PRANA
Prana
Evrensel Enerji
Yoga bilimine göre, Prana, evrende var olan tüm enerjinin toplamı olan
kozmik evrensel enerjidir. Bu enerji, her ne kadar havanın kimyasal
bileşiminde bulunuyorsa da akciğerlerimize soluduğumuz havada var olduğu
kabul edilmektedir. Prana, soluduğumuz havada, yediğimiz besinde,
içtiğimiz suda, güneş ışınlarında bulunur. İster hayvansal, ister
bitkisel olsun, yaşamın her türü Prana'ya bağlıdır. Söylenene göre
zihnini iradesinin denetimi altına alan yogi, Prana'yı da denetimi
altına almış demektir. Bunu başarabilen yogi, kalbini durdurabilir,
içtiği zehiri kanına karışmadan dışkı yolu ile bedeninden atabilir.
Fransızların "guerisseur" olarak adlandırdıkları (tıp doktoru
olmadıkları halde hastalar şifa veren) kişilerin, bilerek ya da
bilmeyerek hastaların tedavisinde güç ya da enerji, aslında Prana'dan
başka bir şey değildir.
Prana'nın varlığının en basit kanıtı
olarak akciğerlerimizde aldığımız enerji gösterilir. Prana'yı zihinsel
denetimi altına alabilmek için yogi kendisini çeşitli nefes
çalışmalarıyla eğitir. Bu çalışmalardan oluşan bilime ("Prana", enerji
ve "Yama", egemenlik anlamına gelen sözcüklerden türeterek) Pranayama
denir. Prana, başta akciğerler olmak üzere tüm bedenin kullandığı
enerjidir. Eğer beden gerek hastalıktan gerekse doğal yasalar çiğnendiği
için Prana'yi "sindiremez" hale gelirse, bedendeki canlılık (aynı
elektrik kesintisi sonucu yayın yapamayan radyo istasyonunda olduğu
gibi) sekteye uğrar. Tüm bunlardan anlaşılıyor ki Parana, ister kozmik
radyasyon, ister yaşam gücü olarak adlandırılsın, evrende onsuz hayat
düşünelemez. Bu enerjinin bedenimizde olduğunun bir diğer kanıtı olarak
ise, bizi nefes almaya mecbur eden güçtür. Prana hem pozitif hem de
negatiftir: sağ burun deliklerinden alınan, yani "Pindala"dan geçen güç
pozitif; sol burun deliğinden alınan, yani "İda"dan geçen güç
negatiftir.
Elektriğin keşfinden binlerce yıl önce yogiler, tüm
evrenin süptil bir güçle titrediğini düşünmüşler ve insan bedenindeki
enerji kaynağının Prana olduğunu ileri sürmüşlerdi. Bu enerjiye
İbranice'de "Ruah"; Çince'de "Chi"; Yunaca'da "Pneuma" (Hipokrates
"Medicatris Naturae"yi kullanırdı); Japonca'da "Ki"; Amerikan Kızılderi
inanışında "Nayetoneyah"; Havaililerce "Mana"; Eski Mısır inanışında
"Ka", Müslümanlıkta ise "Baraka" denir.
Prana İle İlgili Organlar
Cilt:Cilt yaşayan bir organdır. Toksinlerin çoğu cildin gözeneklerinden
ter yoluyla atılır. Güneşten alınan enerji cilt yoluyla bedene
kavuşturulur. Yogilere göre cildi güneşlendirmek, enerjiyi kaynağından
almaktır.
Dil: Beden, besindeki enerjiyi, lokmalar iyi
çiğnendiğinde, dilin altındaki guddelerden alır. Mideye ve bağırsağa
giden besinin değeri düşüktür. Yogilere göre bunu kanıtlamak çok
kolaydır: Sabahtan akşama kadar aç olduğunuzu farz edin. Mideniz
kazınıyor ve halsizsiniz. Bir kap yemek yiyince hemen kendinize
geliyorsunuz. Oysa mideye inen besinin enerji olabilmesi için en az üç
saat gerekir. Bu da bize gerçek enerjinin dil yoluyla alındığını
göstermek istemektedirler. Ancak, bu enerjiyi almak için her lokma iyice
çiğnenmelidir. Her tat Prana'nın tadı değilse de, çiğnenen lokmada tat
oldukça Prana da var demektir.
Burun: Yogilere göre kozmik
evrensel enerji en yüksek oranda bedene kavuşturan organ kuşkusuz
burundur; çünkü burundaki sinir uçları bedenimizin çalışmasını sağlayan
ve dengeleyen tüm sinir sistemiyle bağlantılıdır.
Akciğer
petekçikleri: Enerjinin bedendeki deposu akciğerlerdir. Solunumla alınan
oksijendeki enerji (Prana) kana akciğerlerde karışır.
Prananın Önemi
Bedenimizde dolaşan enerjinin büyük bir kısmını içimize çektiğimiz
havadan aldığımızı kabul edersek, o zaman nefeslerin önemini daha iyi
kavramış oluruz. Yaşayan tüm varlıkların canlılığı solunuma bağlı
olduğuna göre, solunum yaşam demektir. Yogiler hayatı yıl sayısıyla
değil, soluk sayısıyla ölçerler. Yogilere göre dünyaya gelen her bireye
belirli bir soluk sayısı bahşedilmiştir.
Bir hareketi, bir kası
ya da bir düşünceyi harekete geçirmek için yaşam gücü gerekir; yaşam
gücü de nefesi gerektirir. Onlara göre gereksinim duyduğumuz enerjinin
büyük kısmını, soluduğumuz havadan alırız, bunu doğru olarak kabul
edersek- o zaman doğru nefes almanın önemini daha iyi kavramış oluruz.
Evet gerçektende nefes, bizi harekete geçiren, bizi sakinleştiren
canlandıran bir unsurdur. Onun sayesinde yaşamımıza devam ederiz. Ve
hiçbir canlı nefes almadan yaşayamaz. O yüzden yogilere göre nefes
alırken içimize ne kadar kozmik enerji çekersek, canlılığımızda o oranda
artar. Yogilere göre, tansiyondan kalpten, nefes darlığı gibi
hastalıklardan yakınanlar doğru biçimde nefes uygulamaları yaparlarsa bu
hastalıkların getirdiği sıkıntıları sona erdirirler.
Ayrıca,
onlara göre nefes alıştırmaları fiziksel yararlarından başka iradeyi
güçlendirip dikkatin yoğunlaşmasını sağlarken beyin, "Pranayama"
sayesinde daha iyi çalışır, kanı temizler ve uygulayını ruhsal alanlara
hazırlar.
Yogiler kendi inançlarına göre , bu gücü bedeninde
depolanmasını ve kullanmasını bilenler, bedensel ve zihinsel sağlığa
erişirler. Onlara göre Pranayama'nın asıl amacı budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder