binbaşı L. A. Waddell'in "Lamaizm" [Not: Yol = lam, Tibetli keşişler = lama, Tibet'te yaygın Tantrik Mahayana Budizmi = Lamaizm] kitabını ödünç verdi. O günlerde, herhalde skolastik araştırma ve kavrayış vaat eden muazzam kalınlığından dolayı, beni bir hayli etkilemişti. Tabii ki, o zamanlarda Maji konusunda hiç bilgim yoktu ve Teosofik eserlerde birkaç referans dışında Budizm konusunda çok az şey biliyordum. Dolayısıyla, kitabın bir bilgi hazinesi olmasına rağmen, kapsamlı donelerini kaçırmış olmam gerekir.
Derken aradan yıllar geçtikten sonra beklenmedik bir anda, bir arkadaşın aracılığıyla tekrar elime düştü. Arada geçen yılların birikimi, kazanılan bir nebze bilgi ve deneyimin ışığında, içeriği bana muazzam heyecan verdi ve büyük bir ilgiyle tekrar ele aldım. Benim için açık saçık ortada duran en belirgin şeylerden biri, Doğu ve Batı yüksek majikal kavramlarının arasındaki olağanüstü benzerlik, hatta temeldeki birlikti. Bunun sebebi, Doğu bilgeliğinin bazı savunucularının iddia ettiği gibi doğu okült felsefe ve uygulamalarının batıya direkt ithali olup olmadığını tartışmak burada benim harcım değil, ama birikimlerime dayanan inancıma göre kesin olarak diyebilirim ki, Batı ülkelerinde yüzlerce yıldır sözlü bir majikal gelenek, pratik seviyede bir gizli öğreti muhafaza edilmiştir. Hatta bu öğreti o denli sırlarla örtülmüştür ki, çoğu insan tarafından varlığı bile fark edilmemiştir. Gizlenmiş mabetlerin kapılarına ruhsal bir rabıtanın çekimiyle görünmeyen bir akımla sürüklenen talihli bireylerin sayısı çok küçüktü.
Zaman zaman, bu dikkatle korunan geleneğin ufak bir kısmı kitaplara sızdı. Bunların arasında Iamblichus ve geç Yeni-Platonistler, Cornelius Agrippa, Pietro d'Abano ve Eliphas Levi, vs. tarafından yazılan eserleri sayabiliriz. Daha kaba unsurları ise eski büyü kitapları, Klavikeller [Not: anahtarlar], Grimoireler [Not: kara kitaplar, telaffuzu Gri-muar] ve Goetia [haykırmalar, telaffuzu Go-eyş-ya] gibilerinde ifade edilmiştir. Yine de genel anlamda, gerçek öğreti sinsilisi ve pratik bilgilerinin muazzam imaları yukarıda belirtildiği gibi sıkı bir ketumlukla kapalı bir çevrenin dışına taşmıyordu. Bu gizliliğin olası sebebi herhangi bir çağda, ülkede, toplulukta yüksek maji, Teurji'nin daha derin ve yüce yönlerini takdir edecek kişilerin az olduğu izlenimden kaynaklanmaktadır. Bu anlayışa varma derin bir sezgi ve çok çalışma gerektirir, bu da çok az insanda vardır. Dolayısıyla, anlaşılmama olasılığı yüksek olan bu bilgelik pırlantalarını dağıtmanın fazla anlamı olmuyor.
Bu aynı varsayımın Waddell'in Lamaizm kitabında da desteklenmektedir. Hatta, bu eserde farkında olmadan epey sözüm ona ezoterik majikal bilgi de sunulmaktadır. Dolayısıyla, Lamaizmin bu yönü konusunda yazarın açıkladığı fikirler çürütülmektedir. Waddell'in iddia ettiği gibi Lamaizm'in bazı uygulamalarının tarihsel Budizm ile pek ilgisi olmadığı fikrine katılabilirim, ama ezoterik Budizm'de öngörülen realitenin majikal yönü konusunda fikirleri gülünçtür, zira yazdığı kitap bir türlü göremediği majikal realiteyi açıkça sergilemekte.
Kitap belli ki, Tibet'te yaygın olan ve keşişler ve münzevilerin uyguladıkları Budizm'in objektif bir araştırmasını gütmektedir. Maalesef, yazarın önyargıları ve yanılgıları açık seçik ortadadır. Şüphesiz Lamaların masalarından rasgele dökülen bazı ekmek kırıntılarını toplayıp onları sadık bir şekilde oldukları gibi kaydetmiştir, ama diyalog kurduğu yüksek inisiye Lamaların sahip olduğu bilgiyi idrak edecek gerekli talim, bilgi ve iç görüye sahip olmadığı kesindir. Sonuç olarak o bilgiden herhangi bir anlam çıkaramamıştı. Hatta Lamaları uygulamaları ile ilgili betimleri saçma ve absürd gelmektedir ve sonuçta psikolojik olarak Lamaları değil sadece kendisini komik hale getirmektedir.
Teurji veya Batı Majisinin bazı yönleri günümüzde nispeten açık bir şekilde açıklanmıştır. "Hayat Ağacı" (The Tree of Life) kitabımı ilk eleştirenler arasında onun esas geleneksel majikal ilkelerin oldukça anlaşılır ve kapsamlı bir açıklaması olduğunu ifade etmişlerdir. Ayrıca, Dion Fortune'ın başyapıtı "Mistik Kabala" (The Mystical Qabalah) Majikal uygulamaların arkasındaki mistik prensipleri ustaca işlemektedir. Dolayısıyla, bu iki kitaptaki kuramları Waddell'in "Lamaizm" kitabına uyarlayıp Tibet Majisinin bazı muğlak ve gizemli kısımları konusunda bir anlayışa varabileceğimizi düşünüyorum.
İlk başta, majikal çalışmaların çoğu psişik planda, Toplu Bilinçaltının belirli seviyelerde cereyan ettiklerini itiraf etmekte fayda vardır. Ancak bu, belirli bazı mistik ekollerin yaptıkları gibi, onu tamamen karalamak anlamına gelmez. Onun farklı dalları hem doğu, hem de batı efsanelerinde geçen yağmur getirmek, iyi hasat temin etmek, cin ve ifritleri kovmak ve benzeri becerileri içerir. Bu tür marifetleri açıklamayıp indirgemek için rasyonalist bilim adamları epey çaba harcarlar. Son olarak talihsiz olarak epey yer işgal eden cadılık ve büyücülük sınırlarını zorlayan karanlık konulardır. Bunlar hiç bir zaman, hiç bir suretle ilgimi çekmedi. Ama, ister doğu veya batı türden olsun, Majinin esas itibarıyla ilahi bir işlem, bir ruhsal kültür ve gelişme olarak Teurji olduğunu savunurum. Psikolojik açıdan somut ve soyut objelerden enerji çeken bir dizi teknikler olarak yorumlanabilir, böylece libidonun dönüşüyle şuur yenilenmesi yeni yaratıcı fırsatlar sunan pırıl pırıl spontane bir yaşam doğurur. Kişiliği arındırmak için bazısı basit, bazısı son derece karmaşık çeşitli teknik metotlar içerir, patolojik unsurlardan temizlenmiş organizmanın içine Yüksek Benliği davet eder. Bunlar dikkate alınırsa, Majide birbiriyle alakasız gibi gözüken unsurlar, bazı invokasyon (davet/çağrı) ve imgeleme uygulamaları yeni bir anlam kazanır. Bunlar zamanı gelince İlahi Işık için uygun bir araç olabilmesi için şuuru ıslah etmek, iyileştirmek ve yüceltmek için önemli psikolojik araçlardır. Yıllar önce, "Teosofinin Özeti" (An Epitome of Theosophy) broşüründe William Quan Judge tarafından yazılan birkaç söz sanırım bunu iyi ifade etmekte: "Göz önünde tutulması gereken esas amaç, alt benliğimizi o denli açmak ki ruhsal varlığımız içinden parlasın ve rehberimiz olarak hakim olsun. "Gelişme" sadece zamanı geldiğinde yüksek benliğimizin içine gireceği bir aracın hazırlanması şeklinde geçerlidir."
Bu kavram ayrıca majikal sistemimizin görüşüdür. "The Golden Dawn" eserinde, [Not: Regardie tarafından 1937 yılında dört cilt şeklinde basılan Altın Şafak Cemiyetinin gizli öğreti ve ritüel külliyatı] söz edilen Majinin teknik formları, örneğin Pentagram ve diğer ritüeller, Tanrı Formlarına astral olarak bürünmek, elemental varlıkları ve gezegen ruhlarının evokasyonları (varlıklar�
Tibetlilerde
batıda "Kabalistik Haç" dediğimiz uygulamaya benzer bir uygulama
bulunması oldukça dikkat çekicidir. Kitabın 423. sayfasında şöyle
yazmaktadır: "Her hangi bir ibadet egzersizine başlamadan önce, yüksek
Lamalar Hıristiyanların istavroz
çıkarmaya benzer bir şekilde üzerlerinde haç çizerler. Lama nazik bir
şekilde ya parmağı ya da zile alnına değer ve mistik "Om" hecesini
söyler, sonra göğsüne değer ve "Ah" der, sonra karın boşluğuna ve "Hum"
der. Bazı Lamalar "Sva-Ha" mantrasını ilave ederler, başkaları da haçı
tamamlayarak sol omuza değerler ve "Dam" hecesini söylerler ve sonra sağ
omuzda "Yam" derler. Bu hareketlerin amacı beden, söz, zihin gibi
Sattva unsurlarının iletişim kurulacak imaj veya kutsal varlık üzerinde
odaklamak olduğu iddia edilir."
Yukarıdaki metinin yorumunu yapmadan önce, Kabala ile ilgili bazı kitaplarda bazı temel kuramları göz geçirmekte fayda vardır. Okuyucu, Dr. W. W. Wescott'un mükemmel "Kabala İncelemesine Giriş" yazısına veya Dion Fortune'un daha yeni "Mistik Kabala" kitabına aşinaysa on Sefirot'u bir insan bedenine yerleştiren bir resim görmüştür. Başın üzerinde ilahi ruhu simgeleyen ve bir taç oluşturan Keter Sefirası veya küresi vardır, ayaklarda ise Malkut ve sağ ve sol omuzlarda Gevurah ve Gedulah (Hesed'in diğer adı), Mars ve Jüpiter, Güç ve Asalet [Merhamet] küreleri vardır. Kabalistik görüşe göre Keter insanın dünyada deneyim edinmek üzere enkarne olan dinamik ve öz varlığı Monad'a tekabül eder. Bu Sefira veya gücün beyin ve kalp yerine başın üzerine konulması son derece önemlidir. Her zaman aşağıdaki karanlığın içine nur yayan ruhun ışığıdır. (Kutsal metinlerde yazdığı gibi: "İnsan ruhu Rabbın mumudur" ve ayrıca "Mumu başımın üstüne nur yağdırdı ve ışıyla karanlıkta yürüdüm.") Bu kavrama paralellerini başka sistemlerde de görmek mümkündür. Örneğin, William Quan Judge'in "Teosofinin Özeti" (An Epitome of Theosophy) broşüründe şöyle yazar: "Denilir ki, yüksek benlik olan gerçek insan, İlahi Varlığın bir kıvılcımı olarak onunla birleşme olasılığına sahip görünen beşeri varlığı gölgeler. Böylece denilir ki yüksek Ruh aslında insanın içinde değil ama üstündedir."
Bütün mistik ve majikal işlemlerin amacı alt benliği arındırmaktır, böylece normal olarak üzerimizde olan yüksek Benlik arınmış ve kutsanmış bir kılıfa inebilir. Teurjik geleneğine göre, diğer bazı uygulamalarla birlikte Kabalistik Haçın doğru bir şekilde uygulanmasıyla bu amaç başarılabilir. İbadetsel bir egzersiz veya meditasyon olarak aşağıdaki gibi bazı çizimler, İlahi İsimlerin titreşimleri ve dört yüce başmeleğin invokasyonu ile birlikte yapılır:
1. Alına dokununuz ve "Atoh" (Siz) deyiniz
2. Göğse dokununuz ve "Malkut" (Krallıksınız, Melekut) deyiniz
3. Sağ omuza dokunuz ve "ve-Gevurah" (ve Kudretsiniz) deyiniz
4. Sol omuza deyiniz ve "ve-Gedulah" (ve İhtişamsınız) deyiniz
5. Elleri kalp üzerinde kenetleyerek "le-Olahm. Amen" (sonsuza dek, Amin) deyiniz
6. Burada her dört pusula yönüne doğru uygun Pentagram (beş köşeli yıldız) çizilir ve güç isimleri titreşimli bir sesle zikredilir.
7. Kollar her bir yana haç şeklinde açılır ve şöyle söylenir:
8. Önümde Rafael, arkamda Gabriel,
9. sağımda Mikael, solumda Auriel.
10. Önümde Pentagram yanar.
11. ve arkamda altı köşeli Yıldız ışıldar. [Not: Farklı usullerden biri, üste de olabilir]
12. 1-5 basamakları içeren Kabalistik Haçı tekrarla.
Bu ritüele gelince, faaliyetlerini birkaç başlık altında anlatabiliriz. İlk başta sürekli bir denetim ve kılavuzluk kaynağı olarak yüksek benliğin güçlerini çağırır. Takip edecek işlemleri ilahi bir kontrol mekanizmasının altında koyar. Uygun pentagramların çizimiyle ve dört harfli Tanrı isimlerin zikredilmesiyle dört kardinal yönde bütün gereksiz varlıklar defedilir. Sonra içsel psişik dünyanın dört somut işlevlerini resmeden dört Başmelek çağrılır, bunlar aynı zamanda içinde majikal operasyonun cereyan ettiği Benlik çemberini çevreleyen küreyi koruyucu kutuplaşan iki çift olarak sarmaktadır. Kapatmada, tekrar yüksek Benlik çağrılır, böylece baştan sonuna dek bütün ritüel ruhun koruması altındadır. Birinci basamaktan beşinciye dek ilk kısım operatörün yüksek Benliği Sefirotik evrenin yüksek taraflarıyla eşleşmektedir. Hatta, ruhun öz varlığını insanoğlunun toplu bilinciyle birliğini dile getirmektedir.
Eğer daha fazla irdelemek istersek, "Siz" anlamına gelen İbrani sözcük Atoh, beyaz ışığa, her insanı gölgeleyen yüksek Benliği temsil eder. Işığı sembolik olarak ayakları simgeleyen karın boşluğuna (çünkü ayaklara kadar eğilmek ritüelde uygunsuz bir hareket olur) çekmekle ışık haçının dikey kanalı hayal gücünde kurulmuş olur. Yatay kanal da her iki omuza değmekle ve yüksek benliğin kaliteleri aynı zamanda güç, ihtişam, metanet ve şefkati içerdiğini beyan eden isimleri titreşmekle kurulur. Sembolik açıdan dengeleme haçın özelliğidir ve Kabalistik Haçın aurada çizimi ruhun inmesini, şuurda veya majikal kürede dengeyi pekiştirir. Bu mana ellerin kalp üzerinde kenetleşmesi ve le-Olahm, Amen demekle daha da vurgulanmaktadır, zira kalp merkezi Tifaret, ahenk ve denge merkezidir.
Sanskrit kelime Sattva saflık, ritim ve ahenk ima eder. Hint felsefesinin üç Guna'ları arasında Ruhu temsil eder. Benzeri bir şekilde ve temaya benzeşen Batı sisteminde bu üç ilkenin karşılıkları Simyanın Tuz, Kükürt ve Merkürüdür. Bunların arasında Evrensel Merkür insanı gölgeleyen koruyucu ve denetçi kutsal meleğe Keter'e tekabül eder. O alttaki kılıfın kendi ihtişamına yüceltmek için sürekli düzenli bir uygulama beklemektedir. Dolayısıyla, burada yukarıdaki Tibet ibadetsel egzersiz ve Batı geleneğindeki Kabalistik Majinin en önemli uygulamalarından biri arasında büyük bir benzerlik vardır.
Kitapta, Waddell'in Lamaların Komünyon (Eucharist) ayinlerini anlattığı bölümde, diğer bir önemli benzerlik bulunmaktadır. Seremoniyi idare eden rahip veya Lamanın önceki yirmi dört saatin büyük bölümünde ayinsel yıkanma kendisini arındırması ve zihnini mantra veya invokasyonlar tekrarlayarak zihnini yüceltmek zorunda olduğunu anlatmaktadır. Esas ritüelin iç majikal yönü pek iyi ifade edilmemekle beraber şöyle kaydedilmektedir: "Bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra ve katılımcılar toplandıktan sonra, yukarıda anlatılan riyazet uygulamalarıyla arınan, cüppe ve pelerinle giyen, rdor jehi t'ag'ın vajra'sını (vajranın anlamı için bakınız Hermetik Dersler - 1) Amitayus Budanın büyük imajının lambasında tuttuğu nektar vazoya koyarak ve diğer ucunu kalbi üzerinde kendi göğsüne deyerek Amitayus'un ilahi özünden bir parça çekip alır. Böylece ilahi ruh bir telgraf kablosundan geçer gibi iplikten geçer ve Lama kalbinin bizzat tanrı Amitayus ile birlik sağladığını ve geçici bir süre için kendisinin o tanrı olduğunu zihinsel olarak hayal etmelidir.
Bu meditasyondan sonra pirinç adakları ve özel vazodaki sıvı "şiddetli" invokasyonlar ve büyük zillerle kutsanır. Kutsanmış yiyecek ve su katılımcılar tarafından yenilir.
Teurjik açıdan bakıldığında Komünyon ayinin açıklanması basittir. Birçok farklı amaçlara yönelik farklı Komünyon çeşitleri olabilir. Belirli bir ruhsal güç veya tanrı ile sempati veya tekabül kanununa göre özel bağı olduğu kabul edilen belirli bir cisim seçilir ve törensel bir şekilde kutsanır. Böylece bir buğday çöreği Mısır Tanrıçasına adanır, karşılığı ya venüs gezegeni veya da toprak elementidir ve Seres veya Persefone tarafından idare edilir. Cildimize i
Yukarıdaki metinin yorumunu yapmadan önce, Kabala ile ilgili bazı kitaplarda bazı temel kuramları göz geçirmekte fayda vardır. Okuyucu, Dr. W. W. Wescott'un mükemmel "Kabala İncelemesine Giriş" yazısına veya Dion Fortune'un daha yeni "Mistik Kabala" kitabına aşinaysa on Sefirot'u bir insan bedenine yerleştiren bir resim görmüştür. Başın üzerinde ilahi ruhu simgeleyen ve bir taç oluşturan Keter Sefirası veya küresi vardır, ayaklarda ise Malkut ve sağ ve sol omuzlarda Gevurah ve Gedulah (Hesed'in diğer adı), Mars ve Jüpiter, Güç ve Asalet [Merhamet] küreleri vardır. Kabalistik görüşe göre Keter insanın dünyada deneyim edinmek üzere enkarne olan dinamik ve öz varlığı Monad'a tekabül eder. Bu Sefira veya gücün beyin ve kalp yerine başın üzerine konulması son derece önemlidir. Her zaman aşağıdaki karanlığın içine nur yayan ruhun ışığıdır. (Kutsal metinlerde yazdığı gibi: "İnsan ruhu Rabbın mumudur" ve ayrıca "Mumu başımın üstüne nur yağdırdı ve ışıyla karanlıkta yürüdüm.") Bu kavrama paralellerini başka sistemlerde de görmek mümkündür. Örneğin, William Quan Judge'in "Teosofinin Özeti" (An Epitome of Theosophy) broşüründe şöyle yazar: "Denilir ki, yüksek benlik olan gerçek insan, İlahi Varlığın bir kıvılcımı olarak onunla birleşme olasılığına sahip görünen beşeri varlığı gölgeler. Böylece denilir ki yüksek Ruh aslında insanın içinde değil ama üstündedir."
Bütün mistik ve majikal işlemlerin amacı alt benliği arındırmaktır, böylece normal olarak üzerimizde olan yüksek Benlik arınmış ve kutsanmış bir kılıfa inebilir. Teurjik geleneğine göre, diğer bazı uygulamalarla birlikte Kabalistik Haçın doğru bir şekilde uygulanmasıyla bu amaç başarılabilir. İbadetsel bir egzersiz veya meditasyon olarak aşağıdaki gibi bazı çizimler, İlahi İsimlerin titreşimleri ve dört yüce başmeleğin invokasyonu ile birlikte yapılır:
1. Alına dokununuz ve "Atoh" (Siz) deyiniz
2. Göğse dokununuz ve "Malkut" (Krallıksınız, Melekut) deyiniz
3. Sağ omuza dokunuz ve "ve-Gevurah" (ve Kudretsiniz) deyiniz
4. Sol omuza deyiniz ve "ve-Gedulah" (ve İhtişamsınız) deyiniz
5. Elleri kalp üzerinde kenetleyerek "le-Olahm. Amen" (sonsuza dek, Amin) deyiniz
6. Burada her dört pusula yönüne doğru uygun Pentagram (beş köşeli yıldız) çizilir ve güç isimleri titreşimli bir sesle zikredilir.
7. Kollar her bir yana haç şeklinde açılır ve şöyle söylenir:
8. Önümde Rafael, arkamda Gabriel,
9. sağımda Mikael, solumda Auriel.
10. Önümde Pentagram yanar.
11. ve arkamda altı köşeli Yıldız ışıldar. [Not: Farklı usullerden biri, üste de olabilir]
12. 1-5 basamakları içeren Kabalistik Haçı tekrarla.
Bu ritüele gelince, faaliyetlerini birkaç başlık altında anlatabiliriz. İlk başta sürekli bir denetim ve kılavuzluk kaynağı olarak yüksek benliğin güçlerini çağırır. Takip edecek işlemleri ilahi bir kontrol mekanizmasının altında koyar. Uygun pentagramların çizimiyle ve dört harfli Tanrı isimlerin zikredilmesiyle dört kardinal yönde bütün gereksiz varlıklar defedilir. Sonra içsel psişik dünyanın dört somut işlevlerini resmeden dört Başmelek çağrılır, bunlar aynı zamanda içinde majikal operasyonun cereyan ettiği Benlik çemberini çevreleyen küreyi koruyucu kutuplaşan iki çift olarak sarmaktadır. Kapatmada, tekrar yüksek Benlik çağrılır, böylece baştan sonuna dek bütün ritüel ruhun koruması altındadır. Birinci basamaktan beşinciye dek ilk kısım operatörün yüksek Benliği Sefirotik evrenin yüksek taraflarıyla eşleşmektedir. Hatta, ruhun öz varlığını insanoğlunun toplu bilinciyle birliğini dile getirmektedir.
Eğer daha fazla irdelemek istersek, "Siz" anlamına gelen İbrani sözcük Atoh, beyaz ışığa, her insanı gölgeleyen yüksek Benliği temsil eder. Işığı sembolik olarak ayakları simgeleyen karın boşluğuna (çünkü ayaklara kadar eğilmek ritüelde uygunsuz bir hareket olur) çekmekle ışık haçının dikey kanalı hayal gücünde kurulmuş olur. Yatay kanal da her iki omuza değmekle ve yüksek benliğin kaliteleri aynı zamanda güç, ihtişam, metanet ve şefkati içerdiğini beyan eden isimleri titreşmekle kurulur. Sembolik açıdan dengeleme haçın özelliğidir ve Kabalistik Haçın aurada çizimi ruhun inmesini, şuurda veya majikal kürede dengeyi pekiştirir. Bu mana ellerin kalp üzerinde kenetleşmesi ve le-Olahm, Amen demekle daha da vurgulanmaktadır, zira kalp merkezi Tifaret, ahenk ve denge merkezidir.
Sanskrit kelime Sattva saflık, ritim ve ahenk ima eder. Hint felsefesinin üç Guna'ları arasında Ruhu temsil eder. Benzeri bir şekilde ve temaya benzeşen Batı sisteminde bu üç ilkenin karşılıkları Simyanın Tuz, Kükürt ve Merkürüdür. Bunların arasında Evrensel Merkür insanı gölgeleyen koruyucu ve denetçi kutsal meleğe Keter'e tekabül eder. O alttaki kılıfın kendi ihtişamına yüceltmek için sürekli düzenli bir uygulama beklemektedir. Dolayısıyla, burada yukarıdaki Tibet ibadetsel egzersiz ve Batı geleneğindeki Kabalistik Majinin en önemli uygulamalarından biri arasında büyük bir benzerlik vardır.
Kitapta, Waddell'in Lamaların Komünyon (Eucharist) ayinlerini anlattığı bölümde, diğer bir önemli benzerlik bulunmaktadır. Seremoniyi idare eden rahip veya Lamanın önceki yirmi dört saatin büyük bölümünde ayinsel yıkanma kendisini arındırması ve zihnini mantra veya invokasyonlar tekrarlayarak zihnini yüceltmek zorunda olduğunu anlatmaktadır. Esas ritüelin iç majikal yönü pek iyi ifade edilmemekle beraber şöyle kaydedilmektedir: "Bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra ve katılımcılar toplandıktan sonra, yukarıda anlatılan riyazet uygulamalarıyla arınan, cüppe ve pelerinle giyen, rdor jehi t'ag'ın vajra'sını (vajranın anlamı için bakınız Hermetik Dersler - 1) Amitayus Budanın büyük imajının lambasında tuttuğu nektar vazoya koyarak ve diğer ucunu kalbi üzerinde kendi göğsüne deyerek Amitayus'un ilahi özünden bir parça çekip alır. Böylece ilahi ruh bir telgraf kablosundan geçer gibi iplikten geçer ve Lama kalbinin bizzat tanrı Amitayus ile birlik sağladığını ve geçici bir süre için kendisinin o tanrı olduğunu zihinsel olarak hayal etmelidir.
Bu meditasyondan sonra pirinç adakları ve özel vazodaki sıvı "şiddetli" invokasyonlar ve büyük zillerle kutsanır. Kutsanmış yiyecek ve su katılımcılar tarafından yenilir.
Teurjik açıdan bakıldığında Komünyon ayinin açıklanması basittir. Birçok farklı amaçlara yönelik farklı Komünyon çeşitleri olabilir. Belirli bir ruhsal güç veya tanrı ile sempati veya tekabül kanununa göre özel bağı olduğu kabul edilen belirli bir cisim seçilir ve törensel bir şekilde kutsanır. Böylece bir buğday çöreği Mısır Tanrıçasına adanır, karşılığı ya venüs gezegeni veya da toprak elementidir ve Seres veya Persefone tarafından idare edilir. Cildimize i
Aksine,
onu tatmin edici bir şekilde kanıtlamak basit bir meseledir. her hangi
bir normal sağlıklı insan parmaklarını ikinci bir kişinin kolu üzerinde
uzatsın ve parmak uçlarından prana'nın uzun enerji ışınları şeklinde
üzerine aktığına konsantre olsun ve
imgelesin. Eğer ikinci kişi sessizce oturup objektif bir şekilde
beklerse, kolunda ya prana akışından kaynaklanan serin bir esinti veya
parmak uçlarında karıncalanma hisseder. Bu deneyimin telkinle ilgisi
yoktur, zira temel ilkeler konusunda hiç bir fikri olmayan, dolayısıyla
telkine maruz olmayan biriyle de denenebilir. Spontane olarak ve ikaz
edilmeden hissedilir bir enerji transferinin gerçekleştiğini teyit
edeceklerdir. Bunu çok hassas bir aletle test etmenin usulleri
olmalıdır. Ayrıca, karanlık bir odada el siyah bir kumaşın önünde
tutulursa bu akışlar rahatlıkla görülür.
Ayrıca, bu gücü üretme becerisi geliştirmeye tabidir. Bu konuyu oto-terapi açısından "Gerçek Şifa Sanatı" yazımda açıklamıştım. Ayrıca, ilgili okuyucunun telkin ve hayvansal manyetizma konularının deneysel çalışmaların ışığında uzun uzun işlendiği Dr. Bernard Hollander'in "Hipnoz ve Oto-Hipnoz" (Hypnotism and Self-Hypnotism) eserini okumasını öneririm.
Kısa olarak, telkinin hiç bir şeklide hayvansal manyetizma ve şarj edilmiş tılsımların etkisini yalanlamadığını belirttim. Zira, daha önce ima ettiğim gibi, yıllar önce mesmerizmde gözlenen trans ve şifa fenomenin gerçekten telkine mı, yoksa enerji yüklemeye mı borçlu olduğu sorunla tekrar karşı karşıya bulunmaktayız. Eğer benim savımda olduğu gibi bir insandan diğerine güç aktarılabilirse, neden doğası itibarıyla özellikle şarj almaya uygun olan bir cisme de olmasın? Geleneksel kaynaklara göre, metaller, yarı-kıymetli taşlar ve kıymetli taşlar, vellum (deri parşömen) ve parşömen kağıdı tılsımlar için uygundur. Eğer operatörün enerjisi "Gerçek Şifa Sanatı" eserinde belirttiğim basit meditasyonlarla veya doğrudan doğruya invokasyon ve Tanrı Formları imgeleme gibi majikal yöntemlerle artırılırsa, o zaman tılsıma çok güçlü bir şarj aktarılabilir.
Kendi başına tılsım hiçbir şey değildir. Sadece uygun bir şekilde kutsandığı ve şarj edildiği zaman etkili olur. Dolayısıyla Komünyon maddesi uygun majikal seremoni ile kutsanana dek ve uygun bir gücün aracına dönüştürülünceye dek değersizdir. Tabii ki, bu tür kutsama başka bir meseledir, uzun ve teknik bir konudur ve burada ayrıntılarına giremeyeceğiz. Bir tılsımı ve Komünyon maddesini kutsama seremonisinin önemli kısımlarından biri astral olarak Tanrı formuna bürünmektir. Operatör çağırmak istediği ilahi gücünün özelliğini belirledikten sonra ve bu güce uygun maddeyi seçtikten sonra kutsama seremonisi sırasında ruhunu o denli yüceltmesi gerekir ki bir şekilde çağırdığı güç veya ilahi varlığın şuuruyla özdeşlemelidir. Bu dinamik birleşme ne denli tam olursa, şarj etme işlemi o denli otomatik ve kolay olur. Komünyon seremonisine gelince, amaç sadece Bilinmeyen Evrensel Tanrıya erişmenin ön adımı olarak ilahi bir ara tanrıyla ruhsal özdeşleşme değil, ama alt bedenin ihtişam bedenine simyasal dönüşümüdür. Majisyenin yüksek şuuru vecit olup eriyebilirken, ilahi şuur ve fiziksel beden ve duygular arasından bir majikal bağ kurmak hayati önem taşır. Böylece ister çörek, şarap veya bir ot olsun maddi bir cismin seremoniyle manyetize edilişi onu aynı ilahi güçle doldurur. Sindirilmesiyle dönüştürücü güç majisyenin dönüşümünü gerçekleştirmek üzere varlığına ve dokusuna işlemektedir. Üstad Therion [Aleister Crowley] yazdığı gibi: "Majisyen Tanrı ile dolar, Tanrı ile beslenir, Tanrı ile mest olur. Yavaş yavaş bedeni Tanrının içsel durulaşmasıyla arınır; gün geçtikçe bedeni dünyevi elementleri dökerek gerçek anlamda Kutsal Ruhun Mabedine dönüşür. Günden güne maddenin yerine Ruh alır, beşerinin yerine ilahi geçer, nihai olarak değişim tamamlanır ve adı insan olarak tezahür etmiş Tanrı olur."
Bunu tam olarak taktir edebilmek için biraz majikal deneyim gerekir, ama sanırım ki bu basit açıklama seremoninin esas özelliği konusunda Waddell'in açıklamasından daha fazla ışık tutar.
Operatörün direkt uygulamadığı bir Komünyon seremonisi ne denli geçerlidir konusunda sadece bir kaç sarf edeceğim. Komünyon seremoninin sonucunda bir tılsım yaratıldığı düşünülürse, böyle bir operasyonun esas olarak uygulayanın lehine yapıldığı aşikardır. Benim düşünceme göre bu seremoninin toplu bir şekilde uygulanması kullanışsızdır. Buda'nın, kurtuluş veya aydınlık için herhangi bir seremoninin gereksiz olduğunu söylediği bilinir. Fikrimce, bu sözlerle majikal geleneğe saldırmıyordu, ama seyircilerin katılmadığı toplu seremonilerden söz ediyordu. İradeli bir şeklide ruhsal yönlerinin bir uyarımı yoktur, sadece başka insanların emeklerini pasif bir şekilde seyretmek var. Maji ve Budizm, Madam Blavatsky'nin deyişiyle hemfikirdir: "Ezoterik felsefesinin kritik doktrini kişisel çaba ve liyakatle kazanılanlar haricinde, herhangi imtiyaz ve özel armağana izin vermez..."
Bu kıyaslama etüdü bırakmadan önce, deyinmek istediğim son bir konu vardır. Bunu yapmak için bir süre Waddell'i bırakıp Madam Alexandra David Neel ve Dr. W. Y. Evans Wentz adında iki Tibet bilgininin yazılarına danışmak gerekir. Bu iki bilgin Tibet dini ve majikal uygulamalar hakkında sempati ve anlayışla yazmışlardır.
"Çod" bir tür mister tiyatrosudur ve majisyen veya yogi bu oyunun tek oyuncusudur. Dr. Evans Wentz, "Tibet Yogası ve Gizli Doktrinler" (Tibetan Yoga and Secret Doctrines) eserine ustaca yazmış olduğu bu oyun veya ritüelin tercümesinin önsözünde "Çod" ritüelinin her şeyden önce tek bir oyuncu tarafından oynanan ve majikal invokasyonlarının sonucunda imgelediği veya hayal ettiği bir sürü ruhsal varlığın katıldığı bir mister oyunu olduğunu açıklar. Senaryosu vahşi ve hayret veren bir yerde, çoğu zaman deniz seviyesinden beş bin metrenin üzerinde Tibet Himalayalarının karlı dağlarında geçer. Çoğu zaman tercihle ölülerin parçalanıp kurt ve akbabalara verildiği yerde geçer. Bhutan ve Sikkim gibi daha düşük irtifalı komşu ülkelerde sık ağaçlı bir ormanın sessizliği seçilebilir, ama Nepal ve Hindistan gibi ölülerin yakıldığı ülkelerde, ölülerin yakıldığı yerler tercih edilir. Mezarlıklar, ifrit veya şer ruhların hortladığı yerler hep uygun sayılır.
"Aday, fiziksel açıdan tehlikeli olan bu ritüele katılmaya uygun görülüp izin verilmeden önce, bir Çod üstadı altında düzenli hazırlık gerektiren uzun bir çıraklık dönemi geçirmesi gerekir ... Ritüelin doruğunda uygulayıcı kendisini okült taktiri ile gizemli güç elde ettiği, Her Şeyi Yerine Getiren (veya Her Şeyi Yapan) Tanrıça olarak imgelemeli ve sonra kalça kemiği trompeti çalarken, guruları ve değişik ruhsal varlıkları çağırırken, ritüel dansa başlar. Aklı ve bütün enerjisi Mahayana doktrinin öğrettiği gibi Nirvana ve Sangsara'nın aslında birbirinden ayrılmaz bir bütün olduklarının farkındalığına adanmıştır.
Üçten yediye kadar stanza'lar (bölümler) ritüeldeki derin sembolizmi ima etmektedir. Bu sembolizm göreceğimiz gibi Beş Yön, geometrik şekilleri ile Lama kozmolojisindeki Beş "Kıta", yoginin ayağının altında ifrit kılığında ezdiği Beş Tutku (nefret, gurur, şehvet, kıskançlık, aptallık) ve bu Beş Tutkuya panzehir olan Beş Bilgeliğe dayanmaktadır ... dokuzuncu stanza'da Benliğin bu elementlerine dramatik bir şekilde Beş Dakini varlık topluluğun mızrakları geçirilir. Mister devam ettikçe ve yAma bir yerde düzeysel benzerlik sona erir, zira Çod ritüelinde lama veya münzevi çeşitli ifrit ve varlık toplulukları çağırır onlarla kendi günahlarını özdeşleştirir ve kendini kurban eder. Egosunu nefret, kibir, şehvet, kıskançlık ve aptallıktan oluşmuş olarak görür ve bu kusurları işgal eden varlıklara yemesi için önüne atar. Bedenini öfkeli Tanrıça tarafından parçalandığını ve organlarının bir sürü şer varlık tarafından kapışıldığını imgeler. Kısacası burada bir tür ayrışma söz konusudur.
Şimdi Batı sisteminde Doğumsuz Ritüeli sırasında da çeşitli elemental topluluk konumlarından çağırılmaktadır. Ama onları majisyeni arındırmak üzere içinden geçmeleri emredilir, yok etmek için değil. Burada amaç tamamen farklıdır. Her bir konumda veya dört kardinal yöndeki uygun ilahi varlık, astral formun formülü ve uygun çizimlerle çağrılır. Doğuda, "kutsal ayinlerde tarif edilmez bir gücü" olan uygun "barbar celp isimlerin" titreşimleriyle, Erk Kelimelerin zikredilmesiyle Slifler [Not: Hava Elemental Varlıkları] nazik bir esinti gibi duyusal alanından hızla geçerken önlerinde mekruh bir toz bulutu gibi kibir üflenip geçip gider. Güneyde ateşlenen ve alevlenen Salamanderler [Not: Ateş Elemental Varlıkları] yakıp tüketici bir alevde kıskançlığı ve nefreti kül edip yok ederler. Batıda çağrılan Undinler [Not: Su Elemental Varlıkları], majisyen en saf sularla yıkar ve o lekesiz ve kutsanmış bir şekilde çıkar, Şehvet ve Tutkuyu yıkayıp arındırırlar. Diğer yandan, Kuzeydeki Gnomlar [Not: Toprak Elemental Varlıkları], aynı çamurlu suyun kumdan geçerek temizlendiği gibi, onu atalet ve aptallıktan arındırırlar. Bütün bu süre zarfında, operatör inisiyasyonlarının birinde verilen talimatı aklında tutar, veya daha doğrusu bu talimat artık kişiliğinin bir parçası olmuş, onun bilinçdışı dünya algılayışıyla bütünleşmiştir: "Bundan böyle Slifler gibi hızlı ve aktif olun, ama havai ve kaprisli olmayınız. Salamander gibi enerjik ve güçlü olun, ama öfkeli ve sinirli olmayınız. Undinler gibi, esnek ve imajlara yatkın olunuz, ama aylak ve tutarsız olmayınız. Gnomlar gibi çalışkan ve sabırlı olunuz, ama kaba ve aç gözlü olmayınız. Böylece ruhsal güçlerinizi yavaş yavaş geliştirirsiniz ve elementalleri hükmetmeye layık olursunuz."
Elemental invokasyonlar en az 70 - 80 dakika yoğun majikal konsantrasyon gerektiren çok zor bir iştir, bunlar tamamlandıktan sonra, operatör çağrılan güçlerin geldiklerinden ve arınmaların faydalı etkilerinden emin olunca, ikinci safhaya başlar ve hem pozitif, hem de negatif yönleriyle beşinci elementi, simyasal beşinci özü, Akaşa veya Eterin invokasyonunu yapar. Bu iki invokasyonun etkisi hazırda operasyon mekanına celp edilmiş dengelemek ve ayrıca, operatörün bilinçaltı psişik varlığı ile irtibat kurmak üzere yüksek ruhsal güçlerinin ineceği bir eterik kalıp veya astral boşluk yaratmaktır.
Bu noktada, mistik ziyafeti kutlamak adettir, bu da görünüşe bakarsak Çod ziyafetindeki amaç itibarıyla tam tersidir. "Sonuf vaorsagi goho lada balta" (Hak Rabı, sizi yukarıdan hükmediyorum dedi) ile başlayan Mistik Birleşim Tablosunun güçlü Enokyan invokasyonunu güçlü bir şekilde okuduktan sonra, Magus (majisyen) dört elementin Komünyonunu kutlamaktadır. Böylece, altarda (sunak) gül parfümü, lambanın alçak alevi, ekmek, tuz ve şarap, böylece kuvvetli bir şekilde ilahi güçle şarj edilir. Böylece elementleri sindirdikçe, ruhsal enerji sadece kendi egosunu değil, ama kendi alt araçlarının içerdiği bütün sayısız hücre ve yaşamları da yüceltir. Hatta fazlası, invokasyonuna yanıt olarak astral çevresini saran bütün ruhsal varlık, melek, elementalleri de etkiler. Böylece, bütün dinlerin mistik esaslarının paylaştığı insanın gelişmesiyle birlikte alt varlıklarının da yüceltilmesi de gerçekleşmiş oluyor. Bu durumunda bunu majikal invokasyon ve Komünyon ile gerçekleştiriyor, sadece kendisi ilahi ruhun inişiyle kutsanmıyor, ama bütün varlıklar onunla birlikte ihtişamı paylaşıyor. Kutsamayı esirgemek diye bir şey yoktur, çünkü aynı Çod ritüelinde olduğu gibi, hiçbir varlıktan güç esirgenmez.
Seromoninin başında bütün güç ve varlıklar dikkatli bir şekilde uygun defetme ritüelleri ile defedilmektedir, böylece seremoninin uygulanması için temi ve kutsal bir alan açılmış oluyor. Ama bu kutsanmış küresel alanın içine şeylerin beş bölmesine tabi bütün elemental varlıklar çağrılır. Dönüştürülecek bu güçlü cisim magusun küresindeki nahoş elementleri emerek temizledikten sonra Komünyon ve inen ışıldayan Işık tarafından kutsanır ve takdis edilir. Operasyonun tamamı aşağıdaki hitabeyle kapanır:
"Oyum, O Doğumsuz Ruh, ayaklarından görebilen, kudretli ve ezeli ve ebedi Ateş. Oyum, O Hakikat, yeryüzünde şerliğin varoluşundan nefret eden. Oyum, O Şimşek çarptıran, yıldırım yağdıran. Oyum, O yeryüzüne yaşam veren yağmurları yağdıran. Oyum, O daima ağzından alevler fışkıran. Oyum, O Işığın içine doğuran ve tezahür ettiren. Oyum, O Dünyanın Nuru, Adım da Yılanla Sarılı Kalptir."
Bu Osiris tanrı formunun yeniden formüle edilmesine denk gelir ve son hitabenin her sözüyle majisyen bunların o anda dahi Işığı üzerine inen Tanrının ilahi özelliklerine uyduğu hayalini etmek için çaba verir. Nihai sonuç aydınlanma ve vecittir, magusun şuurunun bütün yaşayanların şuuruyla özdeşleşmesi, bütün uzay ve zamanı kapsayan Tek Yaşam ile, Işık ile tarif edilmez bir birlik.
Ümit ederim ki, maalesef son birkaç yıldır birçok kişi tarafından inanıldığı gibi Batı Maji kavramları hiç bir şekilde Tibet ve Doğuda yaygın olanlara kıyasla noksan değildir. Sadece felsefi yapılarında bazı değişikler vardır. Bu farkın kaynağı değişik psikolojik ihtiyaçlarda yatar ve bunlar hiç bir zaman uzlaşmaz değildir.
Burada Doğu ve Batı arasında ortak çeşitli majikal ilgi alanlarının arasındaki kıyaslamayla tatmin olmak durumundayım. Bunları kıyaslama arzusu esasen, okuyucunun son derece ilgi çekici diğer konulara rastlayabileceği, Albay Waddell'in gerçekten kapsamlı ve skolastik kitabının okumamdan kaynaklandı. Ancak bence okuyucu Lamaların uygulamaları ve çeşitli seremonilerinin majikal anahtarlarına sahip değilse, olası olarak sıkılır ve bunları tam olarak anlamaz. Derin saygı ve huşu beslediğim Doğu bilgeliğe bir yana, bu durumda Batı maharetiyle geliştirilmiş Teurji'nin etüdü Majikal yolda ruhsal gelişmenin gerçek niteliği konusunda daha iyi ışık tutacağı inancındayım. Doruktaki göz kamaştırıcı vizyona erişmenin yolu çoktur ama amaç tekdir. Olası olarak meditasyon ve yoganın içsel tefekkür süreçleri açsından Doğu, Batıdan çok ileridir. Şüphesiz ki bu konuda "Patanjali'nin Yoga Aforizmleri"nden daha iyi bir kitap yoktur ve Blavatsky'nin Teosofi'yi Batıya getirmesini takdirle karşılıyorum, ama Teurji, Batı ekollerinde güneşli zirvelere tırmanmıştır. Majinin dış dünyanın dikkatinden titizlikle korunduğu, ama bir şekilde başarılı bir şekilde uzun süredir kullanıldığı gizli inisiyasyon sığınaklarımız Doğu sistemlerinin herhangi birinde bulunanlardan daha ince, daha asil ve daha ruhsal bir yoruma sahiptir.
Kendi açımdan, Teurji'nin ideallerini şaşmaz bir şekilde ifade ettiğini söyleyebilirim. Waddell'in kitabına bakılırsa Tibet şemasında açıkça görülen ifrit ve cinlerin dehşetengiz ürkütücülüğü vs. konusunda hiçbir kargaşalı batıl inanç sunmamaktadır. Lamaların bütün majikal çabaları şer ruhların korkusu veya nefretinden kaynaklanıy
Ayrıca, bu gücü üretme becerisi geliştirmeye tabidir. Bu konuyu oto-terapi açısından "Gerçek Şifa Sanatı" yazımda açıklamıştım. Ayrıca, ilgili okuyucunun telkin ve hayvansal manyetizma konularının deneysel çalışmaların ışığında uzun uzun işlendiği Dr. Bernard Hollander'in "Hipnoz ve Oto-Hipnoz" (Hypnotism and Self-Hypnotism) eserini okumasını öneririm.
Kısa olarak, telkinin hiç bir şeklide hayvansal manyetizma ve şarj edilmiş tılsımların etkisini yalanlamadığını belirttim. Zira, daha önce ima ettiğim gibi, yıllar önce mesmerizmde gözlenen trans ve şifa fenomenin gerçekten telkine mı, yoksa enerji yüklemeye mı borçlu olduğu sorunla tekrar karşı karşıya bulunmaktayız. Eğer benim savımda olduğu gibi bir insandan diğerine güç aktarılabilirse, neden doğası itibarıyla özellikle şarj almaya uygun olan bir cisme de olmasın? Geleneksel kaynaklara göre, metaller, yarı-kıymetli taşlar ve kıymetli taşlar, vellum (deri parşömen) ve parşömen kağıdı tılsımlar için uygundur. Eğer operatörün enerjisi "Gerçek Şifa Sanatı" eserinde belirttiğim basit meditasyonlarla veya doğrudan doğruya invokasyon ve Tanrı Formları imgeleme gibi majikal yöntemlerle artırılırsa, o zaman tılsıma çok güçlü bir şarj aktarılabilir.
Kendi başına tılsım hiçbir şey değildir. Sadece uygun bir şekilde kutsandığı ve şarj edildiği zaman etkili olur. Dolayısıyla Komünyon maddesi uygun majikal seremoni ile kutsanana dek ve uygun bir gücün aracına dönüştürülünceye dek değersizdir. Tabii ki, bu tür kutsama başka bir meseledir, uzun ve teknik bir konudur ve burada ayrıntılarına giremeyeceğiz. Bir tılsımı ve Komünyon maddesini kutsama seremonisinin önemli kısımlarından biri astral olarak Tanrı formuna bürünmektir. Operatör çağırmak istediği ilahi gücünün özelliğini belirledikten sonra ve bu güce uygun maddeyi seçtikten sonra kutsama seremonisi sırasında ruhunu o denli yüceltmesi gerekir ki bir şekilde çağırdığı güç veya ilahi varlığın şuuruyla özdeşlemelidir. Bu dinamik birleşme ne denli tam olursa, şarj etme işlemi o denli otomatik ve kolay olur. Komünyon seremonisine gelince, amaç sadece Bilinmeyen Evrensel Tanrıya erişmenin ön adımı olarak ilahi bir ara tanrıyla ruhsal özdeşleşme değil, ama alt bedenin ihtişam bedenine simyasal dönüşümüdür. Majisyenin yüksek şuuru vecit olup eriyebilirken, ilahi şuur ve fiziksel beden ve duygular arasından bir majikal bağ kurmak hayati önem taşır. Böylece ister çörek, şarap veya bir ot olsun maddi bir cismin seremoniyle manyetize edilişi onu aynı ilahi güçle doldurur. Sindirilmesiyle dönüştürücü güç majisyenin dönüşümünü gerçekleştirmek üzere varlığına ve dokusuna işlemektedir. Üstad Therion [Aleister Crowley] yazdığı gibi: "Majisyen Tanrı ile dolar, Tanrı ile beslenir, Tanrı ile mest olur. Yavaş yavaş bedeni Tanrının içsel durulaşmasıyla arınır; gün geçtikçe bedeni dünyevi elementleri dökerek gerçek anlamda Kutsal Ruhun Mabedine dönüşür. Günden güne maddenin yerine Ruh alır, beşerinin yerine ilahi geçer, nihai olarak değişim tamamlanır ve adı insan olarak tezahür etmiş Tanrı olur."
Bunu tam olarak taktir edebilmek için biraz majikal deneyim gerekir, ama sanırım ki bu basit açıklama seremoninin esas özelliği konusunda Waddell'in açıklamasından daha fazla ışık tutar.
Operatörün direkt uygulamadığı bir Komünyon seremonisi ne denli geçerlidir konusunda sadece bir kaç sarf edeceğim. Komünyon seremoninin sonucunda bir tılsım yaratıldığı düşünülürse, böyle bir operasyonun esas olarak uygulayanın lehine yapıldığı aşikardır. Benim düşünceme göre bu seremoninin toplu bir şekilde uygulanması kullanışsızdır. Buda'nın, kurtuluş veya aydınlık için herhangi bir seremoninin gereksiz olduğunu söylediği bilinir. Fikrimce, bu sözlerle majikal geleneğe saldırmıyordu, ama seyircilerin katılmadığı toplu seremonilerden söz ediyordu. İradeli bir şeklide ruhsal yönlerinin bir uyarımı yoktur, sadece başka insanların emeklerini pasif bir şekilde seyretmek var. Maji ve Budizm, Madam Blavatsky'nin deyişiyle hemfikirdir: "Ezoterik felsefesinin kritik doktrini kişisel çaba ve liyakatle kazanılanlar haricinde, herhangi imtiyaz ve özel armağana izin vermez..."
Bu kıyaslama etüdü bırakmadan önce, deyinmek istediğim son bir konu vardır. Bunu yapmak için bir süre Waddell'i bırakıp Madam Alexandra David Neel ve Dr. W. Y. Evans Wentz adında iki Tibet bilgininin yazılarına danışmak gerekir. Bu iki bilgin Tibet dini ve majikal uygulamalar hakkında sempati ve anlayışla yazmışlardır.
"Çod" bir tür mister tiyatrosudur ve majisyen veya yogi bu oyunun tek oyuncusudur. Dr. Evans Wentz, "Tibet Yogası ve Gizli Doktrinler" (Tibetan Yoga and Secret Doctrines) eserine ustaca yazmış olduğu bu oyun veya ritüelin tercümesinin önsözünde "Çod" ritüelinin her şeyden önce tek bir oyuncu tarafından oynanan ve majikal invokasyonlarının sonucunda imgelediği veya hayal ettiği bir sürü ruhsal varlığın katıldığı bir mister oyunu olduğunu açıklar. Senaryosu vahşi ve hayret veren bir yerde, çoğu zaman deniz seviyesinden beş bin metrenin üzerinde Tibet Himalayalarının karlı dağlarında geçer. Çoğu zaman tercihle ölülerin parçalanıp kurt ve akbabalara verildiği yerde geçer. Bhutan ve Sikkim gibi daha düşük irtifalı komşu ülkelerde sık ağaçlı bir ormanın sessizliği seçilebilir, ama Nepal ve Hindistan gibi ölülerin yakıldığı ülkelerde, ölülerin yakıldığı yerler tercih edilir. Mezarlıklar, ifrit veya şer ruhların hortladığı yerler hep uygun sayılır.
"Aday, fiziksel açıdan tehlikeli olan bu ritüele katılmaya uygun görülüp izin verilmeden önce, bir Çod üstadı altında düzenli hazırlık gerektiren uzun bir çıraklık dönemi geçirmesi gerekir ... Ritüelin doruğunda uygulayıcı kendisini okült taktiri ile gizemli güç elde ettiği, Her Şeyi Yerine Getiren (veya Her Şeyi Yapan) Tanrıça olarak imgelemeli ve sonra kalça kemiği trompeti çalarken, guruları ve değişik ruhsal varlıkları çağırırken, ritüel dansa başlar. Aklı ve bütün enerjisi Mahayana doktrinin öğrettiği gibi Nirvana ve Sangsara'nın aslında birbirinden ayrılmaz bir bütün olduklarının farkındalığına adanmıştır.
Üçten yediye kadar stanza'lar (bölümler) ritüeldeki derin sembolizmi ima etmektedir. Bu sembolizm göreceğimiz gibi Beş Yön, geometrik şekilleri ile Lama kozmolojisindeki Beş "Kıta", yoginin ayağının altında ifrit kılığında ezdiği Beş Tutku (nefret, gurur, şehvet, kıskançlık, aptallık) ve bu Beş Tutkuya panzehir olan Beş Bilgeliğe dayanmaktadır ... dokuzuncu stanza'da Benliğin bu elementlerine dramatik bir şekilde Beş Dakini varlık topluluğun mızrakları geçirilir. Mister devam ettikçe ve yAma bir yerde düzeysel benzerlik sona erir, zira Çod ritüelinde lama veya münzevi çeşitli ifrit ve varlık toplulukları çağırır onlarla kendi günahlarını özdeşleştirir ve kendini kurban eder. Egosunu nefret, kibir, şehvet, kıskançlık ve aptallıktan oluşmuş olarak görür ve bu kusurları işgal eden varlıklara yemesi için önüne atar. Bedenini öfkeli Tanrıça tarafından parçalandığını ve organlarının bir sürü şer varlık tarafından kapışıldığını imgeler. Kısacası burada bir tür ayrışma söz konusudur.
Şimdi Batı sisteminde Doğumsuz Ritüeli sırasında da çeşitli elemental topluluk konumlarından çağırılmaktadır. Ama onları majisyeni arındırmak üzere içinden geçmeleri emredilir, yok etmek için değil. Burada amaç tamamen farklıdır. Her bir konumda veya dört kardinal yöndeki uygun ilahi varlık, astral formun formülü ve uygun çizimlerle çağrılır. Doğuda, "kutsal ayinlerde tarif edilmez bir gücü" olan uygun "barbar celp isimlerin" titreşimleriyle, Erk Kelimelerin zikredilmesiyle Slifler [Not: Hava Elemental Varlıkları] nazik bir esinti gibi duyusal alanından hızla geçerken önlerinde mekruh bir toz bulutu gibi kibir üflenip geçip gider. Güneyde ateşlenen ve alevlenen Salamanderler [Not: Ateş Elemental Varlıkları] yakıp tüketici bir alevde kıskançlığı ve nefreti kül edip yok ederler. Batıda çağrılan Undinler [Not: Su Elemental Varlıkları], majisyen en saf sularla yıkar ve o lekesiz ve kutsanmış bir şekilde çıkar, Şehvet ve Tutkuyu yıkayıp arındırırlar. Diğer yandan, Kuzeydeki Gnomlar [Not: Toprak Elemental Varlıkları], aynı çamurlu suyun kumdan geçerek temizlendiği gibi, onu atalet ve aptallıktan arındırırlar. Bütün bu süre zarfında, operatör inisiyasyonlarının birinde verilen talimatı aklında tutar, veya daha doğrusu bu talimat artık kişiliğinin bir parçası olmuş, onun bilinçdışı dünya algılayışıyla bütünleşmiştir: "Bundan böyle Slifler gibi hızlı ve aktif olun, ama havai ve kaprisli olmayınız. Salamander gibi enerjik ve güçlü olun, ama öfkeli ve sinirli olmayınız. Undinler gibi, esnek ve imajlara yatkın olunuz, ama aylak ve tutarsız olmayınız. Gnomlar gibi çalışkan ve sabırlı olunuz, ama kaba ve aç gözlü olmayınız. Böylece ruhsal güçlerinizi yavaş yavaş geliştirirsiniz ve elementalleri hükmetmeye layık olursunuz."
Elemental invokasyonlar en az 70 - 80 dakika yoğun majikal konsantrasyon gerektiren çok zor bir iştir, bunlar tamamlandıktan sonra, operatör çağrılan güçlerin geldiklerinden ve arınmaların faydalı etkilerinden emin olunca, ikinci safhaya başlar ve hem pozitif, hem de negatif yönleriyle beşinci elementi, simyasal beşinci özü, Akaşa veya Eterin invokasyonunu yapar. Bu iki invokasyonun etkisi hazırda operasyon mekanına celp edilmiş dengelemek ve ayrıca, operatörün bilinçaltı psişik varlığı ile irtibat kurmak üzere yüksek ruhsal güçlerinin ineceği bir eterik kalıp veya astral boşluk yaratmaktır.
Bu noktada, mistik ziyafeti kutlamak adettir, bu da görünüşe bakarsak Çod ziyafetindeki amaç itibarıyla tam tersidir. "Sonuf vaorsagi goho lada balta" (Hak Rabı, sizi yukarıdan hükmediyorum dedi) ile başlayan Mistik Birleşim Tablosunun güçlü Enokyan invokasyonunu güçlü bir şekilde okuduktan sonra, Magus (majisyen) dört elementin Komünyonunu kutlamaktadır. Böylece, altarda (sunak) gül parfümü, lambanın alçak alevi, ekmek, tuz ve şarap, böylece kuvvetli bir şekilde ilahi güçle şarj edilir. Böylece elementleri sindirdikçe, ruhsal enerji sadece kendi egosunu değil, ama kendi alt araçlarının içerdiği bütün sayısız hücre ve yaşamları da yüceltir. Hatta fazlası, invokasyonuna yanıt olarak astral çevresini saran bütün ruhsal varlık, melek, elementalleri de etkiler. Böylece, bütün dinlerin mistik esaslarının paylaştığı insanın gelişmesiyle birlikte alt varlıklarının da yüceltilmesi de gerçekleşmiş oluyor. Bu durumunda bunu majikal invokasyon ve Komünyon ile gerçekleştiriyor, sadece kendisi ilahi ruhun inişiyle kutsanmıyor, ama bütün varlıklar onunla birlikte ihtişamı paylaşıyor. Kutsamayı esirgemek diye bir şey yoktur, çünkü aynı Çod ritüelinde olduğu gibi, hiçbir varlıktan güç esirgenmez.
Seromoninin başında bütün güç ve varlıklar dikkatli bir şekilde uygun defetme ritüelleri ile defedilmektedir, böylece seremoninin uygulanması için temi ve kutsal bir alan açılmış oluyor. Ama bu kutsanmış küresel alanın içine şeylerin beş bölmesine tabi bütün elemental varlıklar çağrılır. Dönüştürülecek bu güçlü cisim magusun küresindeki nahoş elementleri emerek temizledikten sonra Komünyon ve inen ışıldayan Işık tarafından kutsanır ve takdis edilir. Operasyonun tamamı aşağıdaki hitabeyle kapanır:
"Oyum, O Doğumsuz Ruh, ayaklarından görebilen, kudretli ve ezeli ve ebedi Ateş. Oyum, O Hakikat, yeryüzünde şerliğin varoluşundan nefret eden. Oyum, O Şimşek çarptıran, yıldırım yağdıran. Oyum, O yeryüzüne yaşam veren yağmurları yağdıran. Oyum, O daima ağzından alevler fışkıran. Oyum, O Işığın içine doğuran ve tezahür ettiren. Oyum, O Dünyanın Nuru, Adım da Yılanla Sarılı Kalptir."
Bu Osiris tanrı formunun yeniden formüle edilmesine denk gelir ve son hitabenin her sözüyle majisyen bunların o anda dahi Işığı üzerine inen Tanrının ilahi özelliklerine uyduğu hayalini etmek için çaba verir. Nihai sonuç aydınlanma ve vecittir, magusun şuurunun bütün yaşayanların şuuruyla özdeşleşmesi, bütün uzay ve zamanı kapsayan Tek Yaşam ile, Işık ile tarif edilmez bir birlik.
Ümit ederim ki, maalesef son birkaç yıldır birçok kişi tarafından inanıldığı gibi Batı Maji kavramları hiç bir şekilde Tibet ve Doğuda yaygın olanlara kıyasla noksan değildir. Sadece felsefi yapılarında bazı değişikler vardır. Bu farkın kaynağı değişik psikolojik ihtiyaçlarda yatar ve bunlar hiç bir zaman uzlaşmaz değildir.
Burada Doğu ve Batı arasında ortak çeşitli majikal ilgi alanlarının arasındaki kıyaslamayla tatmin olmak durumundayım. Bunları kıyaslama arzusu esasen, okuyucunun son derece ilgi çekici diğer konulara rastlayabileceği, Albay Waddell'in gerçekten kapsamlı ve skolastik kitabının okumamdan kaynaklandı. Ancak bence okuyucu Lamaların uygulamaları ve çeşitli seremonilerinin majikal anahtarlarına sahip değilse, olası olarak sıkılır ve bunları tam olarak anlamaz. Derin saygı ve huşu beslediğim Doğu bilgeliğe bir yana, bu durumda Batı maharetiyle geliştirilmiş Teurji'nin etüdü Majikal yolda ruhsal gelişmenin gerçek niteliği konusunda daha iyi ışık tutacağı inancındayım. Doruktaki göz kamaştırıcı vizyona erişmenin yolu çoktur ama amaç tekdir. Olası olarak meditasyon ve yoganın içsel tefekkür süreçleri açsından Doğu, Batıdan çok ileridir. Şüphesiz ki bu konuda "Patanjali'nin Yoga Aforizmleri"nden daha iyi bir kitap yoktur ve Blavatsky'nin Teosofi'yi Batıya getirmesini takdirle karşılıyorum, ama Teurji, Batı ekollerinde güneşli zirvelere tırmanmıştır. Majinin dış dünyanın dikkatinden titizlikle korunduğu, ama bir şekilde başarılı bir şekilde uzun süredir kullanıldığı gizli inisiyasyon sığınaklarımız Doğu sistemlerinin herhangi birinde bulunanlardan daha ince, daha asil ve daha ruhsal bir yoruma sahiptir.
Kendi açımdan, Teurji'nin ideallerini şaşmaz bir şekilde ifade ettiğini söyleyebilirim. Waddell'in kitabına bakılırsa Tibet şemasında açıkça görülen ifrit ve cinlerin dehşetengiz ürkütücülüğü vs. konusunda hiçbir kargaşalı batıl inanç sunmamaktadır. Lamaların bütün majikal çabaları şer ruhların korkusu veya nefretinden kaynaklanıy
Enokyan Maji
Konu: Enokyan Maji
Yazan: Josh Geller
Tercüme eden: Kemal Menemencioğlu
Not: Yanda Yazının İngilizcesi Bulunmaktadır
Enokyan Maji sistemi, 1580’li yıllarda Dr. John Dee ve Edward Kelley‘nin çalışmaları sonucunda elde edilen son derece karmaşık bir sembol ve dil sistemidir. Bu sistem onlara (teorik olarak) bedensiz varlıklar tarafından tebliğ edilmişti. (Tabii ki her ikisi de dindar veya en azından inançlı Hıristiyan olduklarından) bu varlıkları melek diye tanımladılar. Bu sistem, böyle kısa bir mektupta anlatmak için fazla kapsamlıdır. Hatta, Dee ve Kelley’nin sandıklarından çok daha kapsamlı (örneğin, Büyük Elemanlar Tablosu evrenin altı boyutlu bir şemasıdır. Dee ve Kelley’nin bunu idrak ettiklerini hiç sanmıyorum. Üç boyutun ötesini içerecek geometrik çalışmaların o devirlerde geliştiğini zannetmiyorum). Son asrın sonlarında, bazı Golden Dawn (Altın Şafak Cemiyeti) üyeleri tarafından bu konuda önemli çalışmalar yapıldı (özellikle McGregor Mathers ve Aleister Crowley). Bu sistemin evren görüşü şöyledir, fiziksel evren iki yöne aynı anda hareket eden dört boyutlu bir hiperküredir (Dördüncü boyutta hareket eden bir Einstein evrenini düşünürseniz - sanırım buna zaman benzeri hareket diyorlar- iyi bir benzetme olur.) Hiperküre elemanlara ve alt elemanlara bölünmüştür (Golden Dawn revizyonunda harfleri ve başka sembolik sistemleri içine yerleştirdiler), bunlar da ayrıca bölünür, dolayısıyla bütünün her biriminin içerdiği güç istenildiğinde belirli veya genel olabiliyor.
Varlıklar bu güçlerin çeşitli çalışmalarında kullanılacak insan dışı bir dilde yazılı bir dizi metin (çağrı veya anahtar) verdiler. Bu sistemde ayrıca, gezegen güçleri vs.. gibi oldukça yaygın Rönesans maji unsurları da vardır.
Crowley ve Neuberg’in mükemmel “Vision and the Voice” (“Vizyon ve Ses”) çalışma dizilerinde sabit yıldızları açık bir şekilde Enokyan alfabesinin harflerine ve diğer şeylere iliştirilmişti. Bu çalışma “Otuz Aethyr”de (Şuur Alanları) gezileri içerir. Bu Aethyr’ler, ortasında söz konusu kürenin (evreni temsil eden “Büyük Elemanlar Tablosu”) bulunan iç içe yerleşik bir dizi küre (hiperküreler) olarak düşünülebilir.
Josh
Kadim Maji Sırları
Yazan Mamduh Al Daye (Nineveh Shadrach) ve Frances Harrison
Birinci Bölüm
Majikal Yol
Çeviri Murat Sağlam
All Rights Reserved. Copyright © Hermetics.org 2006
Maji yaptığımız değil, olduğumuz şeydir. O binlerce yıldır dünyanın her yerinde vardı ve sanayileşmiş, yüksek teknolojide ustalaşmış modern çağımızda bile var olmaya devam etmektedir. Çeşitli nedenlerden dolayı son birkaç asırda eski ihtişamını yitirmiş ve kadim bilgiyi arayan birkaç insanla sınırlanmıştır. Fakat artık şartlar değişiyor, maji tekrar ana ilgi odağı haline geliyor. Modern medya halkın dikkatini majiye çekiyor. Halkta eski büyücülere dair anlatılan masalların gerçek olmasına dair derin bir istek var. Majisyenler ve büyücüler günümüzde de var olsa da, artık kimliklerini belli eden mücevherler takmıyor ve insanların arasında cübbeleriyle dolaşmıyorlar. Kadim yolları sessizlikle takip ediyor, sükunet içinde atalarımızın sözünü ettiği mucizeleri yaşıyorlar. Majinin bugün hâlâ var olmaya devam etmesinin sebebi, onun gerçek ve çalışan bir sistem olmasıdır. Bunu bizzat görmenizin vakti artık gelmiştir.
Bundan birkaç asır önce böyle bir kitaba sahip olmak, yakılma sebebiniz olurdu. Okült ve majiye ait kitaplar bugün kitapçıların raflarını süslüyor. Modern maji hakkında ne kadar çok kitap varsa, o kadar az majisyen vardır. Zamanla bu da değişebilir, fakat bunun değişip değişmeyeceği sizin gibi insanların majiyi bir hayat yolu olarak kucaklamalarına ikna edecek kesin tecrübeler yaşamalarına bağlıdır. Bunun gerçekleşmesi için majinin eski temeline dönmeli ve onu bir tür ritüel-psikoloji ve zihin gücü olarak görmek yerine, gerçek nesnel bir sanat olarak algılamalıyız. Majisyen için bir sonraki adım majiyi çevrelerindeki dünyadan faydalanmak ve bilgileriyle toplumlarına yardımcı olmak için kullanmaktır. Eskilerden Hillel bir vakitler şöyle demişti: “Eğer ben kendim için değilsem, kim benim için? Ben yalnızca kendim içinsem, ben neyim? Şimdi değilse, ne zaman?” Gelecekte majiye neler olacağı bir bilinmez, fakat size işe yarayan, güvenli ve gerçek majiyi vererek bu geleceği emniyete alabiliriz. Size yalnızca ruhani, duygusal ve fiziksel olarak faydalı olmakla kalmayacak, etrafınızdakilere el vermenizi ve dünyada bir farklılık yaratmanızı sağlayacak bir maji verebiliriz. Bu kitap sizi zorlayacak ve sınırlarınızın ötesine itecektir, fakat aslında hayatınızı değiştirecek olan ve dilerseniz dünyayı daha iyi bir yer haline getirmenize yardımcı olacak şey kitap boyunca verilen maji uygulamalarıdır. Bu kitaptaki teknikler ve ritüeller siz onları uygulamaya sokmadıkça kağıt üzerinde laflardan ibaret kalacaktır. Maji içinde büyü formülleri olan bir kitap almak ve – abrakadabra – fizik yasalarını aşmak değildir. Majisyenler yıllarca majiyi uygular ve yaşarlar. Nasıl din kitapları okuyarak derin dini deneyimler yaşayamazsanız, majiyi kuramsal olarak etüt etmek gerçek majikal deneyimler yaşatmaz. Gerçek bir majisyen olmak için majiyi uygulamalısınız.
Majide yeniyseniz bizi bu hayat biçimine bağlı tutan şeyin ne olduğunu merak edebilirsiniz. Maji son derece bireysel bir iş olduğu için bu, kişiden kişiye değişir. Bununla birlikte size kendi nedenlerimizi anlatabiliriz. Yıllardır maji yapmamızın sebebi, onun hâlâ insanoğlunun bugün sahip olduğu en önemli ruhani disiplinlerden biri olmasıdır. Maji bize her şeyden önce, birçok ruhani mucizeyi, aydınlanmayı, kişisel uyanışı, ruhani bulaşmaları ve birçok şeyi kişisel bir düzeyde yaşatacak araçlar sunar. Maji, peygamberlerin ve ariflerin yaşadıklarını gündelik hayatınızın bir parçası kılar. O ayrıca bize doğanın ruhuyla uyum içinde yaşamanın, farklılık ve önyargı engellerinin ötesine geçmenin, bizi kat be kat olgunlaştırmanın araçlarını sunar. Bize doğru eşi bulmaktan şifa almaya kadar, maddi hayatımızdaki meseleleri ve engelleri idare etmemizi sağlayacak bir sistem sunar. Majiyi sevdiğimiz için yapıyoruz, çünkü o bize tarifi imkansız sevinçler sunuyor. Maji bilgelik yoludur. Maji aşk yoludur. Maji size kişisel aydınlanma getiren ve bu aydınlanmayla birlikte devasa bir yaşama gücü veren ileri ruhani bir disiplindir.
Geçmişte maji öğrenmek istediğinizde bir Usta (Magus) arardınız. Yıllarca bu majisyenin çıraklığını yapar ve ondan sanatı öğrenirdiniz. En iyi yol hâlâ budur. İnsanlar yerleşmiş bir kurum içinde bir öğretmenin rehberliği altında maji öğrenmek için majikal tarikatlara, kovenlere, gruplara, cemiyetlere katılmaktadırlar. Majisyenler yerel tapınakların çevresinde oluşturulmuş gruplarda birleşirler ve bazıları mükemmel grubu aramak için gezgin gibi dolaşırlar. Bir gruba ait olma korkusuyla birlikte, yaşanan hüsranlar son zamanlarda solo çalışmaya dair bir eğilim yaratmıştır. Eğer binlerce majisyenin ve sosyal desteği olduğu bir şehirde yaşıyorsak bu bir sorun oluşturmaz. Fakat böyle bir şey yoktur ve bu yol zaten kendimizi başkalarında yalıtmamıza gerek kalmayacak kadar yalnız bir yoldur. Bugün majikal tapınaklara geçmişte olduğumuzdan daha fazla ihtiyacımız vardır. Bugün dünya, bizi geçmişin karanlığına götürmek isteyen dini fanatiklerin yükselişine tanıklık etmektedir. Majikal localar majisyenleri birleşip kendi hayat biçimlerini korumaları için önemli yerlerdir. Bu yerler kusurdan azade olmasa da, okültMajikal Başarının İlkeleri
Her sanatın en yüksek başarı için tasarlanmış ilkeleri ve takip edilecek yolları vardır. Maji bir istisna değildir. Ortaçağlı okült alimler çeşitli deneylerin bir sonucu olarak, okültizmin her dalı için farklı prensipler kaydetmişlerdir. Tradisyonumuzun birçok ustası bu ilkelerin kendi başarılarının sırrı olduğunu söylese de, onları burada, sizi dogmanın altında ezmek için sunmuyoruz. Daha modern yaklaşımlara alışkın olanlar bu kuralları fazla katı bulabilirler, fakat kendi tecrübelerimiz bize onların geçerli olduklarını gösterdi. Dileğimiz sizin başarılı olmanız. Buradakilerden mümkün olduğunca çok ilkeyi yüreğinize işlerseniz, majikal çalışmalarınızın sonuçlarının devasa ölçülerde ilerleyeceği kanaatindeyiz. İlkeler belli bir sıraya göre verilmemiştir, kendinizi bütün ilkelere birden ve hemen uymak zorunda hissetmeyiniz. Başlangıç olarak hem fikir olduğunuz ilkeleri takip edip geri kalanları deneyiniz. Onların neden değerli olduklarını kendi tecrübelerinizle görmeniz yeğdir.
İYİ KARAKTER: Majisyenler kusursuz erdem arketipleri değildir. Biz insanız, bütün kırılganlığı ve gücüyle. Ne var ki çalışmamız bizim aydınlık bir doğaya sahip varlıklarla yan yana durmamızı ve meleklerin huzurunda yürümemizi sağlar. Maji bizim beyhude şeyler aramayan, sığ maddeciliğin saplantısına batmamış canlı bir ruha dönüşmemizle ilgilidir. Çevrenizle ilişki içinde kim olduğunuzu kabul görün ve kabul edin. Ruhunuzu Yüce Ruh’un ve en yüksek erdemlerin peşinde gitmeye yoğunlaştırın.
Dini inançlarınıza aykırı herhangi bir şey yapmaktan imtina edin. Bir şekilde dininize aykırı düştüğüne inandığınız bir majikal çalışma yaptığınızda veya en derinlerinizde doğru olduğunu bildiğiniz bir şeye ters bir davranışta bulunduğunuzda, bu sizi suçluluk, utanç ve pişmanlık duygularına sürükleyecektir. Size belli bir dini veya belli bir ahlaki ilkeleri şart koşmuyoruz. İnancınız ve ilkeleriniz ne olursa olsun, onlara sadık kalın. Eğer bir Işık majisyeni olmayı veya daha çok bilinen ismiyle Ak Büyücü olmayı diliyorsanız, şiddetten kaçının ve sevgi dolu, ahlaki bir hayat sürmeye çalışın. Eski Maji kitapları sizden doğruluk içinde hareket etmenizi tembih ederken, size kendi dönemlerinin ahlakını vaaz etmiyorlardı. Söylemek istedikleri yalnızca şuydu: “Benzer benzeri çeker.” Sevgi, ışık ve hayat ilkeleriyle ne kadar uyum içindeyseniz, ruhani alem ve bu değerlerin cisimleşmesi olan varlıklarla o kadar uyum içinde olursunuz.
TEMİZLİK: Maji uygularken yaşadığınız yere yüksek mertebeden birçok ruhani varlık davet etmiş olursunuz. Temizlik ortamın titreşimlerini yükseltir. Eski majisyenler uzun süren majikal ritüeller sırasında günde yedi kez kadar yıkanırdı. Kuşkusu bu kitapla yapacağınız maji seviyesi için böyle bir temizlik gereksizdir. Bununla birlikte maji çalışırken ortam ve kıyafetleriniz temiz olmalıdır. Aynı şekilde yazı yazmak için kullandığınız mürekkep, kağıt ve metaller gibi araçlar da.
DİYET: Başarılı bir majikal çalışmanın önündeki sık rastlanılan bir engel dolu bir midedir. Günlük uygulamalar için çalışmanızı yemek yemeden önce veya yediklerinizi iyici sindirdikten sonra yapın. Geleneksel olarak majisyenler karmaşık ritüelleri yaparken uzun süre boyunca oruç tutarlardı. Ayrıca siz yediğiniz şeysiniz diyen eski sözü mutlaka duymuşsunuzdur. Yiyecek enerjidir ve hayvani ürünler titreşiminizi sebzelerden farklı etkilerler. Eski majisyenler çalışmalarından önce ve çalışmaları sırasında et yemekten imtina ederlerdi. Birçoğu vegan bir diyeti takip ederek yaşamıştır. Fakat isterseniz maji çalışırken et yemeye devam edebilirsiniz. Biz de et yerken öyle yapıyorduk. Ne var ki dürüst olmak gerekirse et yemeyi bıraktığımızda majikal çalışmamız çok ilerledi.
Eski majisyenler bazı sebzeler yemekten de kaçınırlardı. O vakitlerde insanların diş fırçaları ve gargaraları yoktu. Genel felsefelerine göre majikal çalışma öncesinde ve çalışma sırasında sarımsak, pırasa, soğan gibi keskin kokulu şeyler yemek ağzınızda kötü bir koku bırakırdı. Bunlar çok yendiğinde ise koku terinizle çıkardı. Kadimler saflık ve temizliğe çok önem verirlerdi ve isimlerin zikri sırasında kötü kokmak istemezlerdi. Ayrıca bu sebzelerin kokularının Cinlerin hoşuna gitmediğine ve onları getirmeyi zorlaştırdığına inanırlardı.
İZİN ALMAK: Maji uygularken kadim enerjileri kullanacak ve meleklerden cinlere kadar birçok varlığı davet edeceksiniz. Bugünün majisyenleri bunu istedikleri amaçla ve istedikleri zaman yapabileceklerine inanıyorlar. Bu pek doğru bir şey değildir. İzin almak bir ritüelin başarılı olması veya olmamasını belirleyebilir. İzin bir inisiyasyon (el alma) halinde de gelebilir. Bir melek çağrılmadan önce o melekle bir anlaşmayla da sonuçlanabilir.
Bu izin bir kehanet sonucunda da belirebilir. Çalışmanızın başka insanların hayatında bazı etkileri olacaksa veya yüksek derecede tekamül etmiş bir varlığı davet edecekseniz, kehanette bulunmak özellikle önemlidir. Eskilerin kullandığı kehanet tekniklerinden biri, birkaç hafta boyunca devam eden belli bir ritüelden ibaretti. Eğer majisyen operasyonun sonucunda elinde bir leke belirdiğini görürse izin aldığını bilirdi. Diğer yöntemler bazı dualar edip tefekkürlerde bulunmak ve sonra nasıl hissettiğine bakmaktı. Eğer içlerinde korku uyanırsa ritüel yapılmayacak, fakat kendilerini açık ve huzurlu hissediyorlarsa ritüele izin çıktı demekti. Modern okültistler Tarot gibi başka yöntemlere güveniyorlar. Her ritüel yaptığınızda kehanet kullanmak zorunda değilsiniz. Sizden sadece enerjilere uyumlu olmanız ve çalışmadan önce işbirliği yapacağınız varlıklarla yolunda giden ilişkilere sahip olmanız beklenmektedir.
GÖĞÜN İZLENMESİ VE RİTİM: Majikal akımlar göksel gelgitlerin etkisi altındadır. Bugün ortalama bir sonuç olarak yaptığınız ritüel ertesi gün son derece başarılı olabilir. Bazı ritüeller astrolojik şartlardan diğerlerine göre daha fazla etkilenirler. Bu gelgitleri takip edebilmek için majisyenler, bugün çok iyi bilinen gezegensel saatler gibi okült tablolar ve takvimler yapmışlardır. Kimi günlerin yapıcı çalışmalar için daha iyi olduğu, kimi günlerin ise yıkıcı çalışmaya daha uygun olduğuna inanılır. Bu günler kameri takvime dayanır ve Ay’ın gökyüzündeki konumuyla ilgilidir. Aşağıdaki günler yıkıcı günlere ait olduğu için yapıcı çalışmalar için kullanılmazlar: 3., 5., 13., 16., 21., 24. ve 25.inci günler.
Diğer önemli okült zamanlama emareleri, ay menazilleri ve yükselenle gezegenleri hizada olması veya gezegenlerin yükselene iyi açılar yapmasıdır. Ayrıca her ay fazı yapılacak çalışmanın türünü etkiler. Bu etkiler yalnızca çalışmanın türüyle değil, aynı zamanda ayrıntılarıyla ilgilidir. Genel olarak yapıcı işler için büyüyen ay, yıkıcı işler için ise küçülen ay iyi bir vakit oluşturur. Bu ilkelere çok özel durumlarda yer değiştirebilir, dolayısıyla çok kapsayıcı kurallar olarak görülmemelidir. Fazları büyüme ve küçülme olarak düşünüp çalışmanızın ayrıntılarına bakın. Ayrıca başka bir vakti bekleme konusunda uyarı yapan diğer astroloji etkenlere bakmanız gerekebilir. Kötü etkiler altında büyüyen bir ay, yapıcı bir çalışma için iyi bir iletken değildir. Başarı şansınızı arttırmak için bu gelgitleri iyi takip etmeye çalışın.
Gördüğünüz gibi kadimlerin majisi yıldızların ve göklerin ekseninde dönüyordu. Onlar hatta belli konfigürasyonların olduğALIŞTIRMA ÜÇ – Bir Mum Işığı İmgeleme-
Bir sonraki adım imgelemi hayal gücüne dayanan duyusal algılama alanına taşımaktır. Bunu mümkün olduğunca çok duygu koyarak yapmanız veya yaptığınızı düşünmeniz gerekiyor. İmgeleme alıştırması için mum kullanacaksınız. Daha önceki alıştırmalarda olduğu gibi bir tür gevşeme alıştırmasıyla başlayın ve önünüzde bir mum yakın. Mum alevine birkaç dakika boyunca bakın. Gözleriniz yorulana kadar kırpmadan bakın. Alev dışında hiçbir şey düşünmemeye çalışın. Kendinizi tümüyle aleve ve onun titremelerine dikkat kesilmeye bırakın. Şimdi gözlerinizi kapatın ve alevin imgesini zihninizde yakalamaya çalışın. İmgeyi zihninizde mümkün olduğunca sağlam bir şekilde tutmaya çalışın. İmgenin gerçeğe uygun olup olmadığını dert etmeyin. Bırakın istediği biçim ve büyüklükte olsun, siz imgeyi zihninizde tutun yeter. İmge solmaya başladığında veya zihinde tutması zorlaştığında önceki adımları tekrar edin. İmgeyi zihinde tutmaya çalışın, mümkün olduğunca gerçek kılın. Alev üzerine odaklanın ve tıpkı gerçek alevde olduğu gibi ona bakın. İmgenin bozulmamasına çalışın. Bu sizin imgeleme dayanıklılığınızı geliştirecektir. Bu alıştırmayı birkaç hafta boyunca size kolay gelene kadar yapın.
Alıştırma kolaylaştığında bir sonraki alıştırmaya geçme vakti gelmiştir. Zihninizde alev imgesini canlandırdıktan sonra onun boyutunu değiştirmeye çalışın. Önce büyütün, sonra küçültün. Sonra, alevin rengini farklı tonlara büründürün. Alevin sanki bir esinti vurmuş gibi dans etmesine izin verin. Dikkatinizi alevden mumun gövdesine çevirin. Mumun titrek ışık altında erimesini izleyin. Mumun rengini değiştirin. Zihninizde onu elinizden geldiğince canlı oluşturun. Serbestçe imgeleyin. İmgeliyormuş gibi yapın. Alıştırmanın bu aşamasını sizin için kolaylaşana kadar tekrar edin.
Şimdi imgelemenize duyusal unsurlar ekleyebilirsiniz. Zihninizde mum imgesini uyandırdıktan sonra mumun sevdiğiniz bir kokuyla, örneğin vanilya veya gül kokusuyla koktuğunu hayal edin. Kokuyu burun deliklerinizde elinizden geldiğince canlı bir biçimde hissetmeye çalışın. İyice gerçek hissedene kadar buna devam edin. Zihninizde parmaklarınızı mumun üstünden geçirin. Alevin ısısını hissedin. Alevle oynarken kokuyu almaya devam edin, mumu diğer özelliklerine de dikkat edin. Zihniniz dolaşmaya başlarsa tekrar imgeye dönün. İhtiyaç duyduğunuzda gözlerinizi açın ve mumla zihninizde yaptığınız şeyleri fiziksel olarak yapın. Sonra tekrar gözlerinizi kapatın ve imgeleminizde duyuları tekrar yakalayın. Bütün bunları eksiksiz yapabiliyormuş gibi yapmayı unutmayın.
ALIŞTIRMA DÖRT – Bütün Duyuları Kullanmak
Şimdi imgeleme alıştırmalarını bir sonraki aşamaya taşıyabiliriz. İmgelem düzeyinde görmeniz, hissetmeniz, işitmeniz, dokunmanız ve koklamanız gerekir. Sonraki birkaç hafta boyunca bu alıştırmaya devam edin. Majikal çalışmalarınızda ilerledikçe bu çalışmaya tekrar geri dönmek de isteyebilirsiniz. Gevşemiş bir halde aşağıdakilerden seçtiklerinizi imgeleyin:
• tanıdığınız ya da yeni gördüğünüz birinin yüzü
• bir gül veya sevdiğiniz bir çiçek
• sürekli temas halinde olduğunuz tanıdığınız bir insanın sesi
• kabından yemek yiyen bir kedi veya köpek
• bütün eşyalarıyla birlikte evinizdeki bir oda
• yumuşak bir elin dokunuşu veya yumuşak bir kürk hissi
• bir kaşıntı
• limonun veya en sevdiğiniz meyvenin tadı
• açlık duygusu
• bir gazetenin manşetini okumak
• hazırlanan bir sandaviç
• yüzmek veya koşmak
• oyun oynayan çocuklar
• teker teker elbiselerinizi çıkarmak
ALIŞTIRMA BEŞ – Açık Gözlerle İmgeleme
Bu alıştırmanın amacı size gözleriniz açıkken çeşitli renkleri görmeyi öğretmektir. Basit bir alıştırmadır, fakat ustalaşmak için pratik yapmanız gerekir. Tüm yapmanız gereken önünüzde yatay bir çizgi boyunca parmağınızla şu renklerde bir çizgi çizmenizdir: beyaz, gri, siyah, mavi, kırmızı, sarı, eşi, turuncu ve mor. Çizdiğiniz çizgi açık ve parlak bir renge sahip olmalıdır. Çizgiyi gözleriniz açıkken fiziksel ve zihinsel gözlerinizle aynı anda görmelisiniz. Hayal gücünüzü sonuna kadar kullanın. Çizgiyi önünüzde kaybolmadan en az 20 saniye tutun. Eğer görselleştirme yeteneği güçlü bir arkadaşınızla çalışırsanız, bu çok eğlenceli bir alıştırma olabilir. Renklere ve sırasına önceden karar veriniz. Karşınızdaki insan size rengini söylemeden gözlerinizin önünde bir çizgi çizsin. Bu kişinin seçilen rengi hayal ettiğinden emin olunuz. Düşünmeyin, aklınıza gelen rengi söyleyin. Eğer rengi doğru bildiyseniz ve yakın bir renk söylediyseniz hanenize 1 puan, bilemediyseniz 0 yazın. Sonra yer değiştirin ve arkadaşınızın başarısını test edin. Önceden karar vermiş olduğunuz tur sayısını bitirince kimin daha çok puan yaptığına bakınız. Kişiler havada çizgi çizmeden önce rengin adını bir kağıda yazabilirler. Bu teknikte başarı oranınız sizi şaşırtacaktır. Başlangıçta çok yüksek bir skor elde etmeseniz de % 70 başarı elde edene kadar çalışmaya devam edin.
İkinci adımda size bir mızrak ve beş köşeli yıldız gerekiyor. Nefes hayatın taşıyıcısıdır ve enerjinin bütün beden içinde hareketini sağlar. Nefesle kontrol edilebilecek iki tür enerji vardır: sıcak, yani şemsi (güneşsel), soğuk yani kameri (aysal). Nefes bedeni gevşetmek ve alternatif bilinç halleri yaratmak için de kullanılabilir. Gevşeme için nefesinize iyice hakim olmanız çok önemlidir. Bu stres, mücadele ve kasılmalar çağında, özellikle Batı dünyasında “hastalıkla” savaşacak silahlara sahip olmak önemlidir. Ne kadar gevşek ve rahat olursak, majikal enerjiye o kadar açık oluruz. Bu bölümde verilen nefes teknikleri uzun dönemli ruhani majikal gelişimde çok faydalı olacaktır. Bu teknikler Kameri Nefes, yani sadece sol burun nefesine dayanmaktadır. Kameri nefesin amacı bedeninizi gevşetmek ve sizi İlahi Işık’ın tesirlerine açmaktır. Bu alıştırmaların hepsi sizin için çok kolay hale gelene kadar tekrar edilmelidir. Bundan sonra ikinci adıma geçebilirsiniz. Nihai aşamaya gelmek birkaç yılınızı alabilir. Majiye başlamak için nihai aşamaya gelmeyi beklemeyin.
ALIŞTIRMA BİR - Kameri Nefes
Omurganız dik olarak bir sandalyede veya bağdaş kurarak yere oturun. Gözlerinizi kapatın ve düşüncelerinizi sakinleştirmeye çalışın. Yavaş ve derinden nefes alın. Dört saniye boyunca nefes alın, dört veya sekiz saniye boyunca nefesinizi tutun ve dört saniye nefes verin. Bu alıştırma yalnızca sol burun deliğini kullanıyor, sağ burun deliğinizi bir şekilde kapatın. Nefes alırken içinizden Toren veya Kadeş veya benzeri bir Işık ismini titreştirin. Yirmi kez tekrarlayın. Daha fazla veya daha az yapmayın. Bu alıştırmayı en az on hafta boyunca yapın.
ALIŞTIRMA İKİ – Uzun Kameri Nefes
Bu alıştırma bir öncekiyle aynıdır, tek fark süresindedir. Yedi saniye boyunca nefes alın, on saniye tutun, yedi saniyede verin. Bu alıştırmanın yapılması gereken süre on ile yirmi hafta arasındadır. Bu nefes süreleri size zor gelirse önceki alıştırmayı biraz daha yapın.
ALIŞTIRMA ÜÇ- Daha Uzun Kameri Nefes
Süre bu alıştırmada biraz daha uzundur. On saniye süresince nefes alacak, yirmi saniye tutacak ve yirmi saniyede vereceksiniz. Bu alıştırma on yirmi hafta tekrarlanmalıdır. Bu noktada içsel duyumsal farkındalığınızda ve duyarlılığınızda bir artışa tanık olabilirsiniz. Bu alıştırma size zor gelirse önceki alıştırmaya dönün.
ALIŞTIRMA DÖRT – NihÜÇÜNCÜ YÖNTEM
Nefes: Üçe kadar sayarak nefes al: bir, iki, üç. Nefesini üçe kadar tut. Üçe kadar sayarak ver. Bu çalışmada nefesi saymak o kadar önemli olmasa da, aynı ritmi korumak çok önemlidir.
Yordam: Başınızın üstünde beyaz bir ışık topu düşleyin. Bu top parlak beyaz bir maddeden yapılmış. Gittikçe güçleniyor ve o güçlendikçe kendinizi daha iyi hissediyorsunuz. İçinizden sayın 100, 99, 98 Derin bir nefes alın ve ışığın burun deliklerinizi doldurduğunu imgeleyin. İçinizden tekrarlayın: “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha derin bir gevşeme ve farkındalık haline giriyorum. Zihnim sakin, bedenim çok rahat.” Bu ışık topunun bedeninizi sıcak ve sakin tuttuğunu imgeleyin. Üç sayı daha sayın, 97, 96, 95. Her üç sayıdan sonra derin bir nefes alıp burunu deliklerinizi beyaz ışıkla doldurarak içinizden tekrarlayın. “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha derin bir gevşeme ve farkındalık haline giriyorum. Zihnim sakin, bedenim çok rahat.” 4, 3, 2, 1 diye sayana kadar bu süreci tekrarlayın ve son defa tekrarlayın: “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha derin bir gevşeme ve farkındalık haline giriyorum. Zihnim sakin, bedenim çok rahat.” Bu hale her zaman girebileceğinizi bilin. İçinizden tekrarlayın: “Zihnim ve duygularım benim için farkındalık ve zevk kaynağı. Aldığım her nefesle bedenim canlanıyor ve içim enerji doluyor. Huzur içindeyim, bedenim bir huşu içinde. Gevşemiş haldeyim ve bedenim sınırsız bir enerjiye bağlanıyor. Hayatın ilk özüyle birim, bedenimdeki her hücre bu öze bağlanmış durumda. Ben sevgiyim, ben ışığım, etin içindeki hayatım. Sakinim. BİR’İM. Huzurluyum.”
Yukarıdaki alıştırmalardan majikal çalışmanız için en uygun bulduğunuzu kullanın. Eğer imgeleme, nefes ve gevşeme yeteneklerinize güveniyorsanız, alıştırmaları yapmasanız da olur. Bu alanlarda zayıfsanız, doğrudan majikal çalışmaya girmeden önce onlarla birkaç hafta çalışın.
Majikal Meditasyonlar
Meditasyonlar dönüşüm sürecinin anahtarıdır. Birçok menfi ruhani ve psikolojik alışkanlıkların kökü zihinsel alışkanlıklarda ve deneyimlerdedir. Meditasyonlarla zihinsel dönüşüm ruhani ve majikal değişim için harika bir araç olabilir. İlk meditasyon benzersizdir ve istediğiniz herhangi bir ortamda yapılabilir. Amacı başka bir insanın bakış açısını, özellikle bu bakış açısının ruhani özünü anlamanıza yardımcı olmaktır. Başka majisyenlerle çalışırken ikiniz arasında güçlü bir bağ kurmak ve majikal çemberi güçlendirmek çok önemlidir. Arkadaşlar, aşıklar ve hatta tümüyle yabancı insanlar arasında bile kullanılabilir. İkinci meditasyon dizisi sağlık ve refah, İlahi olana yaklaşmak, majikal gelişme kaydetmek gibi ruhani faydalar gibi dünyevi yararlar içindir.
İlk meditasyon için siz ve arkadaşınız gürültüsüz, dikkat dağıtan şeyler olmayan bir oda bulmalısınız. Işıkları karartmanız veya sadece mum ışığı kullanmanız yeğdir. Ayrıca çok keskin olmayan bir tütsü de kullanabilirsiniz. Karşılıklı olarak bağdaş kurarak yere oturun. Eğer bağdaş kuramıyorsanız size rahat gelen başka bir pozisyonda oturun. Tek şart ikinizin de rahat oturması ve dizlerinizin birbirine değmesidir. Her ikiniz de avuç içlerinizi önünüze uzatmalısınız. Avuç içlerinizi birbirine değdirin. Alnınız değecek şekilde başınızı hafifçe öne eğin. Özellikle üçüncü gözünüzün, kaşlarınızın üstündeki noktanın değmesi önemlidir. Dizleriniz, elleriniz ve alınlarınız birbirine değdikten sonra bir gevşeme alıştırmasına başlayın. İyice gevşedikten sonra küçük parmağınızla zihinsel transferin başladığını işaret edin. Bütün bilincinizi ve dikkatinizi üçüncü gözünüz üzerine odaklayın. Geri kalan her şeyi unutup yalnızca üçüncü gözünüze dikkat kesilin. İkinizin üçüncü gözünün tek bir üçüncü gözü dönüştüğünü hissedin. Kendinizi bir kapının önünde dururken imgeleyin. Bu kapı arkadaşınızın üçüncü gözüdür. Bilincinizin bu kapıdan geçtiğini hissedin. Sanki sadece üçüncü gözünüzde mevcutmuşsunuz gibi bütün bilincinizin ve farkındalığınızın burada toplandığını imgeleyin. Kendi üçüncü gözünüze değil, eşinizin üçüncü gözüne odaklanın. Şimdi bilincinizi yavaş yavaş yeni bedeninize, yeni kollarınıza, yeni bedeninize, bacaklarınıza ve ayaklarınıza dağıtın. Bu yeni bedeni kendi bedeniniz gibi hissedin, bu yeni bedenden başka bedeniniz yok. Geldiğiniz beden artık size ait değil. Bu yeni bedenin duygularının ve hatıralarının, bunlar sanki size aitmiş gibi bilincinize akmasına izin verin. Daha önceki alıştırmalarda geliştirmiş olduğunuz zihinsel duyularınızı kullanın. Bırakın duygular size ele geçirsin, onlar şimdi sizin duygularınız. Artık bu kişi olduğunuza hiçbir kuşku duymayın. Siz her zaman bu kişiydiniz. Her zaman bu bedene sahiptiniz. Her zaman bu duygulara ve hatıralara sahiptiniz.
Hazır olduğunuzda bedeniniz nasıl terk ettiyseniz, aynı şekilde acele etmeden ona geri dönün. Transferin gerçekleşeceğine dair aranızda bir işaret belirlemiş olmalısınız. Bilincinizin şimdi içinde bulunduğunuz bedenin üçüncü gözünde toplandığını imgeleyin. Eski bedeninize doğru harekete geçin. Hareketi ve geçişi hissedin. Bedeninize döndükten sonra ziyaret ettiğiniz bedene yaptığınız gibi onun kontrolünü alın. Bu olduğunda yavaş yavaş üçüncü gözlerinizi birbirinden ayırın. Sanki birbirine yapışmış ve zorla ayrılıyorlarmış gibi bir his olmalıdır. Ayrılma sırasında ani bir hareket yapmayın, yavaş yavaş ve nazikçe ayrılın. Tümüyle ayrıldıktan sonra yavaş nefes alıştırması yapın. Yanınızda getirdiğiniz ve geride bıraktığınız ruh özünü ruhunuza katmak için kendinize süre tanıyın. Bundan sonra eşinizle düşüncelerinizi, duygularınızı ve deneyimlerinizi paylaşabilirsiniz. Bu alıştırmayı ne kadar çok yaparsanız o kadar etkili olacaktır.
Bir sonraki meditasyon serisi haftanın günlerine ayrılmıştır. Her biri yarım saatinizi alacaktır ve uzun süre uygulandıklarında etkililikleri artacaktır. Bu meditasyonlar hayatınıza güzellik, sağlık, zenginlik, neşe ve zeka getirmek için tasarlanmışlardır. Bu özelliklerden her biri başka bir güne aittir. Altıncı gün içsel odaklanma günüdür. Majikal enerji bedeni, içsel gelişim ve benzeri konulara ayrılmıştır. Yedinci gün her zaman Işık’la karıştığınız, sevgi duygularına gark olduğunuz İlahi olanı temaşa etmeye ayrılmalıdır. Pazar günü güzelliğe, pazartesi zenginliğe, Salı sağlığa, Çarşamba akla, Perşembe neşeye ayrılmışır. Böylece içsel gelişim Cuma gününün, İlahi Olan ise Cumartesi’nin konusudur.
Bu meditasyonlar çeşitli teknikleri birleştirdiği için başka popüler yöntemlerden ayrılmaktadır. Daha ziyade zihninizi ruhani bedeniniz üzerine odaklayarak çalışmaktadırlar. Bu meditasyonlar için nefes alıştırmalarını, gevşeme egzersizlerini, görselleştirme becerisini, savrulmadan bir fikir üzerine odaklanma zihinsel becerinizi kullanmanız gerekecektir. Her günlük meditasyon en az bir ay boyunca günde iki defa uygulanmalıdır, en yüksek verim elde etmek için ise günde dört kez uygulanmalıdır. Meditasyon için etkili süre nefes alıştırmaları da dahil olmak üzere yarım saat ile bir saat arasında bir süredir.
Sağlık örneğini alalım. Rahat bir pozisyonda oturun ve nefes alıştırmalarını yapın. Sessizce yüksek, net ve güçlü bir sesle “Sağlıklıyım,” deyin. Dikkatiniz bu onaylama cümlesindeyken bedeninizi istediğiniz sağlık halinde imgeleyin. Yüzden başlayarak bedeninizin her yerini görün. Bedeninizin yeni, is
Konu: Enokyan Maji
Yazan: Josh Geller
Tercüme eden: Kemal Menemencioğlu
Not: Yanda Yazının İngilizcesi Bulunmaktadır
Enokyan Maji sistemi, 1580’li yıllarda Dr. John Dee ve Edward Kelley‘nin çalışmaları sonucunda elde edilen son derece karmaşık bir sembol ve dil sistemidir. Bu sistem onlara (teorik olarak) bedensiz varlıklar tarafından tebliğ edilmişti. (Tabii ki her ikisi de dindar veya en azından inançlı Hıristiyan olduklarından) bu varlıkları melek diye tanımladılar. Bu sistem, böyle kısa bir mektupta anlatmak için fazla kapsamlıdır. Hatta, Dee ve Kelley’nin sandıklarından çok daha kapsamlı (örneğin, Büyük Elemanlar Tablosu evrenin altı boyutlu bir şemasıdır. Dee ve Kelley’nin bunu idrak ettiklerini hiç sanmıyorum. Üç boyutun ötesini içerecek geometrik çalışmaların o devirlerde geliştiğini zannetmiyorum). Son asrın sonlarında, bazı Golden Dawn (Altın Şafak Cemiyeti) üyeleri tarafından bu konuda önemli çalışmalar yapıldı (özellikle McGregor Mathers ve Aleister Crowley). Bu sistemin evren görüşü şöyledir, fiziksel evren iki yöne aynı anda hareket eden dört boyutlu bir hiperküredir (Dördüncü boyutta hareket eden bir Einstein evrenini düşünürseniz - sanırım buna zaman benzeri hareket diyorlar- iyi bir benzetme olur.) Hiperküre elemanlara ve alt elemanlara bölünmüştür (Golden Dawn revizyonunda harfleri ve başka sembolik sistemleri içine yerleştirdiler), bunlar da ayrıca bölünür, dolayısıyla bütünün her biriminin içerdiği güç istenildiğinde belirli veya genel olabiliyor.
Varlıklar bu güçlerin çeşitli çalışmalarında kullanılacak insan dışı bir dilde yazılı bir dizi metin (çağrı veya anahtar) verdiler. Bu sistemde ayrıca, gezegen güçleri vs.. gibi oldukça yaygın Rönesans maji unsurları da vardır.
Crowley ve Neuberg’in mükemmel “Vision and the Voice” (“Vizyon ve Ses”) çalışma dizilerinde sabit yıldızları açık bir şekilde Enokyan alfabesinin harflerine ve diğer şeylere iliştirilmişti. Bu çalışma “Otuz Aethyr”de (Şuur Alanları) gezileri içerir. Bu Aethyr’ler, ortasında söz konusu kürenin (evreni temsil eden “Büyük Elemanlar Tablosu”) bulunan iç içe yerleşik bir dizi küre (hiperküreler) olarak düşünülebilir.
Josh
Kadim Maji Sırları
Yazan Mamduh Al Daye (Nineveh Shadrach) ve Frances Harrison
Birinci Bölüm
Majikal Yol
Çeviri Murat Sağlam
All Rights Reserved. Copyright © Hermetics.org 2006
Maji yaptığımız değil, olduğumuz şeydir. O binlerce yıldır dünyanın her yerinde vardı ve sanayileşmiş, yüksek teknolojide ustalaşmış modern çağımızda bile var olmaya devam etmektedir. Çeşitli nedenlerden dolayı son birkaç asırda eski ihtişamını yitirmiş ve kadim bilgiyi arayan birkaç insanla sınırlanmıştır. Fakat artık şartlar değişiyor, maji tekrar ana ilgi odağı haline geliyor. Modern medya halkın dikkatini majiye çekiyor. Halkta eski büyücülere dair anlatılan masalların gerçek olmasına dair derin bir istek var. Majisyenler ve büyücüler günümüzde de var olsa da, artık kimliklerini belli eden mücevherler takmıyor ve insanların arasında cübbeleriyle dolaşmıyorlar. Kadim yolları sessizlikle takip ediyor, sükunet içinde atalarımızın sözünü ettiği mucizeleri yaşıyorlar. Majinin bugün hâlâ var olmaya devam etmesinin sebebi, onun gerçek ve çalışan bir sistem olmasıdır. Bunu bizzat görmenizin vakti artık gelmiştir.
Bundan birkaç asır önce böyle bir kitaba sahip olmak, yakılma sebebiniz olurdu. Okült ve majiye ait kitaplar bugün kitapçıların raflarını süslüyor. Modern maji hakkında ne kadar çok kitap varsa, o kadar az majisyen vardır. Zamanla bu da değişebilir, fakat bunun değişip değişmeyeceği sizin gibi insanların majiyi bir hayat yolu olarak kucaklamalarına ikna edecek kesin tecrübeler yaşamalarına bağlıdır. Bunun gerçekleşmesi için majinin eski temeline dönmeli ve onu bir tür ritüel-psikoloji ve zihin gücü olarak görmek yerine, gerçek nesnel bir sanat olarak algılamalıyız. Majisyen için bir sonraki adım majiyi çevrelerindeki dünyadan faydalanmak ve bilgileriyle toplumlarına yardımcı olmak için kullanmaktır. Eskilerden Hillel bir vakitler şöyle demişti: “Eğer ben kendim için değilsem, kim benim için? Ben yalnızca kendim içinsem, ben neyim? Şimdi değilse, ne zaman?” Gelecekte majiye neler olacağı bir bilinmez, fakat size işe yarayan, güvenli ve gerçek majiyi vererek bu geleceği emniyete alabiliriz. Size yalnızca ruhani, duygusal ve fiziksel olarak faydalı olmakla kalmayacak, etrafınızdakilere el vermenizi ve dünyada bir farklılık yaratmanızı sağlayacak bir maji verebiliriz. Bu kitap sizi zorlayacak ve sınırlarınızın ötesine itecektir, fakat aslında hayatınızı değiştirecek olan ve dilerseniz dünyayı daha iyi bir yer haline getirmenize yardımcı olacak şey kitap boyunca verilen maji uygulamalarıdır. Bu kitaptaki teknikler ve ritüeller siz onları uygulamaya sokmadıkça kağıt üzerinde laflardan ibaret kalacaktır. Maji içinde büyü formülleri olan bir kitap almak ve – abrakadabra – fizik yasalarını aşmak değildir. Majisyenler yıllarca majiyi uygular ve yaşarlar. Nasıl din kitapları okuyarak derin dini deneyimler yaşayamazsanız, majiyi kuramsal olarak etüt etmek gerçek majikal deneyimler yaşatmaz. Gerçek bir majisyen olmak için majiyi uygulamalısınız.
Majide yeniyseniz bizi bu hayat biçimine bağlı tutan şeyin ne olduğunu merak edebilirsiniz. Maji son derece bireysel bir iş olduğu için bu, kişiden kişiye değişir. Bununla birlikte size kendi nedenlerimizi anlatabiliriz. Yıllardır maji yapmamızın sebebi, onun hâlâ insanoğlunun bugün sahip olduğu en önemli ruhani disiplinlerden biri olmasıdır. Maji bize her şeyden önce, birçok ruhani mucizeyi, aydınlanmayı, kişisel uyanışı, ruhani bulaşmaları ve birçok şeyi kişisel bir düzeyde yaşatacak araçlar sunar. Maji, peygamberlerin ve ariflerin yaşadıklarını gündelik hayatınızın bir parçası kılar. O ayrıca bize doğanın ruhuyla uyum içinde yaşamanın, farklılık ve önyargı engellerinin ötesine geçmenin, bizi kat be kat olgunlaştırmanın araçlarını sunar. Bize doğru eşi bulmaktan şifa almaya kadar, maddi hayatımızdaki meseleleri ve engelleri idare etmemizi sağlayacak bir sistem sunar. Majiyi sevdiğimiz için yapıyoruz, çünkü o bize tarifi imkansız sevinçler sunuyor. Maji bilgelik yoludur. Maji aşk yoludur. Maji size kişisel aydınlanma getiren ve bu aydınlanmayla birlikte devasa bir yaşama gücü veren ileri ruhani bir disiplindir.
Geçmişte maji öğrenmek istediğinizde bir Usta (Magus) arardınız. Yıllarca bu majisyenin çıraklığını yapar ve ondan sanatı öğrenirdiniz. En iyi yol hâlâ budur. İnsanlar yerleşmiş bir kurum içinde bir öğretmenin rehberliği altında maji öğrenmek için majikal tarikatlara, kovenlere, gruplara, cemiyetlere katılmaktadırlar. Majisyenler yerel tapınakların çevresinde oluşturulmuş gruplarda birleşirler ve bazıları mükemmel grubu aramak için gezgin gibi dolaşırlar. Bir gruba ait olma korkusuyla birlikte, yaşanan hüsranlar son zamanlarda solo çalışmaya dair bir eğilim yaratmıştır. Eğer binlerce majisyenin ve sosyal desteği olduğu bir şehirde yaşıyorsak bu bir sorun oluşturmaz. Fakat böyle bir şey yoktur ve bu yol zaten kendimizi başkalarında yalıtmamıza gerek kalmayacak kadar yalnız bir yoldur. Bugün majikal tapınaklara geçmişte olduğumuzdan daha fazla ihtiyacımız vardır. Bugün dünya, bizi geçmişin karanlığına götürmek isteyen dini fanatiklerin yükselişine tanıklık etmektedir. Majikal localar majisyenleri birleşip kendi hayat biçimlerini korumaları için önemli yerlerdir. Bu yerler kusurdan azade olmasa da, okültMajikal Başarının İlkeleri
Her sanatın en yüksek başarı için tasarlanmış ilkeleri ve takip edilecek yolları vardır. Maji bir istisna değildir. Ortaçağlı okült alimler çeşitli deneylerin bir sonucu olarak, okültizmin her dalı için farklı prensipler kaydetmişlerdir. Tradisyonumuzun birçok ustası bu ilkelerin kendi başarılarının sırrı olduğunu söylese de, onları burada, sizi dogmanın altında ezmek için sunmuyoruz. Daha modern yaklaşımlara alışkın olanlar bu kuralları fazla katı bulabilirler, fakat kendi tecrübelerimiz bize onların geçerli olduklarını gösterdi. Dileğimiz sizin başarılı olmanız. Buradakilerden mümkün olduğunca çok ilkeyi yüreğinize işlerseniz, majikal çalışmalarınızın sonuçlarının devasa ölçülerde ilerleyeceği kanaatindeyiz. İlkeler belli bir sıraya göre verilmemiştir, kendinizi bütün ilkelere birden ve hemen uymak zorunda hissetmeyiniz. Başlangıç olarak hem fikir olduğunuz ilkeleri takip edip geri kalanları deneyiniz. Onların neden değerli olduklarını kendi tecrübelerinizle görmeniz yeğdir.
İYİ KARAKTER: Majisyenler kusursuz erdem arketipleri değildir. Biz insanız, bütün kırılganlığı ve gücüyle. Ne var ki çalışmamız bizim aydınlık bir doğaya sahip varlıklarla yan yana durmamızı ve meleklerin huzurunda yürümemizi sağlar. Maji bizim beyhude şeyler aramayan, sığ maddeciliğin saplantısına batmamış canlı bir ruha dönüşmemizle ilgilidir. Çevrenizle ilişki içinde kim olduğunuzu kabul görün ve kabul edin. Ruhunuzu Yüce Ruh’un ve en yüksek erdemlerin peşinde gitmeye yoğunlaştırın.
Dini inançlarınıza aykırı herhangi bir şey yapmaktan imtina edin. Bir şekilde dininize aykırı düştüğüne inandığınız bir majikal çalışma yaptığınızda veya en derinlerinizde doğru olduğunu bildiğiniz bir şeye ters bir davranışta bulunduğunuzda, bu sizi suçluluk, utanç ve pişmanlık duygularına sürükleyecektir. Size belli bir dini veya belli bir ahlaki ilkeleri şart koşmuyoruz. İnancınız ve ilkeleriniz ne olursa olsun, onlara sadık kalın. Eğer bir Işık majisyeni olmayı veya daha çok bilinen ismiyle Ak Büyücü olmayı diliyorsanız, şiddetten kaçının ve sevgi dolu, ahlaki bir hayat sürmeye çalışın. Eski Maji kitapları sizden doğruluk içinde hareket etmenizi tembih ederken, size kendi dönemlerinin ahlakını vaaz etmiyorlardı. Söylemek istedikleri yalnızca şuydu: “Benzer benzeri çeker.” Sevgi, ışık ve hayat ilkeleriyle ne kadar uyum içindeyseniz, ruhani alem ve bu değerlerin cisimleşmesi olan varlıklarla o kadar uyum içinde olursunuz.
TEMİZLİK: Maji uygularken yaşadığınız yere yüksek mertebeden birçok ruhani varlık davet etmiş olursunuz. Temizlik ortamın titreşimlerini yükseltir. Eski majisyenler uzun süren majikal ritüeller sırasında günde yedi kez kadar yıkanırdı. Kuşkusu bu kitapla yapacağınız maji seviyesi için böyle bir temizlik gereksizdir. Bununla birlikte maji çalışırken ortam ve kıyafetleriniz temiz olmalıdır. Aynı şekilde yazı yazmak için kullandığınız mürekkep, kağıt ve metaller gibi araçlar da.
DİYET: Başarılı bir majikal çalışmanın önündeki sık rastlanılan bir engel dolu bir midedir. Günlük uygulamalar için çalışmanızı yemek yemeden önce veya yediklerinizi iyici sindirdikten sonra yapın. Geleneksel olarak majisyenler karmaşık ritüelleri yaparken uzun süre boyunca oruç tutarlardı. Ayrıca siz yediğiniz şeysiniz diyen eski sözü mutlaka duymuşsunuzdur. Yiyecek enerjidir ve hayvani ürünler titreşiminizi sebzelerden farklı etkilerler. Eski majisyenler çalışmalarından önce ve çalışmaları sırasında et yemekten imtina ederlerdi. Birçoğu vegan bir diyeti takip ederek yaşamıştır. Fakat isterseniz maji çalışırken et yemeye devam edebilirsiniz. Biz de et yerken öyle yapıyorduk. Ne var ki dürüst olmak gerekirse et yemeyi bıraktığımızda majikal çalışmamız çok ilerledi.
Eski majisyenler bazı sebzeler yemekten de kaçınırlardı. O vakitlerde insanların diş fırçaları ve gargaraları yoktu. Genel felsefelerine göre majikal çalışma öncesinde ve çalışma sırasında sarımsak, pırasa, soğan gibi keskin kokulu şeyler yemek ağzınızda kötü bir koku bırakırdı. Bunlar çok yendiğinde ise koku terinizle çıkardı. Kadimler saflık ve temizliğe çok önem verirlerdi ve isimlerin zikri sırasında kötü kokmak istemezlerdi. Ayrıca bu sebzelerin kokularının Cinlerin hoşuna gitmediğine ve onları getirmeyi zorlaştırdığına inanırlardı.
İZİN ALMAK: Maji uygularken kadim enerjileri kullanacak ve meleklerden cinlere kadar birçok varlığı davet edeceksiniz. Bugünün majisyenleri bunu istedikleri amaçla ve istedikleri zaman yapabileceklerine inanıyorlar. Bu pek doğru bir şey değildir. İzin almak bir ritüelin başarılı olması veya olmamasını belirleyebilir. İzin bir inisiyasyon (el alma) halinde de gelebilir. Bir melek çağrılmadan önce o melekle bir anlaşmayla da sonuçlanabilir.
Bu izin bir kehanet sonucunda da belirebilir. Çalışmanızın başka insanların hayatında bazı etkileri olacaksa veya yüksek derecede tekamül etmiş bir varlığı davet edecekseniz, kehanette bulunmak özellikle önemlidir. Eskilerin kullandığı kehanet tekniklerinden biri, birkaç hafta boyunca devam eden belli bir ritüelden ibaretti. Eğer majisyen operasyonun sonucunda elinde bir leke belirdiğini görürse izin aldığını bilirdi. Diğer yöntemler bazı dualar edip tefekkürlerde bulunmak ve sonra nasıl hissettiğine bakmaktı. Eğer içlerinde korku uyanırsa ritüel yapılmayacak, fakat kendilerini açık ve huzurlu hissediyorlarsa ritüele izin çıktı demekti. Modern okültistler Tarot gibi başka yöntemlere güveniyorlar. Her ritüel yaptığınızda kehanet kullanmak zorunda değilsiniz. Sizden sadece enerjilere uyumlu olmanız ve çalışmadan önce işbirliği yapacağınız varlıklarla yolunda giden ilişkilere sahip olmanız beklenmektedir.
GÖĞÜN İZLENMESİ VE RİTİM: Majikal akımlar göksel gelgitlerin etkisi altındadır. Bugün ortalama bir sonuç olarak yaptığınız ritüel ertesi gün son derece başarılı olabilir. Bazı ritüeller astrolojik şartlardan diğerlerine göre daha fazla etkilenirler. Bu gelgitleri takip edebilmek için majisyenler, bugün çok iyi bilinen gezegensel saatler gibi okült tablolar ve takvimler yapmışlardır. Kimi günlerin yapıcı çalışmalar için daha iyi olduğu, kimi günlerin ise yıkıcı çalışmaya daha uygun olduğuna inanılır. Bu günler kameri takvime dayanır ve Ay’ın gökyüzündeki konumuyla ilgilidir. Aşağıdaki günler yıkıcı günlere ait olduğu için yapıcı çalışmalar için kullanılmazlar: 3., 5., 13., 16., 21., 24. ve 25.inci günler.
Diğer önemli okült zamanlama emareleri, ay menazilleri ve yükselenle gezegenleri hizada olması veya gezegenlerin yükselene iyi açılar yapmasıdır. Ayrıca her ay fazı yapılacak çalışmanın türünü etkiler. Bu etkiler yalnızca çalışmanın türüyle değil, aynı zamanda ayrıntılarıyla ilgilidir. Genel olarak yapıcı işler için büyüyen ay, yıkıcı işler için ise küçülen ay iyi bir vakit oluşturur. Bu ilkelere çok özel durumlarda yer değiştirebilir, dolayısıyla çok kapsayıcı kurallar olarak görülmemelidir. Fazları büyüme ve küçülme olarak düşünüp çalışmanızın ayrıntılarına bakın. Ayrıca başka bir vakti bekleme konusunda uyarı yapan diğer astroloji etkenlere bakmanız gerekebilir. Kötü etkiler altında büyüyen bir ay, yapıcı bir çalışma için iyi bir iletken değildir. Başarı şansınızı arttırmak için bu gelgitleri iyi takip etmeye çalışın.
Gördüğünüz gibi kadimlerin majisi yıldızların ve göklerin ekseninde dönüyordu. Onlar hatta belli konfigürasyonların olduğALIŞTIRMA ÜÇ – Bir Mum Işığı İmgeleme-
Bir sonraki adım imgelemi hayal gücüne dayanan duyusal algılama alanına taşımaktır. Bunu mümkün olduğunca çok duygu koyarak yapmanız veya yaptığınızı düşünmeniz gerekiyor. İmgeleme alıştırması için mum kullanacaksınız. Daha önceki alıştırmalarda olduğu gibi bir tür gevşeme alıştırmasıyla başlayın ve önünüzde bir mum yakın. Mum alevine birkaç dakika boyunca bakın. Gözleriniz yorulana kadar kırpmadan bakın. Alev dışında hiçbir şey düşünmemeye çalışın. Kendinizi tümüyle aleve ve onun titremelerine dikkat kesilmeye bırakın. Şimdi gözlerinizi kapatın ve alevin imgesini zihninizde yakalamaya çalışın. İmgeyi zihninizde mümkün olduğunca sağlam bir şekilde tutmaya çalışın. İmgenin gerçeğe uygun olup olmadığını dert etmeyin. Bırakın istediği biçim ve büyüklükte olsun, siz imgeyi zihninizde tutun yeter. İmge solmaya başladığında veya zihinde tutması zorlaştığında önceki adımları tekrar edin. İmgeyi zihinde tutmaya çalışın, mümkün olduğunca gerçek kılın. Alev üzerine odaklanın ve tıpkı gerçek alevde olduğu gibi ona bakın. İmgenin bozulmamasına çalışın. Bu sizin imgeleme dayanıklılığınızı geliştirecektir. Bu alıştırmayı birkaç hafta boyunca size kolay gelene kadar yapın.
Alıştırma kolaylaştığında bir sonraki alıştırmaya geçme vakti gelmiştir. Zihninizde alev imgesini canlandırdıktan sonra onun boyutunu değiştirmeye çalışın. Önce büyütün, sonra küçültün. Sonra, alevin rengini farklı tonlara büründürün. Alevin sanki bir esinti vurmuş gibi dans etmesine izin verin. Dikkatinizi alevden mumun gövdesine çevirin. Mumun titrek ışık altında erimesini izleyin. Mumun rengini değiştirin. Zihninizde onu elinizden geldiğince canlı oluşturun. Serbestçe imgeleyin. İmgeliyormuş gibi yapın. Alıştırmanın bu aşamasını sizin için kolaylaşana kadar tekrar edin.
Şimdi imgelemenize duyusal unsurlar ekleyebilirsiniz. Zihninizde mum imgesini uyandırdıktan sonra mumun sevdiğiniz bir kokuyla, örneğin vanilya veya gül kokusuyla koktuğunu hayal edin. Kokuyu burun deliklerinizde elinizden geldiğince canlı bir biçimde hissetmeye çalışın. İyice gerçek hissedene kadar buna devam edin. Zihninizde parmaklarınızı mumun üstünden geçirin. Alevin ısısını hissedin. Alevle oynarken kokuyu almaya devam edin, mumu diğer özelliklerine de dikkat edin. Zihniniz dolaşmaya başlarsa tekrar imgeye dönün. İhtiyaç duyduğunuzda gözlerinizi açın ve mumla zihninizde yaptığınız şeyleri fiziksel olarak yapın. Sonra tekrar gözlerinizi kapatın ve imgeleminizde duyuları tekrar yakalayın. Bütün bunları eksiksiz yapabiliyormuş gibi yapmayı unutmayın.
ALIŞTIRMA DÖRT – Bütün Duyuları Kullanmak
Şimdi imgeleme alıştırmalarını bir sonraki aşamaya taşıyabiliriz. İmgelem düzeyinde görmeniz, hissetmeniz, işitmeniz, dokunmanız ve koklamanız gerekir. Sonraki birkaç hafta boyunca bu alıştırmaya devam edin. Majikal çalışmalarınızda ilerledikçe bu çalışmaya tekrar geri dönmek de isteyebilirsiniz. Gevşemiş bir halde aşağıdakilerden seçtiklerinizi imgeleyin:
• tanıdığınız ya da yeni gördüğünüz birinin yüzü
• bir gül veya sevdiğiniz bir çiçek
• sürekli temas halinde olduğunuz tanıdığınız bir insanın sesi
• kabından yemek yiyen bir kedi veya köpek
• bütün eşyalarıyla birlikte evinizdeki bir oda
• yumuşak bir elin dokunuşu veya yumuşak bir kürk hissi
• bir kaşıntı
• limonun veya en sevdiğiniz meyvenin tadı
• açlık duygusu
• bir gazetenin manşetini okumak
• hazırlanan bir sandaviç
• yüzmek veya koşmak
• oyun oynayan çocuklar
• teker teker elbiselerinizi çıkarmak
ALIŞTIRMA BEŞ – Açık Gözlerle İmgeleme
Bu alıştırmanın amacı size gözleriniz açıkken çeşitli renkleri görmeyi öğretmektir. Basit bir alıştırmadır, fakat ustalaşmak için pratik yapmanız gerekir. Tüm yapmanız gereken önünüzde yatay bir çizgi boyunca parmağınızla şu renklerde bir çizgi çizmenizdir: beyaz, gri, siyah, mavi, kırmızı, sarı, eşi, turuncu ve mor. Çizdiğiniz çizgi açık ve parlak bir renge sahip olmalıdır. Çizgiyi gözleriniz açıkken fiziksel ve zihinsel gözlerinizle aynı anda görmelisiniz. Hayal gücünüzü sonuna kadar kullanın. Çizgiyi önünüzde kaybolmadan en az 20 saniye tutun. Eğer görselleştirme yeteneği güçlü bir arkadaşınızla çalışırsanız, bu çok eğlenceli bir alıştırma olabilir. Renklere ve sırasına önceden karar veriniz. Karşınızdaki insan size rengini söylemeden gözlerinizin önünde bir çizgi çizsin. Bu kişinin seçilen rengi hayal ettiğinden emin olunuz. Düşünmeyin, aklınıza gelen rengi söyleyin. Eğer rengi doğru bildiyseniz ve yakın bir renk söylediyseniz hanenize 1 puan, bilemediyseniz 0 yazın. Sonra yer değiştirin ve arkadaşınızın başarısını test edin. Önceden karar vermiş olduğunuz tur sayısını bitirince kimin daha çok puan yaptığına bakınız. Kişiler havada çizgi çizmeden önce rengin adını bir kağıda yazabilirler. Bu teknikte başarı oranınız sizi şaşırtacaktır. Başlangıçta çok yüksek bir skor elde etmeseniz de % 70 başarı elde edene kadar çalışmaya devam edin.
İkinci adımda size bir mızrak ve beş köşeli yıldız gerekiyor. Nefes hayatın taşıyıcısıdır ve enerjinin bütün beden içinde hareketini sağlar. Nefesle kontrol edilebilecek iki tür enerji vardır: sıcak, yani şemsi (güneşsel), soğuk yani kameri (aysal). Nefes bedeni gevşetmek ve alternatif bilinç halleri yaratmak için de kullanılabilir. Gevşeme için nefesinize iyice hakim olmanız çok önemlidir. Bu stres, mücadele ve kasılmalar çağında, özellikle Batı dünyasında “hastalıkla” savaşacak silahlara sahip olmak önemlidir. Ne kadar gevşek ve rahat olursak, majikal enerjiye o kadar açık oluruz. Bu bölümde verilen nefes teknikleri uzun dönemli ruhani majikal gelişimde çok faydalı olacaktır. Bu teknikler Kameri Nefes, yani sadece sol burun nefesine dayanmaktadır. Kameri nefesin amacı bedeninizi gevşetmek ve sizi İlahi Işık’ın tesirlerine açmaktır. Bu alıştırmaların hepsi sizin için çok kolay hale gelene kadar tekrar edilmelidir. Bundan sonra ikinci adıma geçebilirsiniz. Nihai aşamaya gelmek birkaç yılınızı alabilir. Majiye başlamak için nihai aşamaya gelmeyi beklemeyin.
ALIŞTIRMA BİR - Kameri Nefes
Omurganız dik olarak bir sandalyede veya bağdaş kurarak yere oturun. Gözlerinizi kapatın ve düşüncelerinizi sakinleştirmeye çalışın. Yavaş ve derinden nefes alın. Dört saniye boyunca nefes alın, dört veya sekiz saniye boyunca nefesinizi tutun ve dört saniye nefes verin. Bu alıştırma yalnızca sol burun deliğini kullanıyor, sağ burun deliğinizi bir şekilde kapatın. Nefes alırken içinizden Toren veya Kadeş veya benzeri bir Işık ismini titreştirin. Yirmi kez tekrarlayın. Daha fazla veya daha az yapmayın. Bu alıştırmayı en az on hafta boyunca yapın.
ALIŞTIRMA İKİ – Uzun Kameri Nefes
Bu alıştırma bir öncekiyle aynıdır, tek fark süresindedir. Yedi saniye boyunca nefes alın, on saniye tutun, yedi saniyede verin. Bu alıştırmanın yapılması gereken süre on ile yirmi hafta arasındadır. Bu nefes süreleri size zor gelirse önceki alıştırmayı biraz daha yapın.
ALIŞTIRMA ÜÇ- Daha Uzun Kameri Nefes
Süre bu alıştırmada biraz daha uzundur. On saniye süresince nefes alacak, yirmi saniye tutacak ve yirmi saniyede vereceksiniz. Bu alıştırma on yirmi hafta tekrarlanmalıdır. Bu noktada içsel duyumsal farkındalığınızda ve duyarlılığınızda bir artışa tanık olabilirsiniz. Bu alıştırma size zor gelirse önceki alıştırmaya dönün.
ALIŞTIRMA DÖRT – NihÜÇÜNCÜ YÖNTEM
Nefes: Üçe kadar sayarak nefes al: bir, iki, üç. Nefesini üçe kadar tut. Üçe kadar sayarak ver. Bu çalışmada nefesi saymak o kadar önemli olmasa da, aynı ritmi korumak çok önemlidir.
Yordam: Başınızın üstünde beyaz bir ışık topu düşleyin. Bu top parlak beyaz bir maddeden yapılmış. Gittikçe güçleniyor ve o güçlendikçe kendinizi daha iyi hissediyorsunuz. İçinizden sayın 100, 99, 98 Derin bir nefes alın ve ışığın burun deliklerinizi doldurduğunu imgeleyin. İçinizden tekrarlayın: “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha derin bir gevşeme ve farkındalık haline giriyorum. Zihnim sakin, bedenim çok rahat.” Bu ışık topunun bedeninizi sıcak ve sakin tuttuğunu imgeleyin. Üç sayı daha sayın, 97, 96, 95. Her üç sayıdan sonra derin bir nefes alıp burunu deliklerinizi beyaz ışıkla doldurarak içinizden tekrarlayın. “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha derin bir gevşeme ve farkındalık haline giriyorum. Zihnim sakin, bedenim çok rahat.” 4, 3, 2, 1 diye sayana kadar bu süreci tekrarlayın ve son defa tekrarlayın: “Çok gevşemiş ve sakinim. Daha derin bir gevşeme ve farkındalık haline giriyorum. Zihnim sakin, bedenim çok rahat.” Bu hale her zaman girebileceğinizi bilin. İçinizden tekrarlayın: “Zihnim ve duygularım benim için farkındalık ve zevk kaynağı. Aldığım her nefesle bedenim canlanıyor ve içim enerji doluyor. Huzur içindeyim, bedenim bir huşu içinde. Gevşemiş haldeyim ve bedenim sınırsız bir enerjiye bağlanıyor. Hayatın ilk özüyle birim, bedenimdeki her hücre bu öze bağlanmış durumda. Ben sevgiyim, ben ışığım, etin içindeki hayatım. Sakinim. BİR’İM. Huzurluyum.”
Yukarıdaki alıştırmalardan majikal çalışmanız için en uygun bulduğunuzu kullanın. Eğer imgeleme, nefes ve gevşeme yeteneklerinize güveniyorsanız, alıştırmaları yapmasanız da olur. Bu alanlarda zayıfsanız, doğrudan majikal çalışmaya girmeden önce onlarla birkaç hafta çalışın.
Majikal Meditasyonlar
Meditasyonlar dönüşüm sürecinin anahtarıdır. Birçok menfi ruhani ve psikolojik alışkanlıkların kökü zihinsel alışkanlıklarda ve deneyimlerdedir. Meditasyonlarla zihinsel dönüşüm ruhani ve majikal değişim için harika bir araç olabilir. İlk meditasyon benzersizdir ve istediğiniz herhangi bir ortamda yapılabilir. Amacı başka bir insanın bakış açısını, özellikle bu bakış açısının ruhani özünü anlamanıza yardımcı olmaktır. Başka majisyenlerle çalışırken ikiniz arasında güçlü bir bağ kurmak ve majikal çemberi güçlendirmek çok önemlidir. Arkadaşlar, aşıklar ve hatta tümüyle yabancı insanlar arasında bile kullanılabilir. İkinci meditasyon dizisi sağlık ve refah, İlahi olana yaklaşmak, majikal gelişme kaydetmek gibi ruhani faydalar gibi dünyevi yararlar içindir.
İlk meditasyon için siz ve arkadaşınız gürültüsüz, dikkat dağıtan şeyler olmayan bir oda bulmalısınız. Işıkları karartmanız veya sadece mum ışığı kullanmanız yeğdir. Ayrıca çok keskin olmayan bir tütsü de kullanabilirsiniz. Karşılıklı olarak bağdaş kurarak yere oturun. Eğer bağdaş kuramıyorsanız size rahat gelen başka bir pozisyonda oturun. Tek şart ikinizin de rahat oturması ve dizlerinizin birbirine değmesidir. Her ikiniz de avuç içlerinizi önünüze uzatmalısınız. Avuç içlerinizi birbirine değdirin. Alnınız değecek şekilde başınızı hafifçe öne eğin. Özellikle üçüncü gözünüzün, kaşlarınızın üstündeki noktanın değmesi önemlidir. Dizleriniz, elleriniz ve alınlarınız birbirine değdikten sonra bir gevşeme alıştırmasına başlayın. İyice gevşedikten sonra küçük parmağınızla zihinsel transferin başladığını işaret edin. Bütün bilincinizi ve dikkatinizi üçüncü gözünüz üzerine odaklayın. Geri kalan her şeyi unutup yalnızca üçüncü gözünüze dikkat kesilin. İkinizin üçüncü gözünün tek bir üçüncü gözü dönüştüğünü hissedin. Kendinizi bir kapının önünde dururken imgeleyin. Bu kapı arkadaşınızın üçüncü gözüdür. Bilincinizin bu kapıdan geçtiğini hissedin. Sanki sadece üçüncü gözünüzde mevcutmuşsunuz gibi bütün bilincinizin ve farkındalığınızın burada toplandığını imgeleyin. Kendi üçüncü gözünüze değil, eşinizin üçüncü gözüne odaklanın. Şimdi bilincinizi yavaş yavaş yeni bedeninize, yeni kollarınıza, yeni bedeninize, bacaklarınıza ve ayaklarınıza dağıtın. Bu yeni bedeni kendi bedeniniz gibi hissedin, bu yeni bedenden başka bedeniniz yok. Geldiğiniz beden artık size ait değil. Bu yeni bedenin duygularının ve hatıralarının, bunlar sanki size aitmiş gibi bilincinize akmasına izin verin. Daha önceki alıştırmalarda geliştirmiş olduğunuz zihinsel duyularınızı kullanın. Bırakın duygular size ele geçirsin, onlar şimdi sizin duygularınız. Artık bu kişi olduğunuza hiçbir kuşku duymayın. Siz her zaman bu kişiydiniz. Her zaman bu bedene sahiptiniz. Her zaman bu duygulara ve hatıralara sahiptiniz.
Hazır olduğunuzda bedeniniz nasıl terk ettiyseniz, aynı şekilde acele etmeden ona geri dönün. Transferin gerçekleşeceğine dair aranızda bir işaret belirlemiş olmalısınız. Bilincinizin şimdi içinde bulunduğunuz bedenin üçüncü gözünde toplandığını imgeleyin. Eski bedeninize doğru harekete geçin. Hareketi ve geçişi hissedin. Bedeninize döndükten sonra ziyaret ettiğiniz bedene yaptığınız gibi onun kontrolünü alın. Bu olduğunda yavaş yavaş üçüncü gözlerinizi birbirinden ayırın. Sanki birbirine yapışmış ve zorla ayrılıyorlarmış gibi bir his olmalıdır. Ayrılma sırasında ani bir hareket yapmayın, yavaş yavaş ve nazikçe ayrılın. Tümüyle ayrıldıktan sonra yavaş nefes alıştırması yapın. Yanınızda getirdiğiniz ve geride bıraktığınız ruh özünü ruhunuza katmak için kendinize süre tanıyın. Bundan sonra eşinizle düşüncelerinizi, duygularınızı ve deneyimlerinizi paylaşabilirsiniz. Bu alıştırmayı ne kadar çok yaparsanız o kadar etkili olacaktır.
Bir sonraki meditasyon serisi haftanın günlerine ayrılmıştır. Her biri yarım saatinizi alacaktır ve uzun süre uygulandıklarında etkililikleri artacaktır. Bu meditasyonlar hayatınıza güzellik, sağlık, zenginlik, neşe ve zeka getirmek için tasarlanmışlardır. Bu özelliklerden her biri başka bir güne aittir. Altıncı gün içsel odaklanma günüdür. Majikal enerji bedeni, içsel gelişim ve benzeri konulara ayrılmıştır. Yedinci gün her zaman Işık’la karıştığınız, sevgi duygularına gark olduğunuz İlahi olanı temaşa etmeye ayrılmalıdır. Pazar günü güzelliğe, pazartesi zenginliğe, Salı sağlığa, Çarşamba akla, Perşembe neşeye ayrılmışır. Böylece içsel gelişim Cuma gününün, İlahi Olan ise Cumartesi’nin konusudur.
Bu meditasyonlar çeşitli teknikleri birleştirdiği için başka popüler yöntemlerden ayrılmaktadır. Daha ziyade zihninizi ruhani bedeniniz üzerine odaklayarak çalışmaktadırlar. Bu meditasyonlar için nefes alıştırmalarını, gevşeme egzersizlerini, görselleştirme becerisini, savrulmadan bir fikir üzerine odaklanma zihinsel becerinizi kullanmanız gerekecektir. Her günlük meditasyon en az bir ay boyunca günde iki defa uygulanmalıdır, en yüksek verim elde etmek için ise günde dört kez uygulanmalıdır. Meditasyon için etkili süre nefes alıştırmaları da dahil olmak üzere yarım saat ile bir saat arasında bir süredir.
Sağlık örneğini alalım. Rahat bir pozisyonda oturun ve nefes alıştırmalarını yapın. Sessizce yüksek, net ve güçlü bir sesle “Sağlıklıyım,” deyin. Dikkatiniz bu onaylama cümlesindeyken bedeninizi istediğiniz sağlık halinde imgeleyin. Yüzden başlayarak bedeninizin her yerini görün. Bedeninizin yeni, is
Maji ve Mistisizm
Yazan Franz Bardon
Çeviren Falling Sun - Translation Copyright © 2005 hermetics.org
Bu yazı Çek asıllı majisyen Franz Bardon’un “Bilgeliğin Altın Kitabı” (Golden Book of Wisdom) isimli eserinden alınmıştır. Bu kitap Franz Bardon’un evrensel kanunlarını anlattığı dördüncü ve son eseridir. Bardon ölmeden bu eseri tamamlayamadığı için büyük bölümü eksiktir.
Bu yazının aslına ve kitabın tamamına http://home.doramail.com/ bardon:doramail.com/ gbw.html#magic adresinden ulaşılabilir.
Asırlardan beri, maji ve mistisizm, rahip eğitimi veren gizli okullarda eş zamanlı olarak öğretilmiş ve ikisine de eşit derecede önem verilmiştir, çünkü bu iki felsefi bakış, Hermetik bilimde daima son derece önemli olmuştur ve gelecekte de öyle olmaya devam edecektir. Maji, maddesel planda zaman içinde gelişen bütün hermetik bilimlerin ve bu planla alakalı her şeyin içsel bir parçasıydı. Dolayısıyla, hangi bilim dalından olursa olsun, bütün teknik bilgi, rahip kastının kararıyla üstattan çırağa aktarılıyordu. Bütün bilimler, matematik, kimya, fizik, astronomi vs. hepsi majinin alanına giriyordu.
Diğer taraftan elle tutulur olmayan din, felsefe, tanrı telâkkileri, ahlak, erdem, beceriler ve her türden nitelik mistisizmin alanına düştü. O halde, Hermetik açıdan, maji mistisizmden ayrılamaz; çünkü kanunlara dayalı, nitel-maddesel bir temelin olmadığı yerde, ne yetenek, ne herhangi bir erdem ne de ahlaki görüş olabilir.
Zaman ve insanlığın ilerlemesiyle, maddi bilimler sadece kendi ilerlemeleriyle ilgilenir oldular. Artık kaba fiziksel duyularla algılanamayan ve anlaşılmak için belli bir olgunluk gerektiren enerji, madde ve tözün doğasındaki yüksek kanunlar mecburen bağımsızlaştı ve tecrit oldu.
Sonuç olarak iki çeşit bilgi alanı ortaya çıktı. İlki, entelektüel çalışma ile elde edilen fiziksel bilgi ve ikincisi, daha sübtil madde ve güçlerle alakalı, fakat sadece zeka ile algılanamayan metafizik bilgi. Metafizik bilginin geri plana düşmesinin ve son olarak, sadece gerçek üstatların ona sahip olmasının sebebi budur. Bununla birlikte, Hermetik yolu takip eden, metafizik kanunlara nüfuz etme yeteneğine sahip bir kişi, yine aynı kanunlara göre, varolan bütün bilgi dalları arasındaki mantıksal bağlantıları anlamalıdır.
Kafa karışıklığına sebep olmamak için, "metafizik" terimini daha ilerideki izahatlerimde kullanmayacağım; bunun yerine, eskiden Hermesçilerin yaptığı gibi "maji" terimini kullanacağım. Hermetik açıdan bakıldığında, maji, günümüzün genel bilimleriyle (hangi bilim dalı olduğu farketmeksizin) paralelliklere sahip, daha süptil bir doğaya sahip güçlerle, maddelerle ve tözlerle ilgilenen yüksek metafizikten başka birşey değildir. O sebeple, ne zaman bir inisiye maji hakkında konuşsa, mikrokozmos ve makrokozmostaki (yani fiziksel, astral ve mental bedenlerde bütünlük içindeki, evrende bulunan herhangi bir insan[1]) güçlere, süptil madde ve tözlere ve onların kanun ve işleyiş etkilerine atıfta bulunuyordur.
Gerçek maji, bugünün bilimi tarafından tanınmamış daha sübtil güçlerin yüksek bir ilmidir[2]; çünkü her ne kadar majinin kanunları dünyamızın resmi bilimleri ile benzerlik gösterse de, ince eleyip sık dokuyan bilimsel metotlar bu güçleri anlamaya ve kullanmaya yetmemektedir.
Maji bilimine ve onun etkililiğine dair mantıki tefekkürler ve sonuçlar, gerçek bir Hermesçiğe sadece sübtil materyal güçleri tanıtmaz, aynı zamanda onu bu güçlerin kanunlarını gezegenimizin bütün resmi bilimleriyle uyumlu hale getirme pozisyonuna sokar. Çeşitli anahtarların yardımıyla, ruhsal bilimadamı[3] kendi ilmiyle bütün bilim dallarını büyütmeye ve genişletmeye bile ehildir. Gerçek maji bilgisi, keşfetmeye yatkın bir zekaya, teknik ve materyal ilerleme için büyük pek çok imkan sunar. Tabii ki, kişinin olgunluğu, evrensel kanunların gücünü maddi dünyaya taşıyabildiği kadar olduğu için, bu durumda, büyük bir öneme sahiptir.
Bu kitabın ileriki sayfalarında farklı analojilere ve kendini üç farklı alanda[4] gösteren sübtil maddesel güçlerin etkilerine değineceğim. Diğer bir deyişle, maji kanunların pratik uygulanışını açıklayacağım. Bu bilgi ve bilgeliğin nasıl kullanılacağı her okuyucunun kendi amacına kalmıştır.
Bu açıkça gösterir ki, maji, maddeyle ilgilenen diğer bütün bilim dalları ile tam olarak aynı şekilde analiz edilebilecek, doğa bilimleri ile uyum sağlayabilecek, katıksız bir metafiziktir. Söylemek gerekir ki, metafizik, doğa bilimlerinin fizikî bilgisinin açılımıdır.
Mistisizmsiz maji yoktur, çünkü bu iki temel konsept birbirlerine bağımlıdır, aynı etki ve tepkisiz madde olmadığı gibi… Maji, mistisizmden ayrılmamalıdır ve ikisi de aynı zamanda ve benzer şekilde ele alınmalıdır. Hermetik, çalışmalarında maji ve mistiği; yani, nitelik ve niceliği daima aklında tutmalı ve kesin olarak niteli (örneğin madde ve özlerdeki güçler) ve niceli (örneğin vasıflar, etki ve tepkiler vs.) ayırabilmelidir. Eğer kaos yaratmak istemiyorsa, bu iki kavramı asla karıştırmamalıdır.
Hatırlayın! Maji nicelik ve mistisizm niteliktir! İlerleyen bölümlerde niceliklerden bahsettiğim zaman, daima majiyi kastetmiş olacağım. Etkilerden, vasıflardan, erdemlerden vesaireden konuşurken de mistisizmi kastetmiş olacağım. Bu, dünyanın başlangıcından beri evrensel bir kanun olmuştur ve sonuna kadar böyle olmaya devam edecektir!
__________________________ ______________
[1] Mikrokozmos ve makrokozmos terimleri hakkında daha fazla bilgi, Franz Bardon’un Initiation into Hermetics kitabından alınabilir.
[2] “Bilim” ve “ilim” kelimeleri aynı anlama gelir. Bilim, Türkçe; ilim ise Arapçadır. Dolayısıyla “maji bilimi” demekle “maji ilmi” demek arasında fark yoktur.
[3] Orjinal metinde “spiritual scientist”.
[4] Bardon burada maddi, astral ve mental alanlara atıfta bulunuyor. Bardon’un sistemine göre varlık üç ayrı alemde yaşar. Bunlar sırasıyla daha süptil
Dine Hermetik Bakış
Yazan Franz Bardon
Çeviren Falling Sun - Translation Copyright © 2005 hermetics.org
Bu yazı Çek asıllı majisyen Franz Bardon’un “Bilgeliğin Altın Kitabı” (Golden Book of Wisdom) isimli eserinden alınmıştır. Bu kitap Franz Bardon’un evrensel kanunlarını anlattığı dördüncü ve son eseridir. Bardon ölmeden bu eseri tamamlayamadığı için büyük bölümü eksiktir.
Bu yazının aslına ve kitabın tamamına http://home.doramail.com/ bardon:doramail.com/ gbw.html#magic adresinden ulaşılabilir.
İki temel din felsefesi vardır: birincisi rölatif olan, ikincisi ise mutlak ve evrensel olandır. İnsanlığın ortaya çıkışından günümüze, rölatif din felsefesine dahil olan dinler, zaman içinde, kurulmuş, zirveye çıkmış ve yüzyıllar içerisinde son bulmuşlardır. Her rölatif dinin kendi kurucusu vardır. Burada bütün rölatif din sistemlerinden söz etmekten kaçınıyorum; din felsefesi üstüne çalışmış herhangi biri, pek çok rölatif din sistemini öğrenebilir. Bu dinlerin hepsi, yüzyıllarca, hatta bin yıllarca sürmüş olsalar da aynı "geçicilik kanununa"[1] tabidirler. Bir dinin varlık süresinin uzunluğu daima kurucularına ve öğretmenlerine bağlıdır. Bir din, ne kadar evrensel kanunları içeriyor, ne kadar evrensel hakikatleri gösteriyor ve öğütlüyorsa, varlığını o kadar uzun sürdürür.
Eğer din tek taraflı, fanatik, diktatöryel ve otoriter doktrinlere sahipse ömrü daha kısa olacaktır. Bununla birlikte, her din sisteminin kendince iyi amaçları ve özel bir misyonu vardır. Her biri, daima evrensel hakikat ve kanunların bir bölümünü (üstü kapalı olarak) sembolik veya soyut dAylar ve Maji
Ocak : Bu ay korunma ve güvenlik için ritüellerin ve çalışmaların yapıldığı zamandır.Tedavi için yapılan majilerde en etkili dönemdir.
ŞUBAT: Sağlık ,ilk önce.tadavi ve bunlar için kullanacak yiyecek ve içeceklerin yapılması,motivasyon için yapılacak çalışmalara uygun aydır.
MART : Başarı ve başarının yolunu kesen şeyleri ortadan kaldırmak için yapılan ritüeller ve çalışmalar için.
NİSAN: Olasılıklar,mutluluk ve yeni meşguliyetlere başlamak için yapılan ritüeller.
MAYIS : Büyüme,gelişme ve büyümeyi devam ettirmek için yapılacak çalışmalarda kusursuz bir aydır.
HAZİRAN : Bu ay en iyi ritüellerin ve çalışmaların yapıldığı aydır(sevgiyle ve iyi nedenler için)
TEMMUZ : Kişisel disiplin.otorite.güç için yapılan maji.
AĞUSTOS : Hayatın içindeki uyum,sakinlik ve barış için yapılan majilerin ayıdır.
EYLÜL : Ruhsal büyüme ve gelişme için uygun maji ayıdır.
EKİM : Hayatdaki değişiklikler için maji.
KASIM : Güç ve gerçekler için maji.
ARALIK : Kişisel benliğin.ruhun gelişmesi ve zenginleşmesi için yapılan çalışmalar
Evrensel Denklikler 4 Ana Öğe
TOPRAK
Yön: Kuzey
Burçlar :Boğa-Başak-Oğlak
Gezegen : Satürn
Kuralları : Fiziksel beden,toprak,büyüyen herşey,hayanlar,maddi dünya,doğum ve ölüm,ölümün fiziksel çemberi,para,şehvet,veriml ilik.
Mevsim : Kış
Renkler : Siyah-Yeşil-Beyaz
Araç : Tılsım
Duygular : Durağanlılık,melankoli
Tüm toprak ve verimlilik tanrıçaları : Demeter
SU
Yön:Batı
Burçlar :Yengeç-Akrep-Balık
Gezegen :Ay-Venüs
Kuralları :Duygular,aşk,düşler,üzünt ü,deniz,tüm sular,bağımsızlık,ruhsal güçler,anne merkezli aile,verimlilik
Mevsim : Sonbahar
Renkler :Mavi-yeşil-gri-çivit-deni z yeşili
Araç : Kupa
Duygular :Aşk,korku
Tüm deniz ve aşk tanrıçaları : Afrodit-İsis-Mari
ATEŞ
Yön:Güney
Burçlar :Koç-Aslan-Yay
Gezegen :Güneş - Mars
Kuralları :Enerji,eylem,cesaret,tepk i,saflaştırma,cinsel istek,çöller,volkanlar
Mevsim : Yaz
Renkler :Kırmızı-altın-koyu işne-portakal
Araç : Asa
Duygular :Hırs,kızgınlık
Tüm ateş tanrıçaları : Brigit-Hestia-Vesta
HAVA
Yön:doğu
Burçlar :İkizler-Terazi-Kova
Gezegen :Merkür-Jüpiter
Kuralları :düşünce,iletişim,enerji,h ız,öğrenme,yüksek kuleler,rüzgar,nefes
Mevsim : İlkbahar
Renkler :Sarı-beyaz-gümüş-mavi gri.
Araç : Kılıç
Duygular :Eğlence,endişe
Tüm hava tanrıçaları : Vrania-Arianrhod-Aradia-Nu id
Ritüeller
Ben seni alıyorum
Sen beni alıyorsun
Bir asır beraber olmak için bağlanıyoruz:BİZ
Elleri sabitleme(bağlama)çok kusursuz ve özel bir ritueldir.Tam anlamıyla bir yıl ve bir gün beraber olmak için olan bir ritueldir,Bu yaşam içindir(yada:bu hayat içindir(uzun sürecek arkadaşlık,aşk,vs veya gelecek vücüt bulmalarda)Bu rituel wiccanlara(pagan,cadı)özgü veya onları ayırd etmek için değildir.Herkes bunu yapabilir.
Çoğu kişi bu konuda zıt düşünür,Wicca(cadı)evliliğ i
adı kesinlikle elleri birleştirmeden daha fazlasıdır.Elleri sabitleme
özellikle,özel bir bağ durumunda olur,aile,arkadaş,coven üyeleri.Ne
istersen.Böylece özel bir bağ güçlendirilecekdir.
Partnerler arasında,bir seramoni meydana getirilir ve partnerler arasında bağ kurulur.Bu esnada Amerika’da az bir kısmında tanınan bir evlilik şeklidir ama diğer yerlerde elleri sabitleştirerek evlenen çiftlerin belediye ve(veya)kilise evliliğini de yapmaları gerekmektedir.
Bu rituelde çok az kural vardır.Bazı geleneklerde bu ritueller için bazı metinler ve yapılacak şeyler belirlenmişdir.
Pek çoklarına göre ise elleri sabitleştirme(evlilik)teme l
bazı şeyler haricinde kişinin kendi kendine ve kendi düşünce ve
hislerinden yola çıkarak hazırladığı bir rituel çok daha güzeldir.Kişi
seçdiği partnerine kendi hazırladığı şekilde söz vererek ritueli yerine
getirir.
Aşağıya,internetde bulduğum bir kişinin,söz vermekde kullandığı metinin çevirisini görebilirsiniz.
Onların huzurunda,bir dairenin içinde biraraya geldik
Aile,arkadaşlar,konuklar,p rensipler ve atalar
Seni seveceğime söz veriyorum,seni besleyeceğime ve desteyeceğime
güldüreceğime ve paylaşmana yardımcı olacağıma
yoluna çıkacak olan kötülüklere karşı koruyacağıma
güveneceğime ve senin için saygılı olacağıma
Devamlı yoluna cıkan bir ışık olacağıma ve
bu ışıkla yürümenin benim hayalim olacağına soz veriyorum.
Hayat devam ettiği sürece bu devam edecek
Gün ışığından,gün ışığına,ekinoksdan ekinoksa
Samhian’dan Imbolc’a kadar,Beltane ve Lammas ve yeniden başa.
Kalbim seninle ve yanlız senin olacak
Bugünden itibaren hayatımın her gününde/günümüzde(veya bugünden sonsuzluğa kadar)
Elleri bağlama ritüeli tam manasıyla bağlanma faktörüdür.Kişiler,anlaşar ak,aralarında
bir bağ meydana getirirler.El ele tutuşurlar ve bir kordon(sicim) veya
kurdele ile birbirine bağlanırlar.Bazı geleneklerde,cok sıkı olmayan bir
düğüm atılır.Daha sonra,elleri bağlanan kişiler,ellerini çekebilirler
ve düğüm,anlaşmalarının sembolü olarak saklanabilir.Diğer bazı
geleneklerde de kişiler 24 saat elleri bağlı şekilde kalırlar.Sıklıkla
görülen bir şey de,bu kordondan bir parça da seremonide bulnanlara
verildiğidir.Genellikle bir süpürgenin üzerinden de atlanır.Bu
kişilerin, karşılarına çıkacak herşeye,beraber gideceklerinde
anlaşdıklarını pekiştirmek içindindir.
Elleri bağlamanın çeşitleri ise,
Siz kendiniz,beraber bağlayabilirsiniz,Eğer daha heybetli birşey istiyorsanız Başrahip ve Rahibe tarafından gerçekleştirilebilir.Konuk lara,bu
evliliği isteyip istemediklerini sormak,bu gelenek içinde yeralmaz.Veya
kendiniz bunu yapabilirsiniz.Bununla ilgili,komple size hitap eden bir
seromoniyi internetde bulabilirsiniz veya kendi ritüelinizi de
yazabilirsiniz.Yada normal bir şekilde olabilir.Bir kere daha söylemek
gerekirse:Bu sizin gününüz,tamamen sizden birşeyler katabilirsiniz.
Nekadar bir süre için anlaşma yapacağınızı düsünmelisiniz.Genellikle üç çeşit anlaşma kullanılır.
- 1 yıl ve 1 gün için
- Yaşadığınız sürece (ateş yandığı ,hayat devam ettiği)
- Yüzyıllarca sürecek ( diğer vücut bulmalarda da)
İnandığın insanı seçdiğin konusunda iyi düşünmelisin.Bütün kalbin ve sevginle.Elbetdeki ellerini bağladığın(evlendiğin)kişi yle
bağını bozmak isteyebilirsin ama anlaşmanın yapıldığı gün,verdiğin sözü
korumalısın.Ritüelin ortasında anlaşmayı bozma olabilir.
Elleri bağlama rituelinde uyulan,uygulanan diğer şeyler:
- Genellikle Beltane esnasında gerçekleştirilir,ama gerçekde ne zaman istiyorsaniz o zaman yapabilirsiniz.
- Genellikle gelin ve damat veya elleri bağlanan partnerler aynı kabdan içerler,bu onlarin anlaşmalarını onaylamak içindir.
- Genellikle yüzükler değiştirilir.
Yazan Franz Bardon
Çeviren Falling Sun - Translation Copyright © 2005 hermetics.org
Bu yazı Çek asıllı majisyen Franz Bardon’un “Bilgeliğin Altın Kitabı” (Golden Book of Wisdom) isimli eserinden alınmıştır. Bu kitap Franz Bardon’un evrensel kanunlarını anlattığı dördüncü ve son eseridir. Bardon ölmeden bu eseri tamamlayamadığı için büyük bölümü eksiktir.
Bu yazının aslına ve kitabın tamamına http://home.doramail.com/
Asırlardan beri, maji ve mistisizm, rahip eğitimi veren gizli okullarda eş zamanlı olarak öğretilmiş ve ikisine de eşit derecede önem verilmiştir, çünkü bu iki felsefi bakış, Hermetik bilimde daima son derece önemli olmuştur ve gelecekte de öyle olmaya devam edecektir. Maji, maddesel planda zaman içinde gelişen bütün hermetik bilimlerin ve bu planla alakalı her şeyin içsel bir parçasıydı. Dolayısıyla, hangi bilim dalından olursa olsun, bütün teknik bilgi, rahip kastının kararıyla üstattan çırağa aktarılıyordu. Bütün bilimler, matematik, kimya, fizik, astronomi vs. hepsi majinin alanına giriyordu.
Diğer taraftan elle tutulur olmayan din, felsefe, tanrı telâkkileri, ahlak, erdem, beceriler ve her türden nitelik mistisizmin alanına düştü. O halde, Hermetik açıdan, maji mistisizmden ayrılamaz; çünkü kanunlara dayalı, nitel-maddesel bir temelin olmadığı yerde, ne yetenek, ne herhangi bir erdem ne de ahlaki görüş olabilir.
Zaman ve insanlığın ilerlemesiyle, maddi bilimler sadece kendi ilerlemeleriyle ilgilenir oldular. Artık kaba fiziksel duyularla algılanamayan ve anlaşılmak için belli bir olgunluk gerektiren enerji, madde ve tözün doğasındaki yüksek kanunlar mecburen bağımsızlaştı ve tecrit oldu.
Sonuç olarak iki çeşit bilgi alanı ortaya çıktı. İlki, entelektüel çalışma ile elde edilen fiziksel bilgi ve ikincisi, daha sübtil madde ve güçlerle alakalı, fakat sadece zeka ile algılanamayan metafizik bilgi. Metafizik bilginin geri plana düşmesinin ve son olarak, sadece gerçek üstatların ona sahip olmasının sebebi budur. Bununla birlikte, Hermetik yolu takip eden, metafizik kanunlara nüfuz etme yeteneğine sahip bir kişi, yine aynı kanunlara göre, varolan bütün bilgi dalları arasındaki mantıksal bağlantıları anlamalıdır.
Kafa karışıklığına sebep olmamak için, "metafizik" terimini daha ilerideki izahatlerimde kullanmayacağım; bunun yerine, eskiden Hermesçilerin yaptığı gibi "maji" terimini kullanacağım. Hermetik açıdan bakıldığında, maji, günümüzün genel bilimleriyle (hangi bilim dalı olduğu farketmeksizin) paralelliklere sahip, daha süptil bir doğaya sahip güçlerle, maddelerle ve tözlerle ilgilenen yüksek metafizikten başka birşey değildir. O sebeple, ne zaman bir inisiye maji hakkında konuşsa, mikrokozmos ve makrokozmostaki (yani fiziksel, astral ve mental bedenlerde bütünlük içindeki, evrende bulunan herhangi bir insan[1]) güçlere, süptil madde ve tözlere ve onların kanun ve işleyiş etkilerine atıfta bulunuyordur.
Gerçek maji, bugünün bilimi tarafından tanınmamış daha sübtil güçlerin yüksek bir ilmidir[2]; çünkü her ne kadar majinin kanunları dünyamızın resmi bilimleri ile benzerlik gösterse de, ince eleyip sık dokuyan bilimsel metotlar bu güçleri anlamaya ve kullanmaya yetmemektedir.
Maji bilimine ve onun etkililiğine dair mantıki tefekkürler ve sonuçlar, gerçek bir Hermesçiğe sadece sübtil materyal güçleri tanıtmaz, aynı zamanda onu bu güçlerin kanunlarını gezegenimizin bütün resmi bilimleriyle uyumlu hale getirme pozisyonuna sokar. Çeşitli anahtarların yardımıyla, ruhsal bilimadamı[3] kendi ilmiyle bütün bilim dallarını büyütmeye ve genişletmeye bile ehildir. Gerçek maji bilgisi, keşfetmeye yatkın bir zekaya, teknik ve materyal ilerleme için büyük pek çok imkan sunar. Tabii ki, kişinin olgunluğu, evrensel kanunların gücünü maddi dünyaya taşıyabildiği kadar olduğu için, bu durumda, büyük bir öneme sahiptir.
Bu kitabın ileriki sayfalarında farklı analojilere ve kendini üç farklı alanda[4] gösteren sübtil maddesel güçlerin etkilerine değineceğim. Diğer bir deyişle, maji kanunların pratik uygulanışını açıklayacağım. Bu bilgi ve bilgeliğin nasıl kullanılacağı her okuyucunun kendi amacına kalmıştır.
Bu açıkça gösterir ki, maji, maddeyle ilgilenen diğer bütün bilim dalları ile tam olarak aynı şekilde analiz edilebilecek, doğa bilimleri ile uyum sağlayabilecek, katıksız bir metafiziktir. Söylemek gerekir ki, metafizik, doğa bilimlerinin fizikî bilgisinin açılımıdır.
Mistisizmsiz maji yoktur, çünkü bu iki temel konsept birbirlerine bağımlıdır, aynı etki ve tepkisiz madde olmadığı gibi… Maji, mistisizmden ayrılmamalıdır ve ikisi de aynı zamanda ve benzer şekilde ele alınmalıdır. Hermetik, çalışmalarında maji ve mistiği; yani, nitelik ve niceliği daima aklında tutmalı ve kesin olarak niteli (örneğin madde ve özlerdeki güçler) ve niceli (örneğin vasıflar, etki ve tepkiler vs.) ayırabilmelidir. Eğer kaos yaratmak istemiyorsa, bu iki kavramı asla karıştırmamalıdır.
Hatırlayın! Maji nicelik ve mistisizm niteliktir! İlerleyen bölümlerde niceliklerden bahsettiğim zaman, daima majiyi kastetmiş olacağım. Etkilerden, vasıflardan, erdemlerden vesaireden konuşurken de mistisizmi kastetmiş olacağım. Bu, dünyanın başlangıcından beri evrensel bir kanun olmuştur ve sonuna kadar böyle olmaya devam edecektir!
__________________________
[1] Mikrokozmos ve makrokozmos terimleri hakkında daha fazla bilgi, Franz Bardon’un Initiation into Hermetics kitabından alınabilir.
[2] “Bilim” ve “ilim” kelimeleri aynı anlama gelir. Bilim, Türkçe; ilim ise Arapçadır. Dolayısıyla “maji bilimi” demekle “maji ilmi” demek arasında fark yoktur.
[3] Orjinal metinde “spiritual scientist”.
[4] Bardon burada maddi, astral ve mental alanlara atıfta bulunuyor. Bardon’un sistemine göre varlık üç ayrı alemde yaşar. Bunlar sırasıyla daha süptil
Dine Hermetik Bakış
Yazan Franz Bardon
Çeviren Falling Sun - Translation Copyright © 2005 hermetics.org
Bu yazı Çek asıllı majisyen Franz Bardon’un “Bilgeliğin Altın Kitabı” (Golden Book of Wisdom) isimli eserinden alınmıştır. Bu kitap Franz Bardon’un evrensel kanunlarını anlattığı dördüncü ve son eseridir. Bardon ölmeden bu eseri tamamlayamadığı için büyük bölümü eksiktir.
Bu yazının aslına ve kitabın tamamına http://home.doramail.com/
İki temel din felsefesi vardır: birincisi rölatif olan, ikincisi ise mutlak ve evrensel olandır. İnsanlığın ortaya çıkışından günümüze, rölatif din felsefesine dahil olan dinler, zaman içinde, kurulmuş, zirveye çıkmış ve yüzyıllar içerisinde son bulmuşlardır. Her rölatif dinin kendi kurucusu vardır. Burada bütün rölatif din sistemlerinden söz etmekten kaçınıyorum; din felsefesi üstüne çalışmış herhangi biri, pek çok rölatif din sistemini öğrenebilir. Bu dinlerin hepsi, yüzyıllarca, hatta bin yıllarca sürmüş olsalar da aynı "geçicilik kanununa"[1] tabidirler. Bir dinin varlık süresinin uzunluğu daima kurucularına ve öğretmenlerine bağlıdır. Bir din, ne kadar evrensel kanunları içeriyor, ne kadar evrensel hakikatleri gösteriyor ve öğütlüyorsa, varlığını o kadar uzun sürdürür.
Eğer din tek taraflı, fanatik, diktatöryel ve otoriter doktrinlere sahipse ömrü daha kısa olacaktır. Bununla birlikte, her din sisteminin kendince iyi amaçları ve özel bir misyonu vardır. Her biri, daima evrensel hakikat ve kanunların bir bölümünü (üstü kapalı olarak) sembolik veya soyut dAylar ve Maji
Ocak : Bu ay korunma ve güvenlik için ritüellerin ve çalışmaların yapıldığı zamandır.Tedavi için yapılan majilerde en etkili dönemdir.
ŞUBAT: Sağlık ,ilk önce.tadavi ve bunlar için kullanacak yiyecek ve içeceklerin yapılması,motivasyon için yapılacak çalışmalara uygun aydır.
MART : Başarı ve başarının yolunu kesen şeyleri ortadan kaldırmak için yapılan ritüeller ve çalışmalar için.
NİSAN: Olasılıklar,mutluluk ve yeni meşguliyetlere başlamak için yapılan ritüeller.
MAYIS : Büyüme,gelişme ve büyümeyi devam ettirmek için yapılacak çalışmalarda kusursuz bir aydır.
HAZİRAN : Bu ay en iyi ritüellerin ve çalışmaların yapıldığı aydır(sevgiyle ve iyi nedenler için)
TEMMUZ : Kişisel disiplin.otorite.güç için yapılan maji.
AĞUSTOS : Hayatın içindeki uyum,sakinlik ve barış için yapılan majilerin ayıdır.
EYLÜL : Ruhsal büyüme ve gelişme için uygun maji ayıdır.
EKİM : Hayatdaki değişiklikler için maji.
KASIM : Güç ve gerçekler için maji.
ARALIK : Kişisel benliğin.ruhun gelişmesi ve zenginleşmesi için yapılan çalışmalar
Evrensel Denklikler 4 Ana Öğe
TOPRAK
Yön: Kuzey
Burçlar :Boğa-Başak-Oğlak
Gezegen : Satürn
Kuralları : Fiziksel beden,toprak,büyüyen herşey,hayanlar,maddi dünya,doğum ve ölüm,ölümün fiziksel çemberi,para,şehvet,veriml
Mevsim : Kış
Renkler : Siyah-Yeşil-Beyaz
Araç : Tılsım
Duygular : Durağanlılık,melankoli
Tüm toprak ve verimlilik tanrıçaları : Demeter
SU
Yön:Batı
Burçlar :Yengeç-Akrep-Balık
Gezegen :Ay-Venüs
Kuralları :Duygular,aşk,düşler,üzünt
Mevsim : Sonbahar
Renkler :Mavi-yeşil-gri-çivit-deni
Araç : Kupa
Duygular :Aşk,korku
Tüm deniz ve aşk tanrıçaları : Afrodit-İsis-Mari
ATEŞ
Yön:Güney
Burçlar :Koç-Aslan-Yay
Gezegen :Güneş - Mars
Kuralları :Enerji,eylem,cesaret,tepk
Mevsim : Yaz
Renkler :Kırmızı-altın-koyu işne-portakal
Araç : Asa
Duygular :Hırs,kızgınlık
Tüm ateş tanrıçaları : Brigit-Hestia-Vesta
HAVA
Yön:doğu
Burçlar :İkizler-Terazi-Kova
Gezegen :Merkür-Jüpiter
Kuralları :düşünce,iletişim,enerji,h
Mevsim : İlkbahar
Renkler :Sarı-beyaz-gümüş-mavi gri.
Araç : Kılıç
Duygular :Eğlence,endişe
Tüm hava tanrıçaları : Vrania-Arianrhod-Aradia-Nu
Ritüeller
Ben seni alıyorum
Sen beni alıyorsun
Bir asır beraber olmak için bağlanıyoruz:BİZ
Elleri sabitleme(bağlama)çok kusursuz ve özel bir ritueldir.Tam anlamıyla bir yıl ve bir gün beraber olmak için olan bir ritueldir,Bu yaşam içindir(yada:bu hayat içindir(uzun sürecek arkadaşlık,aşk,vs veya gelecek vücüt bulmalarda)Bu rituel wiccanlara(pagan,cadı)özgü
Çoğu kişi bu konuda zıt düşünür,Wicca(cadı)evliliğ
Partnerler arasında,bir seramoni meydana getirilir ve partnerler arasında bağ kurulur.Bu esnada Amerika’da az bir kısmında tanınan bir evlilik şeklidir ama diğer yerlerde elleri sabitleştirerek evlenen çiftlerin belediye ve(veya)kilise evliliğini de yapmaları gerekmektedir.
Bu rituelde çok az kural vardır.Bazı geleneklerde bu ritueller için bazı metinler ve yapılacak şeyler belirlenmişdir.
Pek çoklarına göre ise elleri sabitleştirme(evlilik)teme
Aşağıya,internetde bulduğum bir kişinin,söz vermekde kullandığı metinin çevirisini görebilirsiniz.
Onların huzurunda,bir dairenin içinde biraraya geldik
Aile,arkadaşlar,konuklar,p
Seni seveceğime söz veriyorum,seni besleyeceğime ve desteyeceğime
güldüreceğime ve paylaşmana yardımcı olacağıma
yoluna çıkacak olan kötülüklere karşı koruyacağıma
güveneceğime ve senin için saygılı olacağıma
Devamlı yoluna cıkan bir ışık olacağıma ve
bu ışıkla yürümenin benim hayalim olacağına soz veriyorum.
Hayat devam ettiği sürece bu devam edecek
Gün ışığından,gün ışığına,ekinoksdan ekinoksa
Samhian’dan Imbolc’a kadar,Beltane ve Lammas ve yeniden başa.
Kalbim seninle ve yanlız senin olacak
Bugünden itibaren hayatımın her gününde/günümüzde(veya bugünden sonsuzluğa kadar)
Elleri bağlama ritüeli tam manasıyla bağlanma faktörüdür.Kişiler,anlaşar
Elleri bağlamanın çeşitleri ise,
Siz kendiniz,beraber bağlayabilirsiniz,Eğer daha heybetli birşey istiyorsanız Başrahip ve Rahibe tarafından gerçekleştirilebilir.Konuk
Nekadar bir süre için anlaşma yapacağınızı düsünmelisiniz.Genellikle üç çeşit anlaşma kullanılır.
- 1 yıl ve 1 gün için
- Yaşadığınız sürece (ateş yandığı ,hayat devam ettiği)
- Yüzyıllarca sürecek ( diğer vücut bulmalarda da)
İnandığın insanı seçdiğin konusunda iyi düşünmelisin.Bütün kalbin ve sevginle.Elbetdeki ellerini bağladığın(evlendiğin)kişi
Elleri bağlama rituelinde uyulan,uygulanan diğer şeyler:
- Genellikle Beltane esnasında gerçekleştirilir,ama gerçekde ne zaman istiyorsaniz o zaman yapabilirsiniz.
- Genellikle gelin ve damat veya elleri bağlanan partnerler aynı kabdan içerler,bu onlarin anlaşmalarını onaylamak içindir.
- Genellikle yüzükler değiştirilir.
Začala jsem si všímat podivného chování svého manžela a o několik týdnů později jsem zjistila, že můj manžel se s někým vídá na svém pracovišti. Začal se vracet domů pozdě z práce a se mnou nebo dětmi skoro netráví čas navíc. Někdy jde ven a asi týden se ani nevrátí domů. Začal jsem mít velké obavy a potřeboval jsem naléhavou pomoc, abych zachránil své manželství. Když jsem jednoho dne procházel internet, narazil jsem na webovou stránku, která naznačovala, že doktor Ilekhojie může pomoci vyřešit manželské problémy a obnovit vztahy. Kontaktoval jsem ho, řekl mi, že někdo jiný přerušil spojení mezi mnou a mým manželem, a rozhodl se provést rituál smíření, aby to napravil. Poskytla jsem vše, o co požádal, a během 3 dnů začal můj manžel trávit tolik času doma a dokonce mě vzal ven na noc jen my dva. Od té doby se vše vrátilo do normálu a moje rodina je opět šťastná. To vše díky doktoru Ilekhojie. Kontaktujte ho s žádostí o pomoc. Jeho e-mail/ gethelp05@gmail.com a Whatsapp: +2348147400259
YanıtlaSilOtsifkokvossi ilmide çok etkili öneririm bileni bulursanız öğrenin
YanıtlaSil